| |
|
|
Yenisi kurulmadan, "Ara Statüko" da rafa kaldırıldı!.
Uluslararası düzenin kırılıp, yeniden yapılandırılması noktalarında, devletler de, toplumlar da zor dönemler geçirir. Değişimin farkına varıp, kendilerini yeni oluşumlara göre uyarlayan devletlerin vatandaşları, bu zor dönemleri daha hafif problemlerle yaşar. Ama katı, otokratik, içe dönük devletler, değişimin ya farkına varmaz ya da geç anlarlar bunu. O tür katı devletlerin vatandaşları da, iç savaşa, bölünmelere kadar dayanan krizlerle, yeni düzeni karşılar. Sovyetler Birliği'nin parçalanıp çökmesi ile noktalanan 20'nci yüzyılın son çeyreği, uluslararası konjonktür için böyle bir "Geçiş Dönemi" ya da "Ara Rejim"di dünya için. Bu olguyu anlayamayan Yugoslavya, Irak, Afganistan gibi ülkeler, 21'inci yüzyılı, felaketler yaşayarak karşıladılar. Ne yazık ki "Zaman" hızlandı. Dünya yeni bir düzene kavuşamadan, bu geçiş döneminin veya "Ara Statüko"nun dengeleri de çatırdamaya başladı. Şu anda, yeni bir geçiş dönemi içine girmiş bulunuyoruz. Dünya devletleri için de, tek süper güç Amerika için de, öncelikler "Demokrasi", "Serbest Pazar Ekonomisi"; "Globalleşme" falan değil. "Güvenlik" en öncelikli konu. 11 Eylül 2001'deki Amerikan kentlerini hedef alan terörist saldırının yansımaları, halka halka, tüm dünyayı etkiliyor. Değişime yatkın ülkeler, güvenlik konseptlerini bu yeni gelişmeye karşı uyarlamaktalar. Aklı başında devletler, Doğu- Batı dengesini, tarihe bıraktı. Endonezya'dan başlayıp, Amerika'ya kadar ulaşan bir yatay eksende ve Moskova'dan başlayıp, Çeçenistan'dan geçerek, Afrika'nın güneyine inen dikey eksende, "Uluslararası Terörizm"in kaynakları araştırılıyor. "Globalleşme"nin, sade sermayeyi ve düşünceleri değil, terörizmi ve kara parayı da evrenselleştirdiği anlaşıldı. Ve Türkiye, yeni kriz eksenlerinin yine orta yerinde. Coğrafyamız, yine jeo-stratejik bir önem yüklemekte bize. Bilemiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti devleti, bu yeniden-yapılanma sürecine kendini hazırladı mı? Bir uzun dönem, Sovyetler'den, Kızıl Ordu'dan ve komünist ideolojiden gelecek tehditlere karşı tehdit ve savunma algılanmaları yapılırdı. Bu yeni dönemin tehdit kavramı ise, elle tutulamayan, gözle görülemeyen ve ancak vurduğu zaman varlığı anlaşılan bir düşman olgusu üzerinde oluşturulmak durumunda. Eski dönemde devlet, kendi vatandaşlarını, ideolojilerine, siyasal eğilimlerine, etnik kökenlerine ve inançlarına göre tasnif edip, gözlerdi. Oysa uluslararası terörizme karşı devletlerin en büyük dayanakları, istikrar ve güvenden yana olan kendi vatandaşları. Eski dönemde ittifaklar, Doğulu ya da Batılı olmak üzerinde oluşurdu. Şimdi tüm dünya devletleri, terörizme karşı global ittifak içinde. Uluslararası camia, din ya da milliyetçilik gibi değerleri bile, terörizme yaklaşımları açısından değerlendiriyor. Bu açıdan Türkiye'nin Avrupa Birliği ile her alanda kaynaşma çalışmaları da, Amerika ile ittifakı da, eskisinden farklı ama daha ağırlıklı önem taşımakta. Bu dönemde, eski anlayışları uluslararası pazara sürmeye çalışmak, tehlikeli olabilir.
|