Geçen cuma günü açıklanan Koç Grubu'nun 2003 yılı faaliyet sonuçları çaprıcı rakamlar ortaya koydu. Topluluğun cirosu yüzde 82 artışla 9.8 milyar dolardan 17.8 milyar dolara çıkmış. Dolar bazında bir yılda ciroyu neredeyse katlamış. Vergi öncesi kârı 262 milyon dolardan 1.1 milyar dolara yükselerek yüzde 320 artmış. Kâr bir yılda dolar bazında üçe katlanmış. Daha da çarpıcı tablo grubun yatırımlarında. Koç Grubu'nun yatırım harcamaları sadece yüzde 5 artmış ve 468 milyon dolardan 493 milyon dolara yükselmiş. Kârın yarısına bile varmayan bir yatırım harcaması söz konusu. Türkiye'nin yatırıma bu kadar ihtiyaç duyduğu bir dönemde yine Türkiye'nin en büyük grubu yatırım yapmıyorsa kim yapacak? *Büyüklerin görevi- Yatırımları kim yapacak, kapasiteyi kim artıracak ki, iç talebin canlanmasıyla enflasyon yeniden artmasın, yeni istihdam yaratılabilsin. Neyseki bir başka sonuç, istihdam artışında Koç Grubu'nun eksikliğini tamamlıyor. Koç Grubu'nun toplam çalışan sayısı 50.130 kişiden 54.802 kişiye çıkmış. Burada yüzde 9.3'lük artış var. İstihdam bu yıl da 6.283 kişi artacak. Yatırım harcaması da 741 milyon dolara çıkacak. Büyük gruplar her ülkede, krizli dönemlerde bile yatırım yaparlar. Koç Grubu'nun asgari düzeydeki yatırımını da buna vermek gerekir.
*Yatırımlar dipte- Yukarıdaki tablo yatırımların ithalata yansıyan bölümünü ve ülkedeki yatırımların giderek azalmakta olduğunu ortaya koyuyor. Hemen her yıl yaklaşık 10 milyar dolarlık yatırım malı ithalatı yapılıyor. Ancak hem genel ithalat, hem GSMH de büyüyor. Yani göreli olarak yatırım ithalatı küçük kalıyor. Tabii işsizlik oranı ve eksik istihdamla birlikte toplamdaki atıl işgücü oranı yıllar itibariyle giderek büyümüş. Rusya krizinin ardından depremlerin yaşandığı 1999 yılında işsizlik ve eksik istihdam oranı toplamı yüzde 16.5 ile tavan yapmış. 2000'deki ekonomik büyüme oranı yüzde 13'lere düşürmüş, ardından 2001 krizi yeniden yüzde 16'ya çıkarmış. Yani yatırımlar dibe inerken işsizlik doruğa çıkmış.
*Enflasyon tamam gibi- 2001 krizi sonrası enflasyonu aşağı çekmede başarılı olduk. Yarın açıklanacak şubat verileri büyük ihtimalle 34 sonra Türkiye'yi yeniden tek haneli rakamlarla tanıştıracak. Toptan eşya fiyatları tek haneli yılların son kez egemen olduğu 1970 yılı düzeyine inebilir. *Kamuya düşen- Büyümeye geçtik ama ekonomi henüz kayda değer bir istihdam artışı sağlamaktan uzak. İşsizliği azaltmada henüz tescilli bir başarımız yok. Bunun için de enflasyondaki düşüşün kalıcı olması, marko ekonomik ortamın istikrara kavuşması, yatırım ortamının iyileştirilmesi, Türkiye'deki yatırım vadesinin ve karar alma ufkunun uzaması gerekiyor. Bu, ülkeyi yönetenlerin yani hükümetin sorumluluğunda. *Özel sektöre düşen- Ancak başarı için bu da yetmez. Ekonomide kurtuluş için bir de yatırımı yapacak özel sektörün büyüklerden başlayarak elini taşın altına sokması, risk almada daha cesaretli ve istekli olması gerekiyor. Bu da özel sektörün sorumluğu. Sonuç- "İşte meydan işte şeytan" Muş sözü