Tiyatro mankenleri pek sevdi
Mankenler sahip olmadıkları konservatuar diplomasının yerini tutacak bir "yeterlilik sertifikası" almak için büyük küçük rol ayırt etmeden tiyatroya akın ediyor... Ne şöhretlerine şöhret katılması söz konusu ne de ceplerinin para dolması...
Yine de ünlü mankenler, yeni kurulmuş, küçük tiyatro gruplarının rol tekliflerini seve seve kabul ediyor, oyunlarda küçük bir rol için türlü fedakarlığa katlanmayı göze alıyor... Örneğin Emine Ün. Onu tanıyanlar, bu güzel kızı ilk olarak, 90'ların ortası, Mahsun Kırmızıgül'ün yeni patladığı günlerde çektiği o cakalı klipten, "Sevdalıyım"dan hatırlarlar. Klipte, son moda giyinmiş koyu esmer bir Doğu Anadolu delikanlısı görünümündeki Mahsun, hayalleri süsleyecek sarışınlıkta, hafif vamp bir güzeli manalı dans figürleriyle inceden taciz ediyordu.
Emine Ün'ün kaderi o klipten sonra da arabesk-fantezi müzik starları tarafından mağdur edilerek gelişti... İlk televizyon dizisi "Canısı"da İbrahim Erkal ile birlikte rol alıyordu. Çekimler sırasında, bir sahnede Emine'yi rol gereği tokatlaması gereken ancak kendisi de henüz "acemi" bir star konumunda olan Erkal elinin ölçüsünü tutturamayacak, Ün'ün yüzüne budur diye olanca gücüyle tokadı indirince, zavallı Emine'yi katır tepmişe döndürüp, böylece magazin basınında da bol bol yer almasını sağlayacaktı.
KÜÇÜK ROLLERE DE RAZI
Köprülerin altından çok sular aktı, Emine Ün o kazadan sonra, son 5-6 senedir hemen hiç kesintisiz bir takım dizilerde rol aldı, hep oyunculuk yaptı. Hatta şimdiden "bir dönemin televizyon dizisi güzeli-sarışını" olarak yıllıklarda yerini almaya hak kazandı. Ama bugünlerde Emine, yeni bir kimlikle çıkıyor kamuoyunun karşısına. Beyoğlu'nda yeni kurulan HİT Kültür Merkezi bünyesinde oyunlarını sergileyen "Tiyatrol Oyuncuları"ndan biri olarak. Üstelik grubun ilk oyunu "Neden Güldün"de önemli, ağırlığı olan bir rolü bulunuyor. Genç, hoş, masum ve okumak, ilim irfan sahibi olmak, geleceğini kurtarmaktan başka düşüncesi olmayan öğrenci Selda rolünde Emine. Oyun, Selda'nın temsil ettiği gençliğin gelecek umutları ile Türkiye'nin kara-karanlık gerçeği arasındaki çelişkiler üzerine kurulu bir trajikomik komedi.
Emine, podyumdan tiyatro sahnesine transfer olan isimlerin sonuncusu. Meslektaşı Deniz Pulaş ise, bir yılı aşkın süredir, "e.s.e.k-espri standartları enstitüsü kurumu" tiyatro grubunun sergilediği "Üçüncü Türden Yakın İlişkiler" adlı "bilim-kurgu komedi"de rol alıyor. Pulaş'ın da Türkiye'ye düşen ve giderek "alaturkalaşan" bir uzaylıyı canlandırdığı oyun şimdiden 80'i aşkın kez sahnelenmiş durumda. Geçen ay başında yeni sezonun ilk oyununu izleyen Hıncal Uluç, köşesinde oyundan büyük övgüyle söz ettiğinden beri de hep "full" oynamaya başlamışlar.
Kendisine teklif geldiğinde "Ben Pulaş Deniz, siz Akkaya'yı aramadığınızdan emin misiniz" diye tepki gösterdiğini anlatan Deniz Pulaş, teklif karşısında "vay be beni de sonunda keşfettiler işte" zevkini tattığını söylüyor ve öncelikle tiyatronun kendisine öğrettikleri, kazandırdıkları üzerine vurgu yapıyor.
Anlaşılan o ki, tiyatro sahnelerine bu yönelişin kökeninde, biraz da geçmiş yıllarda yaşanan ve her an yine harlaması muhtemel bir "popüler polemik" nam-ı diğer, "geyiğin" büyük payı var: "Mankenden oyuncu olur mu, olmaz mı?" O zamandan beri, mankenler arasında, bir tiyatro oyununda rol almak, olmayan konservatuar diplomasının yerini tutan bir tür yeterlilik sertifikasına hak kazanmak gibi algılanıyor. Her ne kadar "tiyatroyu çok sevdiğini" söylemeyi ihmal etmeyen Emine Ün de, bu deneyime daha çok oyunculuk konusunda bir "atölye çalışması" olarak baktığını saklamıyor.
BÖCEKLİ OTELLE TANIŞTI
Kesin olan, mankenlikte, fotomodellikte hatta televizyon dizilerinde kendini kanıtlamış, ünü almış yürümüş birçok kişi, bir tiyatro oyununda rol almak için kısmen de olsa fedakarlıklara katlanmaya hazır görünüyor. Örneğin Emine de, Deniz de, yeni kurulmuş, genç ve ünsüz tiyatro gruplarında yer alıyorlar.
Yani şöhretlerine şöhret katılması değil söz konusu olan. Hatta daha çok onların şöhretlerinden bu yeni kurulmuş tiyatro grupları yararlanıyor. Normalde medyanın hiç dikkatini çekmeyecek bir oyun, manken oyuncular sayesinde defalarca magazin programlarında yer alıyor. Öte yandan para dışında da maddi mahrumiyetler yaşanması söz konusu. Deniz Pulaş örneğin, çıktıkları Anadolu turnelerinde, "İlk kez iki yıldızlı, böcekli, soğuk ve suları akmayan otellerle tanıştığını" söylüyor ve işte "o zaman mankenliğin 5 yıldızlı konforunu aradığını" saklamıyor.
|