| |
|
|
İşe karışmayan MİT'le JİTEM kaldı!
ANNEM canlı yayına bağlanıp Arzu'nun annesiyle konuştu ve raconu kesti: "Benim gönlüm oğlum Savaş'ın aradan çekilmesi, Arzu'nun Emre'yle evlenmesinden yana." Böylelikle de "bu maceranın sonu" geldi dostlarım. Ben yine mutat hünerimi göstereceğim ve "Bu sene de bekâr gezelim" şarkısını okumaya devam edeceğim, heyhaaat!..
Davet davet üzerine Aslında bu süreç ilginç bir deneyim havuzu oldu benim için. Yollarda nazarlık takıp, sırtımı pışpışlayıp, hayır duaları okuyan teyzeler. Memleketin çeşitli yörelerinden padişah macunları, kuvvet iksirleri gönderenler. Çeşitli belediye başkanlarından gelmiş ve içinde "Bizim burada evlenin. Nikâhınızı ben kıyayım" yazan davetiyeler falan filan. Üstüne üstlük kıymetli kalemlerine asla konu olmayacağım elitist yazar hanımların. Görükmek aklımın ucundan bile geçmeyecek TV programlarına duhul edilmek de canımı comcomladı.
Bayhan mıyım ben neyim? Bu işe karışmayan sadece devletin istihbarat örgütleri kaldı diyeceğim ama, o konuda da bazı kuşkularım var valla. Şaka bir yana, keyiften dört köşe olmadım desem yalan olur. Düşünsenize; millet işi gücü bırakıp, benim "dest-i izdivaç" ıma kilitlenmiş. Bir nevi Bayhan kategorisine sıçramışım yani.
Patron katında sorgu sual Haa, bi de laf aramızda; patron katına bile çağrılıp, ceridemizin ileri gelenleri tarafından ince bir sorgudan da geçirilmedim değil. Allah'tan krizden avantaj çıkartıp, büyük abinin gözlerine melul mahzun bakarak: "Bu pahallılık ve bu geçim sıkıntısı varken nasıl evlenelim efeem?" şeklinde hicran yaptım. 5-6 sene içinde bunun bazı yararlarını kesin görürüm. Neticede maceranın sonuna geldik yani. Bu işi daha fazla uzatmadan, kabak tadı vermeden çekilmek de iyi oldu tabii. Allah anamdan razı olsun. Hem beni, hem Arzu kızı hem de Emre kardeşi kurtardı çiklet olmaktan. Eee ne demişler? Ana gibi yar olmaz... Ellerinden öperim canım annem...
|