İki Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli ve Mesut Yılmaz tartışıyor. Ya da başka bir deyişle partileri tartışıyor. Acaba tartışıyorlar mı? Yoksa sadece birisi ya da ikisi birlikte gerilim mi üretiyorlar. Bu soruları sorarken şunları söylemeden edemiyorum: "Önümüze gelen menüde hergün aynı yemek var! Birileri tartışıyor. Daha doğru bir deyişle kavga ediyor. Biz de toplum olarak seyrediyoruz. Kamplara bölünüyoruz."
Kimin bu işte daha çok önde olduğunu bir yana bırakıyorum.
Şu aşamada bu kavgayı başlatan ve asıl gerilimi üreterek yararlanan şu kişidir gibi düşünceler üzerinde de çok durmuyorum.
Böyle önemli konular tartışılırken "Böyle gerilimler olmasından daha doğal bir şey yok!" tezi öne sürülüyor. Bunu da pek sonuca yararlı bir şey olarak görmüyürum.
PARAMPARÇA OLDUK!
Çünkü toplum artık paramparça olmuş durumda.
Örnek mi? Çok fazla.
İşte İstanbul'da yaşanan sokak kavgaları.
İşyerinde ve evinde, huzursuz ve patlamaya hazır milyonlarca bomba insan var.
Tek tük gazetelere yansıyan ama giderek artan intihar haberleri örnek değil mi?
Benim dikkatimi çeken ve basına yansıyan iki intihar haberi var:
"İstanbul'un sadece bir semtinde aynı meslek grubundan iki kişi çok yakın bir süre içinde intihar etti. Üstelik bu kişilerin toplumun güven ve düzeniyle ilgili doğrudan etkili görevleri var."
YARAR SAĞLAYANLAR VAR!
Bu toplum kamplaşmanın acılarını çok çekti. Bunun zararını anlamış gibi göründüğü bir anda dozu yükseltilmiş bir ayrımcılık hareketiyle karşılaştı. Ama bu tehlikeli ve bölücü hareketin dışında kavgacı anlayışla başka birçok bölünme yaratan hareketler var.
Toplum hergün sonuca gitmeyecek pozisyon alışlar ve kamplaşmalar nedeniyle binlerce kez bölünüyor!
Güven kalmamış durumda!
Ekonomik kriz bahane olarak gösterilebilir. Elbette yıllarca süren bozuk düzenin ve yolsuzlukların faturası ağırdır. Bu sıkıntıyı çok geniş halk kitleleleri hissetmektedir.
HER ALANDA GÜVENSİZLİK
Ama asıl sorun tek başına bu da değildir!
Asıl sorun siyasal, toplumsal ve ekonomik alanlar başta olmak üzere tüm alanlardaki güvensizliktir.
Güvensizliği üreten de kavgalarıyla ve çözümsüzlük yaratan yaklaşımlarıyla toplumu sürekli bölenlerdir.
Topluluklar olmaktan toplum olma sürecine geçiş sürecimiz nedense bir şekilde hep kesintiye uğratılmaktadır. Birileri bölünmeden sürekli yarar sağlamaktadır.
Bu bölenler maalesef içeride ve dışarıda her yerde bulunmaktadır.
Ama öncelikle toplumda yeni bir kamplaşma yaratıp, barajın üstünde kalarak siyasal varlığını korumak isteyenleri hemen tanımak durumundayız.
Çünkü onlar yarın, daha önce yaptıkları gibi çok kolaylıkla yapmamış gibi davranabilirler!
