| |
İstanbul-Paris
13 milyonluk İstanbul'un aslında bir megaköy olduğunu gözler önüne seren 22 Ocak faciasında yöneticilerin rolü daha uzun süre tartışılacak.
O gün Beşiktaş'tan Bahçeşehir'e 16 saatte varabilmiş biri olarak bizim bu konudaki görüşlerimiz "yanlı" bulunabilir. En iyisi bir okurumuzun izlenimlerini aktaralım. "Sizler de halkı suçlayanlardansanız, bir çift sözüm var" diye başlıyor ve şöyle diyor:
"Birincisi, halka uyarılar yapılırken ne gibi önlemler alınacağı konusunda bilgi verilmedi. Fırtına biliniyordu, elektrik ve su kesintisine hazırlıklı olmamız, örneğin yiyecek depolamamız konusunda uyarılabilirdik. İkincisi, biz hiçbir uyarı duymadık. Sadece Meteoroloji'nin internet sitesinden öğrendiğimiz kadarıyla durumdan haberdardık ve işe giderken arabamızı almadık.
Ancak ortada fazladan ne otobüs, ne de dolmuş vardı. Ek sefer koyma ihtiyacını duymadılar mı? Dikkatinizi çekerim, o sırada kar daha yeni düşüyordu. İş dönüşü saat 17'de ise ne taksi, ne otobüs, ne de minibüs vardı. 10 dakikalık yolu 2.5 saatte aldık. Ne yolda kalan, ne kayan araba vardı, ne de tuzlama aracı. Yollar bomboştu ama kar kapladığı için ilerlenemiyordu.
Valiliğin kriz merkezini aradım, Belediye'yi suçladılar; açık seçik bir şekilde 'Seçimde onlara cevabınızı verin' dediler. Numaraları: 0212-4555600. Belediye'nin kriz merkezi ise önce kapalı yol olmadığını söyledi, sonra 'TIR kaymış' dedi, daha sonra yolda kalan olmadığını iddia etti.
Gece saat 01'de Belediye'nin kriz merkezine 'Bari yoldaki insanlara sıcak birşeyler, yiyecek gönderin' dedim. 'Vallahi iyi fikir, içeride bir görüşelim' cevabını verdiler. Onlara planlarını sordum, 'Çalışmalar sürüyor' dediler. 155 ve 156'dakiler ise 'Valla ablacığım kimse ne yapacağını bilmiyor, biz de bekliyoruz, eve gidemiyoruz' muhabbetindeydiler. Bu mu koordinasyon, ekip çalışması? Bu mu B planı, C planı?
Tamam, trafiğe çıkan herkes kusursuzdu demiyorum. Ama olaylar bir şekilde gelişmiş, kenara çekilip halkı suçlamak ne kadar doğru? Avrupa'da, Amerika'da bırakın işe gidip-gelirken, tatil, eğlence sırasında bile mahsur kalanlar oluyor. Onlara 'Çıkmasaydın kardeşim dağın tepesine' deyip yardım etmiyorlar mı?"
Okurumuzun bu işlerin Avrupa'da, Amerika'da nasıl olduğuna ilişkin merakını giderelim.
Dikkat, kar geliyor Fransa'da Pazar'ı düne bağlayan gece ülke genelinde "2 numaralı plan" uygulamaya konuldu. Çünkü yoğun kar yağışı ve tipi bekleniyordu.
"Büyük soğuk" adı verilen plan uyarınca tüm valilikler, karayollarından sorumlu olanlar ve güvenlik güçleri alarma geçti. Yine aynı birimler ana yollardaki trafik durumuyla ilgili tüm bilgilerin bir koordinasyon merkezinde toplanmasından ve gerekli önlemlerin derhal uygulamaya konulmasından da sorumlu tutuldu.
Sürücülere de "çok dikkatli" olmaları tavsiyesinde bulunulduktan sonra şu uyarılar yapıldı: "Trafik kısıtlamalarına ve yönlendirmelere saygılı olun, asla hız yapmayın, araçlar arasındaki güvenlik mesafesini titizlikle koruyun."
Ayrıca karlı yollarda ağır vasıtaların sollama yapmaları ve şerit değiştirmeleri yasaklandı.
Başkent Paris'te bu önlemlere ek olarak polis devriyeleri artırıldı, 115 yardım telefonu kadrosu güçlendirildi, evsiz-barksızlar için sığınaklar hazırlandı.
Ve dün sabahtan itibaren Fransa'da yoğun kar yağışı başladı, ısı eksi 5 dereceye düştü. Ancak bu satırların kaleme alındığı saate kadar hiçbir sorun yaşanmadı.
Ne dersiniz; yöneticilerimiz acaba AB standartlarına ulaşmanın sadece Kopenhag Kriterleri'yle mi sınırlı olduğunu sanıyor?
|