| |
Kıbrıs'ta da CHP'de de olacaklar şimdiden belli
CHP'de de Kıbrıs'ta da olacaklar belli.. Kıbrıs'tan başlayalım.. Denktaş ile Papadopulos'un 22 Mart'a kadar anlaşmaya varacaklarına inanmıyorum.. Niye anlaşsınlar ki.. İleride bir yığın tartışmanın, tonlarca eleştirinin muhatabı olacaklarına, ellerini taşın altına sokmazlar daha iyi.. Böylece tek başlarına sorumluluğu üstlenmezler.. Çünkü kimse onları 'anlaşmadıkları' için suçlamayacak ama anlaştıkları her madde için hesap verecekler.. Türk ve Rum liderler 'vakit geçirme' üzerine kurulu ortak paydada buluştu.. İkisi de anlaşmamaya oynuyor.. 22 Mart'tan sonra devreye Ankara ile Atina girecek.. Bu süreçte belki birkaç adım daha atılır.. Ama bu da küçük bir olasılık.. Ankara adım atmak istese bile Denktaş direncini kolay kolay aşamaz.. Denktaşsız bir çözümü de göze alamaz.. Aynı senaryo Atina için de geçerli.. Yunan politikacılar da farklı davranmayacak.. Türkleri AB'ye sokacak bir oluşuma kolay kolay 'evet' demeyecekler... Bunun siyasi sorumluluğunu almayacaklar.. Sonunda Annan'ın kapısı çalınacak.. O da hazırladığı metni Türk ve Rum tarafında referanduma sunacak.. Böylece Türk ve Rum politikacılar 'Taviz verdin, oyuna geldin, vatan toprağını sattın' gibi suçlamaların muhatabı olmayacak.. Çünkü metin onların imzasını taşımayacak.. BM Genel Sekreteri'nin bakışını yansıtacak.. Peki referandumdan ne çıkar? Bu soruya yanıt vermek zor.. Ama Türk tarafı 'evet'e daha yakın duruyor.. Kısaca, Denktaş onu dedi, Rumlar masadan kalktı gibi haberlere pek aldırmayın.. 'Denktaş her görüşmeden sonra açıklama yapsa mı iyi yoksa süreç bitene kadar konuşmasa daha mı iyi' tartışmasını da bir kenara bırakın.. Kıbrıs'ta olacaklar belli.. Her iki taraf da ateşi eliyle tutmak istemiyor.. Geçelim CHP'ye.. Çankaya adayı için CHP üst yönetimi birbirine giriyorsa.. Genel başkan yardımcıları, genel sekreter yardımcıları seçime bir ay kala birbirlerini suçluyorsa.. Daha şimdiden olağanüstü kurultay sözü CHP duvarlarında yankılanıyorsa vay o partinin haline.. 29 Mart günü kavga çıkacak demektir.. Birbirleriyle kavga ederek, birbirlerini en ağır dille suçlayarak seçime giden bir parti seçimi kazanabilir mi? Birkaç yerde belediye başkanlıklarını alabilir.. O da inanın partinin değil, adayın gücüyle olur.. Belki satır aralarında kaldı ama Genel Sekreter Yardımcısı Sevigen'in bir sözü CHP'nin ne durumda olduğunu gösteriyor.. Sevigen belki rahatsızlığı belki de farklı yaklaşımı nedeniyle aday belirleme çalışmalarından uzak duran Kemal Derviş'i bakın nasıl suçluyor: 'Partinin iyi günlerinde kahramanlar gibi ortada dolaşıp, zor günlerinde ortadan kaybolanlar bu partinin gerçek sahibi olamazlar.' Yani Sevigen CHP'nin zor durumda olduğunu kabul ediyor.. İtiraf ediyor.. Anlaşılan CHP daha maça çıkmadan maçı kazanamayacağını düşünüyor.. Herkes kaybedileceğine inanılan maça değil, maç sonrası kaçınılmaz olan hesaplaşmaya hazırlanıyor.. Yazık..
|