Bir de bu çıktı şimdi başımıza. Orhan Pamuk yeni romanını satmak içim reklam yapmalı mı yapmamalı mı?

Billboard'larda görünmeli mi görünmemeli mi? Ekran sohbetçileri ile chat yapmak için televizyon televizyon dolaşmalı mı dolaşmamalı mı? Anladığım kadarı ile, Türk romanının vatanı ve milleti ile bölünmez bir bütün olduğunu savunanlar roman reklamlarına karşı çıkıyor.fNeden? Burası doktrinde biraz tartışmalı. Galiba bazı romanlar başlarını alıp gidip çok satarlarsa, başlarını alıp gidemeyen ve çok satamayanlardan ayrılacaklar. Bu da tabii Türk romanının birlik ve bütünlüğünü şa'apacak. Sanırım bu kamptakiler bir de roman reklamının yabancı bir ideoloji veya ekonomik araç olarak algılıyorlar. Bir tür gavur işi. Veya, bir zamanlar her görüldüğü yerde ezilmesi gereken komünizm gibi bir şey.

Ulus romanın sona erdiğini savunanlarf ise -galiba Pamuk bunlardan yana- "reklam!" diyor. Bunlar globalist ve hedonist. Mümkün olduğu kadar çok roman satıp, mümkün olduğu kadar çok para kazanmak ve paranın mümkün olduğu kadar çok keyfini çıkarmak istiyorlar.

Ben bunlardan yanayım.

Şiddet dışında her yol!
Bu arada, bilmiyorum farkında mısınız, reklama konu olan Kar romanının iyi mi kötü mü olduğu konusu gündeme gelmiyor.

Neden?f Resmi veriler daha elime geçmedi ama, reklam tartışmasını yapanların çoğunluğu veya tamamı kitabı okumadı da ondan, sanırım.

Bir kitabın reklamının yapılıp yapılmaması gibi absürd bir tartışmaya taraf olanların kitap okumayı alışkanlık haline getirmiş olanlar arasından çıkabileceğini sanmıyorum.

Bence, bir romancı, mümkün olduğu kadar çok kitap satmak için, şiddet dışında her türlü yola tevessül edebilir.

Pamuk, bu amaçla,fsol memesini dışarıda bırakan bir dekolte ile basın mensuplarının karşısına çıksa veya tozlu bir şapkanın altında Kapadokya'da Turkcell kızının peşinden koşsa kılım bile kıpırdamaz doğrusu. (Kıpırdayacak pek fazla kılım da kalmadı ya, o başka konu.)

Mozart sezonluk bilet satardı

Roman bir sanat eseridir.

Kitap endüstriyel bir üründür.
Çalınmamak üzere nasıl senfoni yazılmazsa, okunmamak üzere de roman yazılmaz. Yeryüzünde kitabının mümkün olduğu kadar çok insan tarafından okunmasını istemeyen bir tek yazar yoktur. Her bastığı kitabın en çok satanlar listesine girmesini istemeyen yayınevi de bulamazsınız (iflas etmemiş olanların arasında).

Bunun yanında, bir romanın kalitesinin, ne kadar sattığı ile hiç bir ilgisi yoktur. Tersine çok satan kitaplar listesi genellikle Anglosaksonların thrash (zibil, süprüntü) diye tarif ettiği kolay-okunur-unutulur kitaplarla doludur.

Bu da Pamuk'un thrash bir yazar olduğu anlamına gelmez, pek tabii.

Pamuk'dan (aşağı yukarı) 200 yıl önce dünyaya gelen (ve, onun tersine, dahi olduğu kesin olan) Wolfgang Amadeus Mozart (1756-1791) Viyana'da kapı kapı dolaşıp konserlerine sezonluk bilet satmaya çalışırdı.

Son Nobel edebiyat ödülünü alan V.S. Naipaul, Amerikan romancılarının duayeni John Updike yeni kitaplarını promote etmek için şehir şehir, hatta kıta kıta dolaşırlar. Büyücü çocuk Harry Potter kitaplarının reklam bütçesi Arçelik buzdolaplarının reklam bütçesinden fazladır.

Matbaa nasıl Türkiye'ye rötarlı geldi ise, matbaa ürünlerinin reklamı da rötarlı geldi.

Bırakınız yazsınlar! Bırakınız satsınlar!