|
|
Şöhret olmak ne kadar da kolaylaştı!
Kendini iki ay boyunca bir evin içine hapset... Bol bol dedikodu üret... Sonra da gelsin şöhret...
GÖRDÜKLERİME inanmakta güçlük çekiyorum... "Ben Evleniyorum" yarışmasına katılanlar her gün en az iki-üç ayrı kanalda programa çıkıyor. Dışişleri Bakanı'nın ismini bilmeyen milletimiz, Atilla ile Şebnem' in yedi göbek sülalesini tanıyor. Ülkemiz, "üretmeden" şöhret ve para sahibi olan insanların cenneti haline geldi. Daha önce "Biri Bizi Gözetliyor" programında olduğu gibi tek yaptıkları günlerce bir odaya tıkılıp, dedikodu üretmek, komplo teorileri kurmak, kendilerini bir başkası gibi göstermek, "ayran gönülleriyle" her hafta başka birine aşık oluyormuş gibi yapmak olan genç insanlar, bir anda "Türkiye'nin en tanınmış kişileri" oldular. Yıllarca kitap yazan, bilimsel çalışmalar için dirsek çürüten, sivil toplum örgütlerinde hiçbir karşılık beklemeden toplumun refahı ve bilinçlenmesi için ter akıtan ve bu yönleriyle "şöhret olmayı, takdir edilmeyi, sevilmeyi" sonuna kadar hak ettikleri halde bir köşede sessiz sedasız oturmak zorunda kalanları düşündükçe kahroluyorum. Şöhret bir "fırsat" değil, "hak"tır. Şöhret madalyasını "balon" yarışmaların "sabun köpüğü" yarışmacılarına layık gören toplumlara ise her şey müstehaktır!
|