| |
|
|
Vizontele Tuuba kusursuz kadı kızı mı?
Vizontele Tuuba kusursuz kadı kızı mı?.. Bence değil. Yılmaz'ı da, ekibini de, inançlarını, emeklerini, mücadelelerini de çok severim. Ama dürüstçe söylemek gerekir ki iyi pişmemiş bu film. Mesela ilk Vizontele kadar böğürden vurmuyor, omurgadan kavramıyor, yürekten dağlamıyor.
Yılmaz'ın meddahlığı Çok damar bir hikâye değil ortaya konan. Kreşendosu, tempo yükselmesi, gizi, gizemi, heyecanı cılız. Tipler deseniz ortaya çıkamıyor bir türlü. Tarık Akan başta olmak üzere, Altan Erkekli, Demet Akbağ ve diğerleri bir türlü kıvamına gelemiyor o karakterler.
Bütün paslar Yılmaz'a Tek forvet oynayan takımlardaki gibi paslar hep Yılmaz'ın üzerinde toplanıyor. Lâkin Yılmaz kuvvetli bir aktör olmaktan çok modern meddah tarzı olduğundan, orada da bir düşüş yaşanıyor.
Sağ açık-sol iç 12 Eylül öncesi eylemci sağa çatmanın "maddi manevi" zararı da gözetilerek o "taraf" pas geçilmiş. Yerine "sol içi" didişmelerle iktifa edilmiş. Ama o dönemin 'kaba' tabiriyle Maocu- Leninci ayrımı, handiyse karikatür tadında verilmiş. Bu da; okulsuz köye öğretmen göndermek, kütüphanesiz kasabaya kütüphane müdürü atamak türünden çok ciddi resmi stratejilere savrulacak; "vay bee!"lerin ayak bağı şeklinde sırıtıyor.
Her şeye rağmen... Bütün bunları filmin seyredilebilirliği, lezzeti ve ille ki gidilesi taraflarını saklı tutarak yazdım. Sadece, abartmanın Yılmazgillere "uzuun" vadede zarar getireceğini düşündüm, dostça görüş bildirdim. Belki en çok seyredilen film olacak Vizontele Tuuba, ama en iyi 20 Türk filminden biri dahi olamayacak sonuçta...
|