İSO Başkanı Küçük, sanayicinin asgari ücretteki artışa karşı olmadığını savunuyor ve ekliyor: Ancak sendikalar bu artışı bahane edip işverenin kapısına yüksek zam talebiyle dayanmamalı.
GÜNLERDİR Türkiye'nin gündeminde asgari ücret vardı. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, "Asgari ücret 350 milyon olmalı" sözüyle başlayan tartışma, Asgari Ücret Komisyonu'nun 2004'ün ilk altı ay için net rakamı 303 milyon lira belirlemesiyle son buldu. Sanayici de 275 milyon önerisine karşılık 303 milyonu da kabullenmiş görünüyor. Ancak, asgari ücretteki artışın toplu iş sözleşmesi görüşmelerine yansıması sanayiciyi korkutmuyor da değil. Türkiye'nin en büyük sanayi odası İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Tanıl Küçük, bunu şu sözlerle dile getiriyor: "Kimsenin asgari ücretin yükselmesine itirazı yok. Ama arkadaşlardan duyuyoruz. Sendikalar yüzde 40 zam önerileriyle işverenin kapısını çalıyormuş. İşler buralara varırsa ipin ucu kaçırılmış olur. Ve herkesin emeğine de yazık olur." Küçük'le asgari ücreten, sanayicinin 2004 takvimine, hükümetin umut veren uygulamalarından hayal kırıklığı yaratan özelleştirme uygulamalarına kadar geniş bir yelpazede konuştuk.
PAZARDAKİ ETİKET DEĞİŞİR * Sanayici asgari ücretin artmasına karşı mı? Böyle bir isteğe, en azından saygı duymak gerekir ki, biz asgari ücretin artması taraftarıyız. Çok samimi bir görüşümüz var. Keşke sanayi sektörü karlılığını artırabilse de bunu ücretlere yansıtabilse. Çünkü iç piyasada alım gücü hala canlanmadı. Artık sanayici de tasarrufu ücretlerden yapma mantığının uzun vadede hiçbir şey getirmediğini görüyor. Ama sanayinin içinde bulunduğu ağır şartları da gözardı etmemek lazım. Enflasyonla mücadele birinci önceliğimiz olduğuna göre bu artışın diğer ücretlere yansıması kötü olacak. Bu da pazardaki etiketlerin değişmesine kadar giden bir süreci başlatır. İSO olarak beş aydır sanayiciye çağrıda bulunuyoruz. Diyoruz ki, "Karlılığı en son düşünün." Ama sendikalar toplu iş sözleşmesi görüşmeleri için işverene yüzde 40 zam istekleriyle gelmeye başladı bile. Bu psikolojik bir olaydır. O yüzden tek taraflı bakmamak lazım. Emek yoğun hazırgiyim sektörü ihracatta büyük mücadele veriyor. Bu gibi sektörlerde kayıtdışılığı artıracak unsurlara dikkat edilmeli. Bir de yüzde 12 enflasyonun hedeflendiği bir ortamda düzenlemenin neden bir yıl değil de 6 aylık yapıldığını anlayamadım. Oysa geçen yıl bir yıllık belirlenmişti. Bir beklenti yaratıldı.
* Peki bu bir seçim yatırımı olarak mı değerlendirdiniz? Bu aşamadan sonra hükümetlerin siyasi popülizm yapacağını düşünmek dahi istemiyorum. Siyasi partiler, popülizmin kendilerine hiçbir faydası olmadığını geçtiğimiz seçimlerde gördü. İstikrara yönelik bir sapma ekonomik problemleri çözülemez hale getiriyor, bedelini de sandıkta ödüyorsunuz. DSP'nin yüzde 17'lik oyu yüzde 1'e, ANAP'ın yüzde 12 oyu yüzde 4'e düştü.
* Asgari ücret dışında en önemli gündeminiz nedir? Tek gündemimiz var, yatırım. Sanayici, üç yıldır fabrikasına tek bir çivi çakamadı. 2004'ün yatırımların canlandığı, yapısal reformların hızla başladığı ve tamamlandığı bir yıl olmasını istiyoruz. Bugün bazı sektörlerde kapasite kullanım oranları yüzde 80'leri buldu. Hepimiz biliyoruz ki, kalkınma sanayi eliyle, ihracatla gerçekleşti. Demek ki, bu kapasite kullanımının yüksek olduğu sektörlerde ciddi yatırımlara ihtiyaç var.
HÜKÜMETİN MAZERETİ YOK * Yatırım için uygun ortam oluştu mu? Enerji ücretlerinde sembolik de olsa yüzde 5'lik bir indirim sağlandı. Bu yıl devletin ürettiği mal ve hizmetlerde rekabet ettiğimiz bazı ülkelerle eşit duruma gelebileceğimizi düşünüyorum. Doğalgaz ve elektrik enerjisi bunların başında geliyor. Ama SSK priminin yüksekliğinde hala OECD birincisiyiz. 2003 yılı, programdan sapmama, büyüme, enflasyonla mücadele, faizlerin düşmesi açılarından olumlu geçti. 2004'te, devletin düzenleyen ve denetleyen rolüne kavuşması, SSK'nın ıslahı, vergi reformunun gerçekleşmesi ile siyasi istikrarın oturması, bizim ileriyi görme imkanımızı daha da artıracak, uygun yatırım ortamını geliştirecek. Bu hükümetin mazereti yok. Bunları yapacak.
* Faizler yatırımı kamçılayacak seviyeye indi mi? Seyir olarak olumlu. Tabii ki, yatırımı canlandırıcı, heveslendirici bir seviyede değil. 2004 bu oranlara da inmesi, yatırım ortamını canlandırır.