|
|
Kim demiş soru soramayız diye?
Halkımız asla “soru sorma özürlü” değildir. TÜBİTAK’ın internet sitesi bunu belgeliyor!
HANİ hep şikayet ederiz ya, "Bizim insanlarımız soru sormuyor, merak etmiyor" diye... Örneğin, televizyon programına telefonla bağlanan izleyiciler, sunucunun "Konuğumuza bir sorunuz var mı?" sorusu karşısında ya kilitlenip kalırlar ya da "Yeni albüm çıkartmayı düşünüyor mu?" gibisinden "beylik" sorularla olayı geçiştirirler. Bize göre soru sormak ya öğretmenin ya gazetecinin ya da polis veya hakimin işidir. Eğer sözlüde ya da sorguda değilseniz, yanıt vermeniz de gerekmez! Ama Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırmalar Kurumu TÜBİTAK'ın internet sitesinde vatandaşların sorduğu soruları görünce bütün düşüncelerim değişti. Meğer ne meraklı milletmişiz? İşte TÜBİTAK yetkililerinin, ruh sağlıklarını riske etmek pahasına ciddiyetle yanıtladıkları sorular: *Oy pusulasının rengi, seçimlerde oy kullanımında etkili olabilir mi? *Muzun neden çekirdeği yok? *Arabaya gece mi gündüz mü benzin almak yararlıdır? *Yılda kaç kez kirpik dökülür? *Kaplumbağam çok durgunlaştı ve garip sesler çıkarıyor. Bunun nedeni ne olabilir? *Saç kesimi boyu uzatır mı? *Mars'ta yaşam var mı? *Tanrı uzaylı mı? *Fasulyeler, kazığa neden hep sağdan sola doğru sarılırlar? *Evde teleskop yapabilir miyim? *Sivrisineklerde insanlardaki gibi demir birikmesi oluyor mu? *Leyleklerin hamileliği ne kadardır? *Ayılar neden kış uykusuna yatar? Sitede yer alan en ilginç sorulardan biri de "Ay, dünyaya değerse ne olur?" şeklindeydi. TÜBİTAK'ın yanıtı ise en az soru kadar ilginçti: "Kısa süre olağanüstü güzel mehtaplar seyrederiz. Sonrasında ise ortada yaşam diye bir şey kalmaz."
|