Hayvanlık bunun neresinde!
Yazar Simeon Strunsky, demokrasiye atıf yaparken şöyle demişti: "Demokrasinin ne demek olduğunu anlamak isteyenler, kütüphanede Aristo ile daha az zaman harcayıp otobüslerde ve metroda daha çok vakit geçirmeli." İnsanın "politik hayvan" olduğunu söyleyen Aristo ise daha o günlerden bugünleri de görerek durumu fazla abartmamak gerektiğini düşünmüş... "Politik hayvan"ı belli imtiyazlara sahip "bazı insanlar"ile sınırlayıp kalanları "hayvan" olarak bırakmıştı. Kaba-nazik, sert-yumuşak, otoriter ve totaliter ya da demokrat... ne olurlarsa olsunlar, dövünce de sevince de, "politik hayvanlar"ın diğer "hayvanlar"ı güdebilmesine yüzlerce yıllık bir kapı açmıştı. Akıllı adamdı! Sadece ne olması gerektiğini vazetmemiş, milattan öncesinden milattan çok çok sonrasına kadar, "bu dünyada" fiilen ne olacağını da tahmin etmişti. En eski demokraside en doğrudan biçimi bile "Aristo mantığı" ile tohumlanan demokrasiyi tabii ki biz çok seviyoruz!
***
Onca yıl sonra, Strunsky de herhalde demek istiyordu ki, hikayeyi bırakın, masal anlatmayı da... Otobüse, sokağa, sokak aralarına girdiğinizde, dere tepe kırın köylerine, kentin varoşlarına değdiğinizde, kendi halinde hanelerin gündelik hayatın içinde debelenen mutlu yuvalarına sızdığınızda, Aristo'yu da görürsünüz, Mefisto'yu da! Demokrasi, "halkın halk tarafından..." şeyi ise... Demokrasi nerededir, halk nerede! Bir takım seçilmişin "siyaset sınıfı" ve bir dolu tayin edilmişin "bürokrasi kastı" ile... Sözde "siyasete girmemiş" para ya da medya elitleri, sırf bu konumlarından ötürü, pekala "politik hayvan", yani "insan" olarak her bi şeyin etkileyicisi, kararlaştırıcısı, müdahalecisi olurken... Arada bir oy verip sonra genellikle ne istediğine, umutlarına, hayallerine, sıkıntısına, üzüntüsüne, çaresizliğine, itilmişliğine, tercihlerine boş selamlar gönderilen "ötekiler" nedir? Ne yerine konur? Onca demokrasiye rağmen, ABD'de nedir, burada nedir, Kıbrıs'ta nedir mesela? "Halk-millet iradesi" denilenin dahi, sivil ya da asker, her şeyi bilenlerin iradeleri karşısında sadece bir atımlık barut sayılması, bazen tek atım bile fırlatılması tehlikeli bir bomba gibi görülmesi karşısında... Sürekli tedirginlik ve korku ile kuşatılarak sürüklenen, her daim terbiye edilmek, yularlanmak, zincirlenmek istenen halk, bir türlü sahici "politik hayvan" yerine konmuyorsa, ona baki kalan nedir? Demokrasi; insan hayatına, sıradan taleplere, sokağın sesine, hanedeki uğultuya ille de mesafeli, ille de soğuk tutulacaksa... Hayatı, dibine kadar, hep siyaset sınıfının hesapları, silahların gölgesi, paranın gücü belirleyecekse... Asıl hayvanlık nedir?
***
Eğer, iradenizin ha babam fiili gaspına rağmen insanlığınızın soruları, kuşkuları, öfkeleri ile doluysanız... Şunu mutlaka sorarsınız: Hep bir takım "politik hayvanlar"ın hakkımızda hayırlı, doğru, zorunlu gördüklerinin esiri olarak, onların çektiği çitler arasında yaşayıp durmak bir yana, tüm meselelerin de sadece o çitlerin izin verdiği kadar tartışılabilmesiyle yetinmek, dönüp dolaşıp aynı kazıklara bağlanmak mıdır demokrasi! Bir hayvanlık varsa bu işte, nerededir, neresindedir?
|