Bu sayfalarda yer almasını istediğiniz web siteleri adreslerini ya da Internet ve mail zincirlerinde hoşunuza giden hikaye, fıkra, yazı ve şiirleri veya yorumlarınızı desentas@sabah.com.tr e-posta adresine gönderebilirsiniz. Net-Gündem'in bu haftaki ağırlıklı konusu 18 Mart Çanakkale Zaferi. Çanakkale Savaşlarını, insanoğlunun, 5600 yıldır yaşadığı 14 bin savaşın en trajik, en "dostane", tüm taraflar için en kahramanca, en onurlu ve kazananı, kaybedeni olmadığı için en anlamlı savaşı olarak nitelendirmek olasıdır. Kazananı ya da kaybedeni olduğunda, dünyanın 20'nci yüzyıldaki tarihinin gidişini benzeri görülmemiş biçimde etkileyecek Çanakkale Savaşları tüm bu özel anlamlarına karşın ardında yüzbinlerce ölü bıraktı. Haftanın hikayesi, İngiltere'deki İmparatorluk Savaş Müzesi'nde (Imperial War Museum) görevli iki İngiliz tarihçinin (Nigel Steel ve Peter Hart), binlerce özgün yazılı ve sesli kayıtlara dayanarak hazırladıkları kitap olan Gelibolu, Yenilginin Destanı'ndan derlenmiştir.
Bu hafta Haftanın Şiiri, Başbakan Bülent Ecevit tarafından yazılmış olan Çanakkale isimli şiir. Haftanın Yazısı'nda, Çanakkale Zaferinin Önemi ve Sonuçları başlıklı yazı bulunuyor. Haftanın Fıkrası bölümünde bir Temel fıkrası var, Buz Tutan Göl ve Haftanın Siteleri bölümünde, yorumbaba.com, genctiyatro.com ve izedebiyat.com sitelerinin de bulunduğu site tanıtımları yer alıyor.
Haftaya görüşmek üzere...
HAFTANIN HİKAYESİ
GELİBOLU, YENİLGİNİN DESTANI
"Türkler'in içinde iriyarı biri vardı, neredeyse iki metrenin üstünde olmalıydı, bizimki de en az onun kadar iriydi. Sanırım prestij için en iri adamlarını seçmişlerdi. İkisinde de beyaz bayraklar vardı ve ortada duruyorlardı. Ben, ölüleri gömenlerden biri değildim ama siperin kenarında oturdum ve bir süre sonra yanlarına gidip Türk'e sığır kavurması ikram ettim. Gülümsedi, çok sevinmiş göründü ve o da bana ipe dizilmiş incir verdi. "Jacko" adını verdiğimiz Türk askerlerinden ben de, bizimkilerin hepsi de pek hoşlanmıştık. Onlar için kötü bir söz söylendiğini duymadım, temiz dövüşürlerdi ve dünyanın en cesur insanlarıydı. En yoğun ateş karşısında bile durmazlardı, adeta fanatik insanlardı. Onlarla ateşkes sıralarında karşılaştığımızda çok esaslı insanlar oldukları sonucuna vardık."
Er Henry Barnes
"Şimdi yıkılmış olan Seddülbahir Kalesi önünden geçerken güneş doğdu ve manzaranın güzelliğine diyecek yoktu... Yarımadanın arazisinin şurasına burasına evler ve incir ağaçları serpiştirilmiş otlak arazi... Çayırlarda yabani çiçekler açmış olduğundan ortalık bir renk cümbüşüydü ve en çok da gelincik vardı. İleride bir yerde bir makineli tüfeğin takırtısı ve zama zaman bir tüfek patlaması dışında çok sakin ve huzurlu bir görünümdü.
Burasının, İngiliz askerlerinin girdiği en çetin çatışmalardan birinin yer aldığı bir savaş alanı olduğunu hayal etmek çok güçtü."
Yüzbaşı Kenneth Gresson "Solumda Seddülbahir'in eski yıkık duvarları ve hisarları Boğaz'ın kıpırtılı sularına dayanıyordu. Az ileride, insanın gözü Asya kıyısında tepeler arasına sıkışmış olan İlium'um yeşil ovalarına takılıyordu. Önümde yumuşacık parıltılı deniz, cıva dolu bir tasa daldırılmış kaba bir el gibi uzanmış İlyas Burnu... Sağımda derinlerdeki inlerinden çıkan devler gibi Yunan adalarının yükseldiği pırıl pırıl Ege... Ve hepsinin üstünde İmroz ve Semadirek adalarının tepelerini altın parıltısıyla okşayarak batan güneş... Ege semalarındaki o ışık ve gölgelerin görkemine erişecek bir şey görmedim bugüne kadar... Eğer ressam olsaydım tek isteğim tuvalime pembe, kızıl, kırmızı, sarı, mor, yeşil, amber ve mavi renkleri resmetmek olurdu."
Yarbay John Patterson
"Birden bent patladı ve su önüne kattığı her şeyle birlikte yıldırım gibi aşağı inmeye başladı; cesetler, her türlü teçhizat, boğulan insanlar... Dere yatağının bizim tarafımızdaki siperleri dolmuş taşıyordu. İçine girecek siper yoktu. Türkler de biz de dışarıda duruyorduk. Felaket bir yağmurdu. Ne yapacağımızı bilemiyorduk. Yarımızın tüfekleri siperlerde sular altında kalmıştı. Türkler istedikleri gibi yanımıza gelebilirlerdi. Savunma diye bir şey kalmamıştı. Her şey suya kapılıp gitmişti." "Ateşe başladıklarında ödüm patladı. Şarapnel, dolu gibi yağıyordu. Hemen cepheye gitmemiz gerekiyordu ve orada kurşunlar gerçekten uçuşmaya başladı. Korkmadığını söyleyen yalancıdır! George Washington başının üstünden uçuşan kurşun vızıltısından hoşlandığını söylemişti ama o benim savaşımda değildi!"
Deniz eri Joe Murray
"Yayılmış bir hat halinde ilerlemeye gayret ediyorduk. Yürürken başımızın üstünde kuş sesleri duyuyordum. Çok geçmeden bunların kurşun olduklarını anladım. Türkler bizi hazır bir durumda bekliyorlardı. Elimizden geldiği kadar ilerlemek gerektiğini biliyorduk. Heyecanlanacak zaman olduğunu sanmıyorum. Yapılacak bir iş vardı ve sen de elinden geleni her nasılsa yapmak zorundaydın."
Er Reginald Johnson
"Arasından bir tüfeğin sığacağı kadar bir deliği olan bir demir levha vardı. Bir gün ben keskin nişancı yerindeydim. Türk siperi 300 metre ilerideydi. Tüfeğim tutukluk yapınca çekip kovanı çıkarmaya çalışırken karşıdaki Türk keskin nişancının kurşunu delikten geçti ki, delik yalnızca on santimetre kareydi. 'Aferin, benden daha usta nişancıymışsın' dedim."
Er Steve Moyle
Bütün Dünya ĞMart1999 sayısından derlenmiştir.
HAFTANIN ŞİİRİ
ÇANAKKALE
"Söyle arkadaşım "dedi Anadolulu Mehmet
Yanı başında ki Anzak erine
"Nerelerden kopup gelmişin
Neden çökmüş bu mahsunluk üzerine"
"DÜNYANIN ÖBÜR UCUNDAN" dedi gencecik Anzak
"Öyle yazmışlar mezar taşıma
Doğduğum yerler öylesine uzak
Örtündüğüm topraksa gurbet bana"
"Dert edinme arkadaşım" dedi Mehmet
"Değil mi ki yurdumuzun koynundasın ilelebet
Sende artık bizdensin
Sende bencileyin bir Mehmet"
Çanakkale toprağının
Üstü cennet altı mezar
Kavga bitmiş mezarlarda
Kaynaş olmuş yiten canlar
"Ya sen" dedi Mehmet
Oyun çağındaki İngiliz erine
"Yaşın ne senin kardeş
böylesine erken buralarda işin ne"
"Yaşım sonsuza dek on beş"
dedi ufak tefek İngiliz eri
"Köyümde askercilik oynar
coştururdum trompetle bizimkileri
Derken kendimi cephede buldum
Oyun muydu gerçek miydi anlamadan
Bir sahici kurşunla vuruldum
Sustu boynumdaki trompet
Son verildi böylece oyundan bozma işime
Gelibolu'da bana bir yer kazıldı
Mezar taşıma ON BEŞİNDE TRAMPETÇİ yazıldı
Öyküm de künyem de bundan ibaret
Yağmur yağıyordu usul usul toprağa
Gözyaşları düşerek üstüne sanki
Damla damla ağlıyordu uzaktan uzağa
Sahibini yitiren bir trompet
"Ya sizler" dedi Mehmet
Dünyanın dört kıtasından
Mezar dolusu erlere
"Hangi rüzgar savurdu sizleri
bu bilmediğiz yerlere"
Kimi İngiliz'di kimi İskoç
Kimi Fransız dı kimi Senegalli
Kimi Hintli kimi Nepall
Kimi Avustralya' dan Yeni Zellanda 'dan Anzak
Gemiler dolusu asker
Her biri niye geldiğinden habersiz
Gelibolu'nun oya gibi koylarından sızarak
Tırmanmışlardı dağa bayıra
Siper siper yara gibi yarılan toprak
Mezar olmuştu savaş ardından onlara
Kiminin BURADA YATTIĞI SANILIR
Kiminin ADI BİLİNSE DE MEZARI BİLİNMEZ
Kiminin de mezar taşında
On altı,on yedi on sekiz yaşında
EBEDİ İSTİRAHATE ÇEKİLDİĞİ yazılı
Çanakkale topraklarında
Her birinin erken biten yaşam öyküsü
Eski yazıtlar gibi taşlara böyle taşlara böyle kazılı
"anlamaz mıyım"dedi "halinizden kardeşler"
adına yazılı taşı bile olmayan asker
Anadolulu Mehmet
"Bende yüzyıllarca yaban ellerde
Neyin uğruna bilmeden can vermişim
Kendi yurdum uğruna can vermenin tadına
İlk kez Çanakkale' de ermişim
Uğrunda can verdikçe vatanlaştı ancak
Ekip biçtiğim padişah mülkü toprak
Değil mi ki sizler alamazsanız bile
Bu topraklar almış sizleri basmış bağrına
Sizlere de vatan sayılır artık Çanakkale "
Çanakkale toprağının
Üstü cennet altı mezar
Kavga bitmiş mezarlarda
Kaynaş olmuş yiten canlar
Bir garip savaştı Çanakkale Savaşı
Kızıştıkça kızgınlığı dindiren
Ara verdikçe ateşe düşmanı kardeşe
Döndüren bir savaş
Kıyasıya bir savaştı
Ama saygı üreten bir savaş
Yaklaştıkça birbirine
Karşılıklı siperler
Gönüllerde yakınlaştı
Düştükçe vuruşanlar toprağa
Dostlar gibi kaynaştı
Savaş bitti
Ölenler kaldı sağlar gitti
Köylü köyüne döndü evli evine
Kır çiçekleri geldiler akın akın
Çekilen askerlerin yerine
Yaban gülleri dağ laleleri papatyalar
Kilim kilim yayıldılar toprağa
Siper siper
Toprağın savaş yaralarını örttüler
Koyunlar koruganları yuva yaptı kendine
Kuşlar döndü gökyüzüne kurşunların yerine
Çiçeğiyle yemişiyle yeşiliyle
Silah yerine sapan tutan elleriyle
Geri aldı savaş alanlarını doğa
Can geldi toprağa silindikçe kan izleri
Yeryüzünde cennet oldu öylece
O cehennem savaş yeri
Şimdi Çanakkale Gelibolu
Bahçe bahçe
Ülke ülke
Mezar dolu
Üstü cennet altı mezar
Çanakkale toprağının
Kavga bitirmiş mezarlarda
Kaynaş olmuş yiten canlar
"Huzur içinde uyusun"
Vuruştukları topraklarda
Kavgadan kinden uzakta
Yanyana dostça yatanlar
BÜLENT ECEVİT
HAFTANIN YAZISI
ÇANAKKALE ZAFERİNİN ÖNEMİ VEfSONUÇLARI
Çanakkale Cephesi'nin deniz harekatı (Boğaz'ın zorlanması), kuşkusuz sıradan bir askeri harekat, ya da muharebe olayı değildir. Boğazlar, konumu ve tarihi önemi itibariyle, İstanbul Karadeniz kapısı, Çanakkale de Ege Denizi kapısı olarak, geçmişte taşıdıkları ve çağımızda taşımakta oldukları stratejik önem ve değer açısından daima birlikte mütalaa edilmiş ve edilmektedir. Her iki boğaz, klasik ve dar çerçevede sadece Akdeniz'i Karadeniz'e, Avrupa'yı Asya'ya bağlayan su geçitleri ya da köprüler değil, Akdeniz'in öteki önemli su geçitlerinden Cebelitarık ve Süveyş kanalı ile de bütünleşerek, dünyanın büyük denizlerini (Atlas ve Hint okyanusu gibi) ve büyük kıta kara parçalarını birbirine bağlayan, daha geniş anlamdaki jeopolitik konumuyla, dünya siyaset ve iktisadiyatı üzerine olan etkilerini bu gün de korumaktadır. Bu nedenlerledir ki, Türk Boğazları, uluslararası ilişkilere yön vermede daima odak noktası olmuşlardır. Gerçekten tarihin eski dönemlerinden beri ön planda, Avrupa ve Asya ülkeleri arasında başlamış olan ekonomik, ticari ve siyasi ilişkilerle, askeri hareketler, sürekli olarak Boğazlar bölgesinde cereyan etmiştir. Başka bir deyişle Boğazlar, dünyanın diğer parçalarında pek görülmemiş ardı arkası kesilmeyen mücadelelere sahne olmuştur.
Boğazların tarihin akışı içindeki stratejik durumu ve jeopolitik konumuyla ilgili yukarıdaki kısa açıklamaların ışığı altında, Çanakkale Muharebelerinin sonuçları üzerindeki değerlendirmeler, kuşkusuz daha bir önem ve anlam taşıyacaktır. Böylesine bir değerlendirmenin daha gerçekçi ve sağlıklı olabilmesi ise, büyük devletlerin Türk Boğazları üzerindeki ulusal emellerine kısaca da olsa, bir göz atılmasını gerektirir. Birinci Dünya Harbi öncesinin başlıca büyük devletlerinden Almanya'nın, "Drang Nach Osten (doğuya doğru) politikası", Rusya'nın ılık denizlere ulaşma emelleri; İngiltere'nin, "denizlere egemen olan dünyaya hakim olur" teorisine dayanarak, özellikle XIX. yüzyıldan bu yana güttüğü Rusya'nın Akdeniz'e çıkmasını engelleme siyaseti, hep Türk boğazlarında düğümlenmektedir.
Boğazların bu tartışma götürmez önemi konusunda Napolyon "İstanbul bir anahtardır. İstanbul'a egemen olan dünyaya hükmedecektir. Eğer Rusya, Çanakkale Boğazı'nı ele geçirecek olursa, Tulon, Napoli ve Korfu kapılarına dayanmış olacaktır" [431) demekle, Fransa'nın Boğazlar üzerindeki duyarlılığını açık seçik ortaya koymuş olmaktadır. Rusya'nın görüşüyse, Genelkurmay Başkanı Kropatki'nin bir raporunda; XX. yüzyılda Rusya'nın en önemli işinin, İstanbul Boğazı'nı ele geçirmek olduğuna işaretle, Osmanlı Devleti'ni, Boğazı Rusya'ya bırakmaya hazırlamalı ve Almanya ile anlaşma yapmalıdır" şeklinde ifadesini bulmaktadır. Büyük devletlerin Boğazlar üzerindeki kısaca açıklanan bu emelleri, onları kendi aralarında da gizli birtakım mücadelelere yöneltmiştir. Nitekim, Rus Dışişleri Bakanı Sazanof, Çar tarafından da onaylanan bir raporunda; "Boğazların güçlü bir devletin eline geçmesi, tüm Güney Rusya'nın ekonomik hayatının, o devletin egemenliği altına girmesidir" demekte ve bu durumun önlenmesi için, İstanbul'un alınmasını önermektedir. Öte yandan Kasım 1911'de Rusya'nın, Osmanlı Hükümeti'ne Boğazlar üzerindeki istekleriyle ilgili bir notasından haberdar edilen İngiltere ve Fransa, Rus isteklerini reddetmişlerdir. Keza Rusya'nın bu ve buna benzer çeşitli tarihlerdeki yinelenen daha birçok istek ve baskılarının birbirini izlemesi, Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'nda Merkez Devletleri safına kaymasında büyük bir etken olmuştu. İşte Boğazlar üzerindeki bu gizli çıkar çatışmalarıdır ki, İngiliz ve Fransızlar'ı İstanbul'u almaya ve Ruslar'dan önce Karadeniz Boğazı'na el atmaya yöneltmiş ve Çanakkale Cephesi'nin açılmasında başlıca etken olmuştur.Ruslara silah ve malzeme yardımı sorunuysa, savaşın sadece görünüşteki nedenini oluşturmuştur.
Böylece büyük devletlerin Türk Boğazları üzerindeki tarihi emellerini ortaya koyarken, bu devletlerden İngiltere'nin bu cephenin açılmasında birinci derecede aktif rol aldığını da belirtmek doğru olur.Nitekim İngiliz Donanma Bakanı Churchill, cephenin açılmasında büyük çaba göstermiş ve etkili olmuştur.Gerçekten o, bu cephenin açılmasının baş mimari olmuş, Türklerin askeri gücünü ciddiye almamış, olayı basit ve sadece "sınırlı bir cezalandırma hareketi" olarak görmüştü. En güçlü ve modern silahlarla donatılmış zırhlılarının Boğaz'da görünüvermesiyle, Türklerin direnmekten vazgeçeceğini sanmıştı.
Kuşkusuz bu büyük bir yanılgıydı. İngilizler, Çanakkale'deki Türk savunmasını ve askerini sadece matematiksel ölçülere vurup, onun yüksek manevi gücünü görmezlikten gelerek, büyük bir hesap hatasına düştüler ve sonunda, önce denizde, sonra da karada hiç de beklemedikleri amansız cevabı aldılar.Böylece onlar, zaferi Boğaz'da, Türk top ve mayınlarına, karada Türk süngüsüne bırakarak çekilip gittiler. Anlaşma Devletleri'nin Çanakkale serüveni bu suretle noktalandıktan sonra, yukarıdaki açıklamaların ışığı altında, Türkiye ve uluslararası politika ve diplomasi tarihi açısından ortaya koyduğu önemli sonuçları da şöylece özetlemek mümkün olur. canakkale.gen.tr'den alıntıdır.
HAFTANIN FIKRASI
BUZ TUTAN GÖL
Temel dünya turuna çıkar ve yolu Kanada'ya da düşer. Kırk yılda bir Karadeniz'de hamsi avlamaktan daha değişik bir fırsat çıktığını düşünerek buz tutmuş bir gölde, buzu kırıp balık tutmaya özenir ve işe koyulur.
Tam buzu kıracakken, insanın içini titreten bir ses duyulur: Oğlum burada balık yok! Temel az öteye gidip tekrar buzu kıracakken ses yine gürler: Burada balık yok dedim sana... Temel'in eli ayağı titreyerek seslenir: Tanrım, sen misun yoksa? Ses yeniden duyulur;
P>
Hayır oğlum, ben buz hokeyi stadının spikeriyim.
HAFTANIN SİTELERİ
1-) www.yorumbaba.com
Gazeteci Yalçın Bingöl'ün hazırladığı ve bugün dünyada Internet'ten görüntülü olarak günlük yorum yayınlayan ilk ve tek site olan yorumbaba.com, Avrupa'da yaşayan Türklerinf bakış açısını yansıtan, Almanya'dan Türkiye'nin gündemini yorumlayan, Türkiye hakkında dünya basınında çıkan haberleri yayınlayan, ayrıca bir çok aktivitesi olan bir site. Günün en önemli konusu, bu konuda yazı yazan köşe yazarlarıyla birlikte ziyaretçiye sunuluyor. Ziyaretçi her gün, işlenmiş bir manşet haber buluyor. Ayrıca, duyarlı ve tepkili davranacak bir Türk toplumu olabilmek için ziyaretçiler, kendilerini ilgilendiren konularda site etrafında bir cemaat oluşturabiliyorlar. Her yorumun altında ziyaretçilerin o konudaki görüşlerinizi yazıp yollayacağı formlar hazırlanmış. Hem buradan hem de isterlerse " N'olacak memleketin hali?" köşesinde kendi görüşlerini belirtebiliyorlar.
2-) www.tekweb.ekibi.com
İlk defa Türkiye'de sanal ortamda tamamen Türkçe Windows2000 server ve bilgisayar ile ilgili daha birçok konuyu Türkçe olarak anlatarak ziyaretçilerini bilgilendiren ve yurtdışından IT uzmanları getirmek yerine kendi insanlarımızın bunu başarabilmesini görmeyi amaçlayan ve bu amaç için çalışan bir site. Bilgisayar sektöründe özellikle Türkiye'de bir çok IT açığı bulunmakta. Verilen eğitimlerin ya da dokümanların İngilizce olması, Türkiye'de bu açığın günden güne artmasının en büyük sebeplerinden birisidir. Bu nedenden yola çıkarak kurulan bu sitede, Türkiye'de IT sektöründe kendini geliştirmek isteyenlere yardımcı olmaya çalışmak arzulanmakta ve bu kişileri tek bir çatı altında toplamak hedeflenmekte. Özetle, bilmeyenleri bilgilendirmek, bilenlerle bilgilerini paylaşmak isteyen ve bu arzuda olanları birleştiren bir site.
3-) www.genctiyatro.com
Uzun yıllar yazılı ve görsel medyada metin yazarlığı yapan A.Ertuğrul Timur'un hazırladığı site Türkiye'de tiyatro adına pek çok kesimi bir araya getirmekte.f Internet'te yayınlanmakta olan en kapsamlı Türkçe Tiyatro sitesi olma özelliğine sahip Genç Tiyatro, Türkiye'de tiyatro çevrelerinin neredeyse tamamını bünyesine almış, bu çevrelerde kabul görmüş bir site. Tiyatro Haberleri köşesinde, her gün güncellenen haberler, medya taraması ile elde edildiği gibi daha çok tiyatro çevrelerinden akıyor. Bildiriler, duyurular tiyatro çevrelerinden, derneklerden ve topluluklardan geliyor. Tiyatro Festivalleri, Tiyatro Seminerleri, Konuk Yazarlar, Oyun Eleştirileri, Çocuk Tiyatroları, Üniversite ve Lise Toplulukları, Teknik Bilgiler, Oyun Tekstleri, Sözlük, Efekt ve Müzik köşesi, Tiyatro Nostaljisi, Linkler ve İstatistikler, konusunda zengin bir içeriğe sahip sitenin ana başlıklarından sadece birkaçı...
4-) www.telerehber.com
Türk Firmalar rehberi olan Telerehber.com 'daf 350.000 'den fazla Türk firmasının adres, telefon ve fax bilgileri, 19 grup altındaki 400 sektör başlığı ve bulundukları şehre göre ayrılarak kullanıcılara büyük kolaylık sağlamakta.f Sitede telerehber bölümü haricinde, Türkiye'de düzenlenen bütün fuarlar listesinin bulunduğu Fuarlar 2002, T.C.Merkez Bankası Döviz Kurları, Türkiye'de yayınlanan ulusal gazete dergi ve tv kuruluşlarının yer aldığı Medya bölümü, Uçak seferleri bölümleri yer almaktadır. Resmi Kurumlar, Belediyeler, Sivil Toplum Örgütleri, Avrupa'daki Türk Firmaları bölümleri diğer ilgi çeken bölümler. Türkiye'dekif bütün Ticaret Ateşelikleri, Ticaret Odalarıf ve yurt dışındaki birçokf Türk konsolosluk vef ticari ateşelikleri tarafından ticari-kaynak site olarakf gösterilen site, özellikle çalışanlar için çok sık kullanabilecekleri bir site.
5-) www.izedebiyat.com
Dünyanın ilk kullanıma açık edebiyat portalı olan site, şiir, öykü, deneme, roman yazıp bunları insanlarla paylaşmayı isteyen kişilere bu düşlerini gerçekleştirebilecekleri bir ortam sunmakta ve onları aynı çatı altında toplamaktadır. Şu ana kadar dünyanın her köşesinden siteye ulaşmış 5000'in üzerine şiir, öykü, deneme, eleştiri, roman bölümleri içeren İzEdebiyat'a her gün onlarca yeni yazı eklenmekte, tüm yazılar editörlerce denetlendikten sonra ziyaretçilere sunulmakta. Sitede, yazarlar kendi kişisel sayfalarını yaratabiliyor, diledikleri resimleri ve artalanları (backgroundları) seçebiliyor, kütüphaneler oluşturup sevdikleri yazıları bu bölümlerde toplayabiliyor ve yazılarını yüzlerce küme arasında uygun gördükleri yere yerleştirebiliyorlar. Yazarların okurlarla ve kendi aralarında tartışabildikleri Forum köşeleri sayesinde, daha önce yazarlar ve okurlar arasında yaşanmamış bir dostluk ve yakınlık ortamı oluşmakta.
6-) www.doktorbul.gen.tr
Sağlık ile ilgili bir iletişim merkezi niteliğinde olan siteden, sorunuz ya daf hastalığınız ile ilgili çeşitli linklere ulaşabilir, Türkiye'nin her yerinden dallarında uzman olmuş doktorlaraf sitedeki arama motorunu kullanarak ulaşabilirsiniz. KilimNet'in hazırladığı bu site, Türkiye'de hizmet veren tüm doktorlarımızı Internet üzerinde bir bilgi bankasında topluyor. Bilgi bankasında yaklaşık 5000 doktor bulunan sitede, isim, soyadı, ihtisas konusu, unvan ve yerleşim yeri gibi verileri tarayarak aradığınız doktoru bilgi bankasından kolayca bulabilirsiniz. Internet üzerinden bir giriş formu doldurmak suretiyle tüm doktorlarımız bu bilgi bankasına kendi kayıtlarını yapabiliyor. Tıp ve sağlıkla ilgili güncel linkleri, sorularınızı ya da görüşlerinizi iletebileceğiniz tartışma forumlarıf bu sitede bulabileceklerinizden bazıları...
7-) www.denizli-bld.gov.tr
Denizli Belediyesinin Resmi web sitesi. Denizli hakkında bilgi vermenin yanı sıra Belediye çalışmalarının da geniş yer aldığı sitede, Belediye tarihçesi, eski başkanlar, encümen, meclis, Belediye Başkanının tanıtıldığı Başkanlık bölümü, Denizlinin tarihi ve coğrafi bilgilerinin bulunduğu Denizli köşesi, Belediyeler, Müdürlükler, Projelerimiz, Belediye Gündemi, İhale ve İlanlar, Mevzuat, E-beyaz masa, Haberler, Rapor ve Yayınlar, Kültür - Sanat, Spor, Yerel gündem, Basında belediye, E-hizmet, M.K.Atatürk vef Düşünceleriniz bölümleri yer alıyor.
8-) www.tarihvakfi.org.tr
Tarih Vakfı, onuncu yılını kutlayan, tarih alanında çalışmakta olan bir sivil toplum örgütü. Vakıf; kitapları, süreli yayınları, projeleri, seminerleri, uluslararası toplantıları ve gezileri ile geniş bir alanda hizmet veriyor; bir yandan da toplumda alternatif bir tarih bilincinin geliştirilmesi için çalışıyor. Bu sivil toplum örgünün sitesi olan tarihvakfi.org.tr'def özellikle tarihe gönül verenlere ve öğrencilere kaynak olabilecek birçok bilgi mevcut. "Tarihte Bugün Köşesi", "Pertev Naili Boratav Arşivi Katalogu", "Tarih Vakfı'ndan Haberler Bülteni" ilgi çe bölümler..
9-) https://users.pandora.be/gad/re/turks.html
İlginç, bir o kadar da eğlenceli bir link. Önceki yaşamınızı merak ediyor musunuz? O halde yukarıda belirttiğim linki tıklayın ve açılan sayfadaki bölüme doğum tarihinizi gün, ay ve yıl olarak yazın. Bakalım önceki hayatınızda nasıl biriymişsiniz.
10- www.turkfreezone.com
Türk Serbest Ticaretf Bölgesi turkfreezone.com,f firmaların ürün ve taleplerini tek tek sergileyebildiklerif ve karşılıklıf ticaret yapabildiklerif B2B sitesi (Business to Business) bir site. 34 ana sektörde toplam 1061 alt sektör olarak mal arz ve talepleri yayınlanmakta.f Siteyef İngilizce ve Türkçe olarak kayıt yapılabilmesi nedeni ile yurtdışı mal talepleri ve mal teklifleri de sergilenebilmekte. Sadecef E-mail adresi olan her firma hem firmasınıf hem de tüm ürünlerini turkfreezone.com sitesinde tanıtabilmektedir. Üyelik sistemiyle çalışan sitede, firmalar kendi bilgilerini girmekte ve her türlü değişikliği Internet üzerinden kendileri yapabilmekteler. Site üzerinden teklif, mesaj göndermek mümkün.