SPK Başkanı Cansızlar'a göre İmar Bankası olayında "Ahmet, Mehmet sorumlu" demek yerine sistemi sorgulamak gerekiyor
Cansızlar, mevzuata göre SPK’nın banka denetleyemediğini belirterek, “İsterdik ki BDDK birlikte çalışmayı talep etsin” diyor.
Enflasyondaki tarihi düşüş yeni yılın ilk günlerinde herkesi mutlu etti. Aylık avantajlar sayesinde bu düşüş trendi yerel seçimlere kadar devam edecek. Ancak reel faizler hâlâ yüksek. Yüzde 20'li enflasyona göre hesap yapanlar, enflasyonun beklenenden düşük çıkması sayesinde umduklarından fazlasını buldular. Yine de ekonomide öylesine ağır faturalar oluşuyor ki bir yılın çabasını alıp götürebiliyor. Özellikle mali sektördeki tedavi süresinin uzaması ödenen bedeli giderek artırıyor.
ÇEAŞ VE KEPEZ Enerji Bakanı Hilmi Güler, bir sohbetimizde, "ÇEAŞ ve Kepez Elektrik ile ilgili kararlar çok hayırlı oldu. Bir yıl sonra belki de İmar Bankası faturası katlanarak karşımıza çıkacaktı!" dedi. Devlet Bakanı Ali Babacan ise İmar Bankası'ndaki usulsüz bono satışlarının incelenmesi için özel ekip kurmayı IMF'ye taahhüt eden siyasi konumunda. Bakış açısı şöyle: "Bir banka bilançosunda ne kadar tahvil veya bono varsa görülmesi, denetimlerde çıkması lazım. 'Denetime rağmen çıkmıyor' deniliyor. O zaman kimlere neler bildirilmiş, bunlar incelenecek. Sorun ve sorumlular ortaya çıkarılacak. Çözüm önerileri sunulacak." Gerisinde binlerce mağdur bırakan İmar Bankası olayını SPK Başkanı Doğan Cansızlar'la da konuştuk. Cansızlar'ın ilk sözü, "Ahmet, Mehmet sorumlu" demek yerine sistemi sorgulamak lazım" oldu. Aslında İmar Bankası Dosyası'na, "Bir müsibet, bin nasihatten iyidir" atasözü penceresinden bakmak gerek. Süreç ilginç. Sistemdeki boşluk da şaşkınlık da had safhada. Koskoca devlet, zincirleme eksikliklere teslim olmuş durumda. Nitekim Devlet Bakanı Babacan, daha bugünden önemli bir adımın mesajını veriyor: "Hisse senetleri gibi Devlet İç Borçlanma Senetleri DİBS) de bir merkezde saklanacak ve müşteri adına takip edilecek. Bu çalışma başlatıldı." Esasen bu konu Mayıs 2002'de SPK, Hazine, Merkez Bankası, Takasbank ortak toplantısında masaya yatırıldı. O toplantıda, Hazine kağıtlarının müşteri adına izlenmesi ve saklanması gündeme geldi. Haklı olarak, müşterilerin isimlerinin açıklanmasını istemediği söylendi. SPK Başkanı, "Amacımız ifşa değil, izleme idi ama kabul görmedi" dedi. Hisse senetlerinde 36.6 milyar liraya kadar güvence var, müşteri bazında izlenip saklanıyor. DİBS'lerde ne izleme ne de güvence var. Peki, SPK neden harekete geçmiyor? Cansızlar, bu durumu, "Hazinenin borçlanma maliyetini etkileyeceği söylenen bir kararı re'sen alamazsınız. Bu sistem mutlaka kurulmalı, kurulacak" sözleriyle açıklıyor.
KAMU SİNDİRİLDİ Mİ? İmar Bankası'nın müşterileri adına DİBS alım satım yetkisi 1990 yılında SPK tarafından iptal ediliyor. Cansızlar, "Yüzlerce trilyonluk bono satışı nasıl yapılabiliyor?" sorumuza şu yanıtı veriyor: "Bu banka, 1990'dan sonra sürekli denetlediğimiz sermaye piyasası kurumu olmaktan çıktı. Uzan Grubu ile ilgili olarak ÇEAŞ ve Kepez Elektrik'te, yani halka açık şirketlerde yoğunlaştık. Bu grupla hukuki zeminde mücadele eden neredeyse tek kurum olarak SPK kalmış. 70'e yakın dava açılmış!" Cansızlar, BDDK ve SPK'nın rol dağılımındaki aksaklığı da şu şekilde yansıtıyor: "Bankaların yeniden sermayelendirilmesi operasyonu sırasında üçlü denetim yapıldı. SPK olarak, Bankalar Kanunu çerçevesinde yapılan denetimlere güvenmek zorundayız. Mevcut mevzuata göre SPK, bankaları denetleyemiyor. Biz isterdik ki BDDK, 'Birlikte çalışalım. Siz de bakın' diyebilsin, bizden destek istesin!" Şimdi çıkıp, "İmar Bankası'na, BDDK tarafından veto yetkisi olan iki üye atandı. Yönetim kurulu üyesi Ocak 2003'te BDDK'ya yazı yazmış. 'Banka atılım yapıyor. DİBS satışına başlıyor' bilgisi vermiş" demek kolay. "Mart 2003'te Maliye Müfettişleri, bankaların DİBS alım satımlarını vergi yönüyle incelerken İmar Bankası'ndaki durumdan kuşkulanmış. BDDK'yı uyarmış. 14 Mart'tan, bankanın faaliyetinin durdurulduğu 3 Temmuz'a kadar 540 trilyon liralık Hazine kağıdı satılmış" demek de kolay. Bunlar doğru ama... BDDK sorduğunda, kağıt üstünde hesabın değiştirilip, bir sorun olmadığı izlenimi verildiği de bir o kadar doğru...
ASIL SORUMLULAR Bono tahvil işlemlerinde, Merkez Bankası nezdindeki depo hesaplarındaki hareketler de gösterge olarak önemli. SPK Başkanı, "İmar Bankası'nın bono ve tahvil satışına aracılık yetkisi olsaydı bile tıpkı mevduatta olduğu gibi kayıtdışılık varsa, bulunması mümkün olmazdı" diyor ve şöyle devam ediyor: "Asıl sorumlular dururken, acaba gündem mi değiştirilmek isteniyor?" Sözün özü... Bize göre, İmar Bankası'ndan bono ve tahvil alan ancak ödeme kapsamı dışında tutulan tasarruf sahipleri asli kusurlu değil. "Bilmemek mazeret değil" demek de mazeret değil. Güvencede olmayan ticari mevduatları bile kime ait olduğunu açıklamadan ödemeyi kararlaştıran irade, bono mağdurlarını er ya da geç görmek zorunda kalacak.