| |
|
|
Aksa yukarı AK-SA!..
Dün İkiz Kule'ye gittik arkadaşlarla. "Yenisi geldi şapşal. Kralın Dönüşü girdi vizyona" diyenlere gülerim. Bizim gittiğimiz Yüzüklerin Efendisi'nin İki Kule'si değil, Sakıp Ağanınkiler. Gerçi o uzun boylu binaların ancak tekini gördük ama, bilenler "diğeri de aşağı yukarı aynı" malumatını verdi. Sebeb-i ziyaretimiz Ak Bank üst düzey yöneticilerine şöyle bir "ce-e" demekti. Bu arada ekonomi politika üzerine de belini kıracaktık iki lafın. İncecikten bir yağmur Hayatımın son 18 yılı itibariyle ilk kez saat 07.30'da kalktım. Sabah alışverişinden dönen kapıcı genellikle o saatte eve gelişlerime alışkın olduğundan hiç yadsımadı durumu. Ancak arabamı park ederken değil, parktan çıkarırken görünce acuk şaşırdı tabii. İnce bir yağmur vardı. Sonra arttı, sağnak oldu. Sabancı Center'a girip, bu kez orada bir yere park edip, kuleye koşana kadar sağa sola savurduğum merhabalar bile ıslandı.
Marangozun ettiği Giriş katında bir büyük toplantı salonuna götürdüler beni. Baktım bizim cemaat benden önce gelmiş, sabah kahvelerine başlamış bile. Sonra açık büfeden şunu bunu alıp, U biçiminde bir masaya geçtik, oturduk. Anlatılanlar ağdalandıkça azıcık darlandım. Bankacılık bilgim fakülte yıllarımla kaldığı, ilgim ise kredi kartımın ödenememiş borçlarıyla sınırlandığı için, mevcudiyetim bir marangoz hatasının ürünü gibiydi orada. İyi giyimli, saçları biçimli, hoş adamlar, asla anlayamadığım tabirler kullanarak; rakamlar-grafiklerden oluşan şeyler anlattılar.
Yegâne temelim ne ki? Ben ilgileniyormuş taklidi yaparak dinledim uzun uzun. Mehmet Barlas ve İlker Sarıer toplantı başladıktan sonra geldikleri halde konuya çok çabuk adapte oldular. Bunu mütemadi ve manalı sorularından çıkardım. Merkez'den foto muhabiri göndermeselerdi keşki. O vakit kendime kılıf bir iş bulmuş olacak, varlığımın yegâne temeli budur diyebilecektim. O iş de yatınca pıstım kaldım tabii ki. Ta toplantı sonunda bir iki kültür sanat sorusu sorup işin o tarafıyla alakadarım sansınlar istedim. Kim bilir belki de baş müdürümün gözüne girmişimdir o birkaç soruyla bile.
'Koltuk'larım kabardı Sonra toplantı bitti ve bizi önemli bir seksiyona götürüp olup biteni görmemizi sağladılar. İçeri girince orayı dev bir internet cafe sandım. Meğer başka bir yermiş. Yani orada neresi olduğunu söylediler de ben unuttum. Ama gördüğüm; ikişer ekranlı bilgisayar başlarında genç kızlar, genç adamlar. Renkli rakamlı satırlı ekranlar ve ille de koltuklardı. Çok güzel şeylerdi o koltuklar inanın. Tanesi 1200 USA Dolar mı neymiş. Kullanma talimatı bile var (bakınız fotoğraflar yukarıda). Sonra yine ıslanaraktan çıkıp uzaklaştık oradan. Gazeteye gelince düşündüm de; Ordu'nun Dereleri türküsü Akbank- Sabancı grubuna marş bilem olur. İçinde AK-SA geçecek başka saz söz nereden bulacaksın di mi?. Hazırı var, hazıra kon yani. Eveeet!.. Bu kadar zorlama ve düğün salonu esprilerimle kafa bulandırmayı kesiyor, iyi hafta sonları diliyorum efendim.
|