| |
ABD yönetimini yine şaşırttık...
Amerikalı diplomatlar düşünüp taşınıyor.. Ankara'nın nabzını tutuyor.. İlgililerle konuşuyor.. Bir sonuca varıyorlar.. Diyorlar ki 'Ankara bu konuda şöyle davranacak.' ABD yönetimi de pozisyonunu buna göre alıyor.. Hesabını, kitabını buna göre yapıyor.. Sonra bir bakıyorlar ki Ankara tam tersini yapmış.. Adamlar şaşırıp kalıyor.. Irak savaşında da Kıbrıs'ta da aynı olay yaşandı.. Washington, Türkiye'nin kuzey cephesini açacağına inanıyordu.. Hava bu yöndeydi..
Ankara tam tersini yaptı.. Herkesi şaşırttı.. Şimdi benzer bir durum Kıbrıs'ta yaşanıyor.. Sadece ABD değil, AB de Türkiye'nin çaba göstermeyeceğine inanıyordu.. Ankara bugüne kadar izlediği politikayı terk etmeyecek.. Denktaş'ın dümen suyundan çıkmayacak.. 'Çözümsüzlük de çözümdür' sloganına sıkı sıkıya bağlı kalacaktı.. 1 Mayıs'ta Rumlar AB'ye tüm Kıbrıs'ı temsilen girecek.. KKTC de Türkiye'nin 82. vilayeti olma yolunu seçecekti..
Beklenen buydu.. Hatta politikacılar bunu zafer olarak sunacaklardı.. Ver-kurtulcu olmadıklarını kendi seçmenlerine kanıtlamış olacaklardı.. Tabii bu arada AB hayali de gümbürtüye gidecekti.. Onun da gerekçesi hazırdı.. 'Zaten bizi almayacaklardı. Boş yere taviz vermedik.' Uygulamaya konulduğu tahmin edilen senaryo buydu..
Ama tam tersi oldu.. Başbakan Erdoğan Davos'ta başlayan Washington'da süren temaslarında öyle bir kararlı tutum ortaya koydu ki, yine herkesi şaşırttı.. 'Bu işi 1 Mayıs'a kadar çözeceğiz' dedi.. Gerekirse referandum yapabileceğimizi telaffuz etti.. Arabulucu, daha diplomatik dille kolaylaştırıcı tayin edilmesini istedi.. Yani 'Güvenilir bir kişi Kıbrıs'a el atsın, biz Rumlar'ın atacağı her adımdan bir adım fazlasını atmaya hazırız. Referans da Annan Planı olsun' dedik.. ABD yönetimi ikinci büyük şaşkınlığı yaşadı.. Sadece onlar değil, Rumlar'ın da ağzı açık kaldı.. Ne diyeceklerini, ne yapacaklarını, nasıl bir politika izleyeceklerini bilemiyorlar..
BM Genel Sekreteri Kofi Annan da şaşkınlığını üzerinden atamadı.. İşe nereden başlayacağı konusunda karar veremiyor.. Şunu da belirtelim.. Türkiye, Annan Planı'nda yapılmasını istediği değişikliklerle ilgili 'tutum belgesi'ni BM Genel Sekreteri'ne iletmiş değil.. Ortada güçlü açıklamalar, kararlı bir tutum ifadesi var ama henüz masaya konmuş bir metin yok..
Sevindirici olan şu.. Türkiye ilk defa inisiyatifi ele aldı.. Sorunu çözmek için elinden geleni yapacağını hem Annan'a hem de Bush'a iletti.. Aslında Ankara bu politikasıyla Rum yönetimini de, AB'yi de köşeye sıkıştırdı.. Neden mi? Diyelim ki Rumlar ayak sürüdü.. 'Nasıl olsa AB'ye girdik' diyerek oyalama taktiklerine başvurdular.. Diyelim ki Türkiye bazı boşlukların Annan tarafından doldurulmasını kabul etse.. Veya boşluklar olduğu halde metni imzalasa.. Hatta bir adım öteye geçerek nisan ayında referanduma gitse ne olur? AB ne yapar? Yanıt bekleyen bir soru da bu.. Ankara doğru yolda.. Uzun bir aradan sonra başarılı bir grafik çizmeye başladı..
|