|
|
'Torunumu görmek için pes etmedim'
Fazilet Kalkavan'a on yıl önce mide kanseri teşhisi kondu. Doktorlar "üç ay ömrünüz kaldı" dediğinde, o altı ay sonra doğacak torununu kucağına almadan ölmemeye karar verdi. Mücadele etti, midesinin dörtte biriyle hayatta kalmayı başardı..
NEBAHAT KOÇ
FAZİLET Kalkavan 51 yaşında, iki çocuk annesi. On yıl önce art arda geçirdiği mide kanamalarının ardından yapılan tetkiklerden kötü haberi aldı. Mide kanserine yakalandığını öğrendi. Fazilet Hanım'a doktorlar üç ay ömür biçti. Ancak onun, ölüme kolayca teslim olmaya niyeti yoktu. En azından altı ay sonra doğacak ilk torununu görmeye kararlıydı. Geçirdiği ameliyatlarda midesinin neredeyse tamamı alınan Kalkavan, hayatta kalmayı başardı. Kalkavan, yedi yıldır kendisi gibi kansere yakalanan hastaların gönüllü yardımcılığını yapıyor.
DÜĞÜNÜNÜ DE GÖRECEĞİM 1992 yılında dördüncü kez geçirdiği mide kanamasından sonra doktora giden ve mide kanseri teşhisi konulan Fazilet Kalkavan'ın tedavisi için tek yol ameliyattı. Oldukça riskli bir müdahale ile bu ameliyatta midesinin dörtte üçü ve 10 santim bağırsağı alındı, Fazilet Hanım'ın. Doktorlar en fazla üç ay yaşayacağını söylemiş olsa da, bugün kansere yakalanmasının üzerinden tam 10 yıl geçti. Kalkavan, "Doktor bana bu hastalığın ömrünün üç ay olduğunu söylediği sırada kızım hamileydi. Doktora, 'Ben daha torunumu göreceğim. Torunumun doğmasına 6 ay var' dedim. Benim ilk torunumdu. O zamandan sonra ciddi mücadelem başladı. Çok şükür torunumun doğumunu da, sünnet düğününü de gördüm. Bu yıl 10 yaşına bastı. İnşallah düğününü, mürüvetini de görmek nasip olur" diyor.
ÇEŞİT ÇEŞİT RUJLAR ALDIM Fazilet Kalkavan, kanser illetiyle başı belaya girdiği yıllarda lisede okuyan kızı ile üniversiteye giden oğlunun hastalığını soğukkanlılıkla karşıladıklarını söylüyor. Ama eşi yüksek tansiyondan kaynaklanan görme problemi yaşamış. Kalkavan o günleri kanserle yaşamayı öğrenerek atlattığını anlatıyor: "Kanser olduğumu öğrendiğimde hiçbir zaman 'ben hastayım' diyerek eve bağımlı kalmadım. Hiçbir şeyi hayatımdan çıkarmadım. Ben ruj sürmezdim. Tedavi gereği kafamda saç yoktu. Ama çok sayıda, çeşitli renklerde rujlar alarak, hergün birini sürüyordum. Kafam kel ama dudağımda kırmızı ruj vardı. Yani hayatımdan taviz vermeden kanserle birarada yaşamayı öğrendim. Bunu benim vücudum üretti. Hiçbir zaman 'neden ben böyle oldum, bu ceza mı' isyanları, sitemleri yapmadım. Bu, benim hücrelerimin bana verdiği bir sonuçtu. Bunu benim bünyem oluşturmuştu. Bunu reddedemezdim. Beraber yaşamak durumandaydık. Hiçbir zaman hastayım diyerek yatmazdım. Sadece çok hastalandığım zaman ilaçlarımı alır, yatardım."
AİLELERE DESTEK OLUNMALI Hastalığını yendikten sonra, kendisini kanser hastalarına adayan Fazilet Kalkavan, 1995 yılından bu yana Ayşen Kolcu Kanser Dayanışma Merkezi'nde gönüllü olarak çalışıyor. Kanser hastalarına destek verdiklerini belirten Kalkavan, Şişli Etfal Hastanesi'nde de 1.5 sene lösemili çocuklara gönüllü annelik yapmış. Kalkavan, "İyi ki ben hasta oldum. İnsanlar kendi kaderlerine daha rahat göğüs gererler. Ben bunu yengemde de gördüm; başkalarına yardım edememenin acizliği insanı daha çok yoruyor. Bu durumlarda hastalardan ziyade yakınları daha çok yıpranıyor. Ailelere bu süreçte destek olmak şart." Fazilet Kalkavan, hastalara kanser olduklarının söylenmesi gerektiğini de belirterek, "Hastalara açık açık söylenmesinden yanayım. Böyle olunca doktor da, hasta da daha rahat ediyor ve refakatçinin rol yapmasına da gerek kalmıyor" diyor. Kanserli hastaların doktorlarına güvenmesi gerektiğinin de altını çizen Fazilet Kalkavan, "Güvendikleri doktorlarla yola çıksınlar" diyor. Kalkavan'ın kanser hastalarına bir de tavsiyesi var: "Hayat onların. Neyi yapmak istiyorlarsa yapsınlar. Kanser olduğu öğrenene kadar yapamadıkları olup da canları neyi istiyorsa onu gerçekleştirsinler. Kendilerine zaman ayırsınlar. Her yolun bir çıkışı vardır."
NEBAHAT KOÇ
|