Bayan Gül Nişantaşı'nda
Nişantaşı'nda yeni açılan Beymen Brasserie'nin önünden ilk kez geçerken iki şey dikkatimi çekmişti: Müthiş kalabalıktı ve içeridekiler şıklık yarışındaydı.. Şöyle düşünmüştüm: "Herhalde bugün ilk gündür, açılış nedeniyle böyledir." Çünkü son tahlilde burası bir "mağaza kafesi"ydi ve buranın İstanbul'un en iddialı isimlerinin en şık kıyafetleriyle arzı endam ettikleri trendi bir mekana dönüşeceğine ihtimal vermiyordum.. Tabi ki yanıldım.. Çünkü önünden her geçişimde manzara aynıydı: Yine kalabalıktı, yine içeride şıklık yarışı vardı.. Yani mağaza kafesi Beymen Brasserie, törenle gidilen çok iddialı bir mekan olup çıkmıştı. Ve ben oradan her geçtiğimde Türk burjuvazisi konusunda ne kadar bilgisiz olduğum gerçeğiyle yüzleşmek durumunda kaldım. Tam "Artık burjuvazimizi anlama çabasından vazgeçiyorum, tamam pes ettim" kararı almıştım ki, 'müthiş haber'i alıverdim..
*** Haberi, Beymen Brasserie'ye kalabalığa uymadan gözlem yapmak için ara sıra takılan bir dostum verdi.. Brasserie'nin normalden daha kalabalık, içeridekilerin de normalden daha şık olduğu yılbaşı akşamı, burjuvazimiz kendi halinde akşam sohbetine dalmışken, içeriye birden Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrunnisa Gül girmiş.. Yanında iki kadın varmış.. Ne mi olmuş? İçerideki uğultu kesilmiş, şaşkın ama kısılmış gözlerin tümü kapıya çevrilmiş.. Neyse.. Bir anlık şaşkınlık ve hayret durumu sona erdikten sonra dikkatli bakıştan vazgeçilmiş, ihlal edilen nezaket yeniden devreye girmiş ve uğultu yeniden başlamış.. Ama Brasserie, artık eski havasını bir türlü yakalayamamış. Çünkü her masanın tek gündemi, Brasserie'nin yeni konuğu olmuş.. Sonunda sarı saçlı bir kadın dayanamayıp, Hayrunnisa Hanım'ın yanına gelerek aşağı yukarı şöyle demiş: "Hanımefendi! Hem siz, hem Emine Erdoğan, başınızı açsanız ve eşlerinize yardımcı olsanız ne güzel olur. Neden böyle yapıyorsunuz, inat ediyorsunuz?".. Hayrunnisa Hanım bu nezaketten nasibini almamış tutum karşısında kibarlığı elden bırakmadan, bireysel tercihine saygı duyulması gerektiğini filan söylemiş..
*** Kıssadan hisse şu: "Bizde burjuvazi yok" diyenler sonuna kadar haklı.. Çünkü dünyanın hiçbir yerinde burjuvazi, bir mağaza kafesine bu biçimde ve bu yoğunlukta ilgi göstermez.. Ve dünyanın hiçbir yerinde burjuvazi, yaşam tarzının yılmaz savunuculuğunu yapmaz! Yaşam tarzı savunuculuğu aslında orta sınıfların işidir. Çünkü orta sınıflar, kendilerine eski yaşam tarzlarını, yani kurtulduklarını düşündükleri alt sınıfların sembolünü anımsattığı için türbandan nefret ederler.. Artık Brasserie'nin önünden geçerken bunları düşüneceğim.
|