Maliye Bakanı Unakıtan'ın oğlundan önceki akrabası
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın oğlunun uygun zamanı gözetip mısır ithal etmesini nasıl izah ettiğini gördük. Fakat kamuoyunun atladığı, Unakıtan'ın da profesyonelce, sıkıntı yaşamadan geçiştirdiği, üstü örtülmemesi gereken bir Kuzey Kıbrıs Türk Hava Yolları (KTHY) hadisesi söz konusu. Tam bu olayı unuttuğum esnada KTHY eski Yönetim Kurulu Başkanı, Genel Müdürü, Kaptan ve Öğretmen Pilotu, Unakıtan'ın göreve getirdiği akrabası Zafer Yıldırım'ın dava dosyasıyla karşılaştım. Yıldırım, görevinden istifa etmesini gerektiren yazılar yazdığımız için bizden şikayetçi. Maaşsız ve işsiz kalmasından bizi sorumlu tutarak dava açmış. Bu kadar görev üstlenip maaşını artıran, KTHY'nin yaklaşık 30 milyon USD nakitini bankalar arasında sirküle eden, bu arada KTHY de baş aşağı götüren Yıldırım, o dönem bu gelişmelerden rahatsız olan Unakıtan'ın uyarılarına rağmen yolundan dönmedi. Unakıtan da, akrabası Yıldırım'ı görevden almanın neden olacağı problemler yüzünden, istifaya zorladı. Hesap bile sorulamıyor KTHY'de Yıldırım'ın istifasından sonra, şirketten valizlerle evrakları tuvalet camlarından kaçıran adamları da tutuklandı. Yıldırım için de benzeri durum söz konusu olduğundan, Yavruvatana gidemedi. Fakat Yıldırım hakkında, mevcut KTHY'deki yönetimi, de bakan sebebiyle hiç bir şey yapmadı. Unakıtan'a bağlı olan KTHY'ye Yıldırım'ın yerine bir emri vakiyle Celal Akbulut atandı. Göreve geldiği ilk gün Hürriyet'te Akbulut manşete çekildi. Klasik Türk gazeteciliği mantığıyla yapılan haber sebebiyle Akbulut istifa ederek, Hürriyet'e dava açtı. O dönem Unakıtan bu haberi 'Amma da adam atamışız yahu' şeklinde meşhur gülüşüyle yorumladı. Akbulut'un yerine üye olarak, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'ndan (ÖİB) Hamdi Boyacı, patronun oğlu olarak getirildi. Zafer Yıldırım'la beraber yönetim kurulu üyesi olarak atanan Ünver Kaynak, KTHY Yönetim Kurulu Başkanlığı, Saadettin Gezmek de vekaleten Genel Müdür koltuğuna oturdu. Böylece, Unakıtan'ın ısrarla talep ettiği 'Bizim Zafer'in bir şeyi çıkmasın' çalışmasının alt yapısı kuruldu. Yıldırım bu garantiye görünce bize yönelmiş anlaşılan. Ama önce KTHY'nin hesabını vermeli. Evet Bakan 'Amma da adam atıyor' hesap bile sorulamıyor.
Kültür dejenerasyonu Türkiye'yi yakından ilgilendiren F ve Q klavye üzerine epeyce tartışmalar yapıldı. Ancak işin sorumlu tarafı Ticaret ve Sanayi Bakanlığı bu konuda ne adım attı bilmiyoruz? Bilinen tek şey var, şu an Türkiye'de F klavye diz üstü bilgisayar bulmak imkansız. Yabancı firmaların yanı sıra Beko, Arçelik, Vestel gibi şirketlerde de durum aynı. 3 ay aramama rağmen F klavyeli diz üstü bilgisayar bulamadım. Çareyi Toshiba'nın teknik sevisinde ilkel çözümlerde gördüm. F klavyeli diz üstü bulabilseydim kesinlikle, markasına ve fiyat farkına bakmayacaktım. Ama maalesef... Bir kültür dejenerasyonu olarak bakılması gereken bu hususa birkaç bakanlık müdahil olabilir. Bildiğim kadarıyla Milli Eğitim Bakanlığı yeni dönemde okullara Q klavyeli bilgisayar alınmasını uygun görmüyor. Çok farklı dillere sahip olan 3-5 milyonluk ülkeler bile bu konuda hassas davranırken, Ticaret ve Sanayi Bakanlığı'nın üretici ve ithalatçı firmaların dikkatini çekecek düzenlemeler yapması gerekmez mi?
|