| |
Rakipsiz Beşiktaş neden havlu attı?
Beşiktaş'ın ağır travma geçirdiği tartışmasız bir gerçek.. Üst üste gelen başarısızlıklar, futbolcuların performansının düşmesiyle, yorgunlukla veya sakatlıklarla açıklanamaz.. Beşiktaş'ın yaşadığı krizin başka bir adı olmalı.. Bir takım bir aylık devre arasında kişiliğini, kimliğini yitirir mi? Özgüvenini kaybedebilir mi? Sahaya korkarak çıkar mı? Beşiktaş'ın içinde bulunduğu durumu futbol terimleriyle analiz etmeye çalışırsak yanılırız.. 'Guinti'siz olmuyor' demek işin kolayına kaçmaktır.. Koskaca Beşiktaş'ı bir adama indirgemek demektir.. Lucescu, orta sahada yapılan ama verilmeyen faullerden şikayet ediyor.. Bu faullerin takımı durdurduğunu, atak organisazyonunu bozduğunu söylüyor.. Haklı olabilir.. Ama bu da Beşiktaş'ın durumunu açıklamaya yetmez.. Beşiktaş kötü futbol oynuyor, defansta çok hata yapıyor, kolay gol yiyor eleştirileri de sorunun adını koymuyor.. Beşiktaş kötü futbol oynamıyor.. Futbol oynamıyor.. Futbolcular oynamak istemiyor.. Çünkü rakip kim olursa olsun, kazanacaklarına inanmıyorlar.. Eğer inançları olsaydı İspanya'dan en kötü ihtimalle beraberlikle dönerlerdi.. Eğer inansalardı İstanbulspor'u sadece seyretmezlerdi.. Mücadele de ederlerdi.. Peki ne oldu? Koşan, savaşan, son dakikaya kadar kazanacağına inanan, maçı bırakmayan takım nasıl bu hale dönüştü? Bu soruya Lucescu'dan çok Serdar Bilgili'nin yanıt araması gerekir.. Çünkü Beşiktaş'ta futbol dışı bir şeyler oluyor.. Bunun parayla pulla da ilintili olduğuna inanmıyorum.. Bildiğim kadarıyla futbolcuların böyle bir sorunu yok.. Yok ama hepsinin kafası başka yerde.. Maça konsantre olamıyorlar.. Biri, ikisi olsa anlarım.. Hepsi aynı durumda.. Sadece sahaya çıkan onbir değil, yedek kulübesinde oturanlar da aynı ruh halinde.. O zaman takımı psikoloğa teslim etmek gerekmiyor mu? Profesyonel yardım almak sorunu çözmenin birinci yolu değil mi? İstanbulspor maçından sonra Lucescu'nun açıklamalarını okuyunca dehşete kapıldım.. Bakın ne diyor: "Beşiktaş kötü bir dönem yaşıyor. Bu kendine olan güvenin kaybolmasıyla ilgili bir durum. Futbolcularda olduğu gibi bende de güven kaybı var. Ben de böyle bir durum yaşıyorum." Düşünebiliyor musunuz? Beşiktaş'ın teknik patronu 'Ben de aynı durumdayım' diyor.. Takımı kim toparlayacak, kim rayına sokacak, kim eski havasına sokacak? Yoksa başkan Bilgili de mi aynı ruh halinde? O da mı kendine olan güvenini yitirdi? Yitirmediyse takıma neden el atmıyor? El attıysa ne yaptı? Yanıt bekleyen bir soru daha var.. Hangi olay, teknik patron dahil tüm futbolcuların özgüvenlerini yitirmelerine neden oldu? Bir maçta görülen beş kırmızı kart olamaz.. İşin özeti şu: Uzak ara şampiyonluğa koşan bir takımın havlu atmasına tanık oluyoruz.. Lucescu da teslim, futbolcular da..
|