| |
|
|
Bir tren yolculuğu
Okuyucu Mektubu Dün kar yağışının bastırması sonucu karayolu ile ulaşımın ne kadar zor olabileceğini düşünerek treni tercih etmeye karar verdim. Saat 16.15'de trende son kalan boş yerlerden birine oturdum. İnanın ki trenin içi korkunçtu. Plastik koltuklar kırık camlardan sızan kardan sırılsıklam ve çamur içinde, trenin kapıları otomatik olarak kapanmadığı için trenin içi soğuktu. Tren adete 3. dünya ülkesindeymişim izlenimini veriyordu. Hatta bir ara kendimi 2. Dünya Savaşı sırasında kamplara taşınan Musevilere benzettim. Sonuçta tren 16.30'da kalktı ve bir istasyon giderek Cankurtaran semtinde durdu, bu arada elektrikler de kesildi. Çok şaşırmama rağmen trende ışıkların kesilmesinin olağan olduğunu öğrendim.
Tren de karayolundan farksız Cankurtaran semtinde tam 1 saat bekledik. Bu arada trenden inip, karayolunu tercih edenler oldu. Trende beklemenin nedeni ile ilgili hiçbir anons yapılmadı. Zaten açıkçası trende bu anons sisteminin olduğu konusunda da ciddi şüphelerim var. Bir süre sonra bazı vatandaşlar beklemenin nedenini öğrenmek üzere istasyon binasına gittiler ve neden olarak daha önce kalkan trenin bozulduğu (zaten bu durumdaki trenlerin müzede olmayıp hâlâ işlemesi dahi bence bir mucize) ve rayları kapattığı ortaya çıktı, ancak kalkış saati konusunda tabii ki bir netlik yoktu.
"Tam rahatlamıştık ki..." Bu arada belirsiz bekleyiş ışıklar yanmadığı için karanlıkta ve soğuk bir trende devam ediyordu. Yaklaşık 1 saat sonra tren hareket etti, herkes rahatlamış ve artık tren yoluna devam edecek derken her istasyonda nedensiz 15-20 dakika bekleme yaparak tren yoluna tekleye tekleye devam etti. Ben Yeşilyurt'ta trenden indiğimde saat 18.30'du. Son durak olan Halkalı'da oturmadığıma şükrettim. Derya TARMAN
|