Urfa'nın sağı solu
Hazret-i İbrahim'le bağlantılı geçmişi, kutsal mekanları, Şair Nabi'si ve türküleri sayesinde uzaktan çok yoğun bir muhabbet beslediğim Urfa'daki seçim turum hayal kırıklığı ile başladı. Muazzam bir uygarlık mirası üzerinde oturan şehrin insanı yıldıran korkunç estetik ve fizik kirliliği o derin ve dingin türkülerin çağrıştırdığı doygun uygarlıklardan süzülmüş birikimle hiç bağdaşmıyor. Bu duygularla çarşı-pazar dolaşıp arada adaylarla görüşürken anlık tespitleri, kentin uzak ve yakın geçmişi hakkında sahip bulunduğum bilgilerle kıyaslayıp durdum. Kendimce çıkarabildiğim en anlamlı sonuç, Urfa'nın şehircilik ve kültür açısından devrim gerçekleştirebilecek bir başkana ihtiyaç duyduğudur. Gerçi, bu çapta bir atılım beklentisini dile getiren pek yok ama şehrin ruhunda esefle karışık bir hasretin yankılandığını hissettim. İddialı olan ve şehir sakinlerince kazanma ihtimali görülen adaylarla sohbetten sonra kendime sordum: Hangisi bu ihtiyacı karşılayabilir? Şüphesiz her biri Urfa'ya yeni bir şeyler kazandırabilir, daha öncekilere benzeyen veya onları bir ölçüde aşan hizmetler yapabilir. Ancak devrim niteliğinde dönüşümleri gerçekleştirebilmek bakımından her birinin ayrı handikapları var. Kimini kentte hala etkin olan 'feodal' yapı kilitleyebilir, kimini 'etnik' takıntılar.. Bu yüzden öyle görünüyor ki, Urfa'da siyaset kadrolarının geçmişe saygılı bir 'ilerici irade' sergileyerek şehre çağı yakalatabilmesi için bir 'ara çağ' geçmeli.. Böyle bir kültürel ve sosyal aşamanın da, sadece 'yerelci' kamu yönetimi yasaları ile kolayca gerçekleşmesini ummak saflık.. Genel eğitim sefaletimizden bu şehre düşen payın tasfiyesi zaman alacak.. Bu hüzün verici yargıya varmamı sanki 'felek' de kolaylaştırmak istedi. Kravatlı ve lacivert giyimli bir adamın, Urfa temsilcimiz Mehmet Yıldırım, Zülfikar Ali Aydın, Emrah Doğan ve benden oluşan Sabah takımı ile onlarca kişinin ve kendi çocuklarının gözleri önünde ve üstelik 'kutsal' Balıklı Göl'ün kenarında; karısını sille tokat, hatta yumrukla dövüşünü izlemenin kahrını yaşadık. Tabii ki Urfa sadece bu 'görüntü'yle tanımlanamaz ama olay, şehrin ayaklarındaki ortaçağ zincirini simgelemeye kafi. 28 Mart sandığından kimin çıkacağı sorusu durgun Urfa'yı henüz çok hareketlendirmiş değil. Burada da Erdoğan rüzgarı güçlü esiyor. Ne var ki bu esiş, iktidar partisini Urfa'nın mutlak favorisi yapmaya yetmiyor. İki rakip de, şehrin özel şartları dolayısıyla gerçekçi bir iddiaya sahip: Biri Saadet Partisi ve DEHAP destekli SHP.. Erbakan'ın gayr-ı resmi liderliğinde bazı 'pilot' bölgelere şiddetle asılan Saadet Partisi burada da hala güçlü bir tabana dayanmaya devam ediyor. Şimdiki belediye başkanı ile seçime giren Saadet Partisi yetkilileri, iktidar adayından çok 'sol'u ciddiye aldıklarını söylüyorlar. İlk bakışla bu tespitlerinde haklı da görünüyorlar. Çünkü SHP'nin adayı, daha önce CHP'den bir dönem belediye başkanlığı yapan ülke çapında bir isim: Feridun Yazar.. Hatta, Talabani ve Barzani'den 'yakın dostum' diye bahseden Yazar'ı uluslararası bir siyasi kişilik olarak da görebiliriz. Ne var ki, Saadet Partisi'nin SHP'yi kendilerinden sonraki sıraya koymalarını, biraz da Erdoğan rüzgarına yönelik zoraki bir inkar olarak da görebiliriz. Zira şehirde bu rüzgar, Türkiye genelindeki kadar güçlü olmamakla birlikte, iktidar partisine mensup bazı dostlarımızın beklentilerinden bile yüksek. Yalnız, Urfa'nın merkezindeki seçmen yapısı, son anlarda bile dengeleri ciddi şekilde değiştirebilecek özellikler yansıtıyor. Mesela eskisi kadar 'torbalık' olmasa da aşiret oyları hala önemli bir dinamik. Bu hususun, vizyonu itibariyle bir adım önde görünen iktidar partisi adayı açısından bir handikap olabileceği konuşuluyor. Bilindiği gibi Urfa'nın gerçeklerinden biri de, şehirde önemli miktarda Arap kökenli yurttaşımızın yaşıyor olması. Şehrin İslam coğrafyasına katıldığı günlere kadar uzanan geçmişleri ile, ayrılıkçı hareketlere iltifat etmedikleri bilinen bu vatandaşların oyları sonuç üzerinde en belirleyici etkenlerden biri olabilir. İki sağ partinin birbirlerine çok yakın oy almaları durumunda 12 Eylül'den bu yana sol Urfa'da ilk defa gülebilir.. * * * Türkülerimizin sevdalısı, Elazığ ve Urfa'nınkilerin ise delisiyim. Ezgilerinde bin yıllık ömür sürdüğüm bu iki özel şehrimize selam olsun.
|