| |
Kargaşanın nedeni üyelik sistemi..
Hemen hemen her seçimde aynı şey yaşanır.. Aday olanlar sevinir, direkten dönenler üzülür, isyan eder, çalışmaz.. Hatta kendi partisinden aday olan kişiyi bile suçlar.. Önseçim veya gerçek anlamda örgüt yoklaması yaptırmayan partilerde bu sıkıntı daha fazla yaşanır.. Çünkü aday adayları arasından bir kişiyi aday olarak seçen dar bir kadrodur.. Önemli yerlerdeki adayları da genel başkanlar seçer.. Belki başvuran üç-dört aday da iyidir.. Hepsi üstlenecekleri görevi başarıyla yapacak kapasitededir ama sonunda genel başkan birini seçmek zorundadır.. İşte bu zorunluluk, alınganlıklara neden olur.. Partiler birkaç gün süren çalkantı yaşar, sonra her şey unutulur gider.. Çalkantı yaşayan parti, belediye başkanlıklarının büyük bölümünü kazanırsa, kırgınlar, küskünler o dosyayı bir daha açmazlar.. Çünkü kendileri aday olmasalar bile partileri seçimi kazanmıştır.. Söylenecek söz kalmamıştır.. Ayrıca hiç bir politikacı, partisi iktidardayken çatlak ses çıkarmak istemez.. Ama çalkantı yaşayan parti seçimi kaybederse, küskünler, kırgınlar, isyankarlar gür sesle ortaya çıkarlar.. Biz söylemiştik diye hesap sormaya kalkarlar, kelle isterler.. 3 Kasım seçimlerinde bunu yaşadık.. Seçimde ağır yenilgi alan ANAP ve DYP, sadece genel merkez kadrosunu değil, genel başkanlarını da değiştirdi.. MHP sancılı günler yaşadı.. Saadet Partisi Erbakan'a sarıldı ama yasal engeller izin vermedi.. Erbakan koltuğa oturduğu gibi kalktı.. DSP'yi saymıyorum.. Çünkü DSP partiden çok, adı Ecevitler'le özdeşleşen bir dernek görünümünde.. Ecevit olmazsa DSP de olmaz.. 28 Mart'taki yerel seçimlerden sonra da benzer bir durum yaşayacağız.. Peki genel başkanlar, genel merkez yöneticileri faturanın tamamını üstlenmemek veya bir kısmını paylaşmak için neden önseçim yapmazlar? Nedeni açık ve nettir.. Hiç kimse kendi partisinin üyelik sistemine güvenmez.. Çünkü partilerin düzgün, kaydı kuydu belli gerçek kişilerden oluşan bir üye yapısı yoktur.. Çünkü ilçelerden ile, ilden genel merkeze kadar uzanan zincirin hangi kademesinde olursa olsun, sağlam üyelik yapısı yöneticilerin işine pek gelmez.. Çünkü herkes bir altındakini kontrol etmek ister.. Bunun yolu da delegeleri kontrol etmektir, delegelerin istediği isimlerden oluşmasını sağlamaktır.. Bu anlayış da naylon üyelik sistemini teşvik eder.. Tabanları sağlam temele oturmadığı, istismara açık olduğu için partiler önseçim yapmazlar.. Adaylar bir merkezden belirlendiği için mutlaka kargaşa yaşanır.. Boyutu bazen küçük olur ama bazen CHP'de olduğu gibi genel başkan yardımcısını bile koltuğundan istifa ettirir.. Son bir not.. CHP Genel Sekreter Yardımcısı Sevigen aradı.. Kemal Derviş hakkında bir söz söylemediğini, benim de alıntı yaptığım haberlerin doğru olmadığını söyledi.. CHP'de yazıldığı gibi sıkıntı yaşanmadığını, seçimden birinci parti olarak çıkacaklarını iddia etti..
|