| |
|
|
Bir ölünün günlüğü
Dizi yazımdan artan bazı anılarını bu köşede devam ettiriyorum Burçin'in. Bakın başka neler diyor...
* Ama yine de alıştım ona. Seviyorum onu. Kendimde, beynimde, kalbimde dolaşan tek şey, tek bağım o... Kendime destek olamayan, kendimi bile kandıran biriyim. Her geçen gün daha çok alışıyor, daha çok seviyorum onu. Bilemiyorum... Kafamın karışıklığını alıyor, sinirlerimi hafifletiyor. Unutturuyor pis yaşamı, insanları...
Mutsuz ve yalnızım * Mutsuzum açıkçası. Hiç mutlu ya da normal değilim. Ama çok zeki ve akıllıyım. Ne kadar bundan bahsetmesemde bunu sadece tüm yaşananları bildiğim gibi bir tek ben biliyorum.
* Doğum günüme dört gün kaldı. 4 gün sonra 20 yaşıma giriyorum. 4 senedir ailemden ayrı, macera dolu bir hayat yaşıyorum. Geçekten çok zor dönemler geçirdim. Herşeyi buraya yazmak imkânsız. Buraya sadece yüzeysel yazarak geçiştiriyorum. Zaten bu kadar yaşanan şeyin aasına bu günlüğü sıkıştırmam bile büyük durum yani.
* Aylar oluyor yazmıyorum. Elimdeki kalem kurşun ve eridiği için birazdan alakasız bir kalemle devam edeceğim. Fulya'daki evde kalırken yıldır görmedğim Filiz çıktı karşıma. Evet belki eroin kullanıyordum ama; gerçi kendime ait şirin, ufak, kokarca gibi kokan bir çatı katı evim vardı. İyi-kötü dört ay gibi bir süre hiç kimseye muhtaç kalmadan kilidimi istediğim türden bir evim vardı. Filiz'le ortak tanıdığımız bir kız sayesinde yeniden gördüm. Sokakta kalmıştım. Geçmişte ise tam tersiydi. Ona yapabileceğim en iyi şeyi yapmaya, ona evimi açmaya karar verdim. O geçmişte ne kadar beni evinden kovsa da ...
Bitik bir durumdayım * Bugün ayın kaçı olduğundan bile haberim yok. Öğrenince yazarım sanırım. Ailemden beş yıldır ayrıyım. Kasım ayında 2003'te olduğumdan ve saatin 22:55 olduğundan başka hiçbir şey bilmiyorum. Öylesine bitik bir durumdayım ki...
* Gerçek ailemi hiçbir zaman tanıyamamış olmama rağmen; üvey annem ve babama sevgim sadece uzaktan, herhengi bir dağın tepesinde oturmuş, soğuk taşlara serinmiş ısınmaya çalışan küçük bir çocuk gibi. Etrafımdaki Etrafımdaki kişiler ve karşıma çıkan her kişiye sanki sütten çıkmış ak kaşık gibi görmem hep benim hayatımın iğrenç olduğunun göstergesi. Özelliklede eroine başlayalı 4 yıl oldu. Sanki hayatımın ayakta kalabilmesi için diklmiş çiviyle kırılmaması için tutturulmuş çıta gibi eroin benim için, belki de çıtadan daha sağlam. Ve güveni olduğu için çivi ya da odun diyebiliriz tüm bunlara. Küğüklüğümden beridir yazdığım bu günlüklerin sebebni ya da niçin yazdığımı anlamıyorum. Belkki rahatlamak ya da uyuyabilmek içindir! Kimbilir belki de rahatlamak, sahte mutluluklarla avutmaktır kendimi... Çolk kritik, her zaman olduğundan çok daha fazla içmeye başladım eroini. 2 gün hastalığa yatmayı denedim, ancak çok acıdır ki ancak 4 yıl sanra bir eroinmana dönüştüğümü anlayabildim. İşte o an tüm ışıklarım söndü penceremde. "Kurtulmak" kelimesi çok uzak gibi durmuyor aslında. Ancak i... arkadaşımın telefonuma el koyması bir anda beni 500 dolar ve bir telefonumdan mahrum etti. Utanıyorum artık şuralara kurşun kalemle hayatımı yazmaktan. Ancak belkide bu kurşun kalem gibi silinip gidebilecek gibi gözükmeye başladı.
Pislik olan bendim * Dün bir ara İzmir'deki evi aradım. Telefonu tuhaf sesli bir herif açtı, garip geldi. Kapatıp bir kez daha aradım. Telefona yine aynı kişi çıkınca annemin telefon numarasını unuttuğumu düşündüm. Ancak telefonu açanın 15 yıldır hiç görmedğim Ümit dayım olduğu hiç aklıma gelmezdi....
* Kısa bir şok devresinden sonra meğersem hakikaten pislik olanın kendim olduğunu öğrenince salıverdim boşluğa bedenimi. Düşmeye başladım. Kimliğimi salak Can'a, telefonumu da i... Arda'ya kaptırdım. Ne olacak bu durum bilmiyorum. Melike diye 55 yaşında kadını döküntü evinde en köşe odasına yerleştim. Bu buz gibi kocaman evde ne kadar daha dayanabilirim hiç bilmiyorum. İnsan mecbur kalınca herşeyi yapar...
|