Spor yazmak, gazeteciliğin zenciliğidir.. Ne alakası var?.. Bir beyazla, zenciyi evlendirin.. Çocuk zenci olur.
Bir sarı ile zenciyi evlendirin.. Çocuk zenci olur.
Bir kızılderili ile zenciyi evlendirin. Çocuk zenci olur..
Onların çocuklarına, torunlarına, daha da torunlarına, bir daha zenci girmesin.. Birden ortaya zenci bir bebek çıkar..
Neden?.. Zenci genleri egemendir. Tüm öteki ırkların renklerini bastırır da ondan..
Spor yazmak da öyle.. Bin tane başka şey yazın. Bir spor yazın.. Siz artık spor yazarısınızdır. Okur sizi artık spor yazarı olarak algılar.
O bin yazınıza on tepki gelmez. Bir spor yazın.. 10 bin tepki alır..
Dün bir e-mail okurken durakladım..
"Haşmet Ağabey ne güzel sadece spor yazardı. Şimdi başka şeyler de yazıyor, yazmasın. Kafasını dağıtmasın. hep spor yazsın" diyordu..
Haşmet hiç spor yazarı olmadı aslında.. O bir kültür sanat adamı.. Gazetecilik hayatı boyunca bunları yaptı, bunları yazdı.. Beşiktaşlıydı. Maça meraklıydı, gidiyordu.. İbrahim Seten, ben, Kenan Onuk, Haşmet'in bu merakını deştik. Onu spor yazmaya, spor konuşmaya teşvik ettik.. Ortaya bugün çok okunan, çok izlenen bir spor yorumcusu çıktı. Ben ona "Sporun filozofu" dedim hep.. Tartışmaları bir filozof yumuşaklığı ve hoşgörüsü ile yürüttüğü için değil, sadece.. Hemen tüm spor yazarlarından farklı, hemen tüm spor yazarlarından derin bakmayı başardığı için..
Ya ben..
Hayatımı profesyonel spor yazarı olarak, sadece 1, yazı ile bir yıl kazandım. Ondan sonra, yazı işleri müdürlüğü, genel yayın müdürlüğü yaptım. Hemen her konuda, tam 45 yıldır yazdım.. Bu 45 yıl boyunca, çok sevdiğim, çok izlediğim sporu yazmayı da bir hobi olarak sürdürdüm..
Okur nezdinde benim işim, spor yazarlığı..
Ne yazarsam, ne söylersem söyleyeyim, spor yazarı kimliğini üzerinden atamam..
Sakın şikayetçi olduğumu falan sanmayın. Ya da spor yazarlığını küçümsediğimi..
Tam tersine.. Büyük bir zevkle, keyifle, gururla spor yazdım, yazıyorum, yazacağım.. Yaptığım sadece durum tespiti..
Spor yazdınız mı, öbür yazdıklarınız gölgede kalıyor..
Nasıl kalıyor..
Bakın, her hafta ortalama, bir iki okurdan mutlak şöyle bir mektup, e-mail, faks, telefon notu alıyorum..
"Bugüne kadar en zevkle okuduğum yazardınız.. Hatta Sabah'ı sadece sizi okumak için alıyordum.. Bundan sonra sizi asla okumayacağım. Sizden ayrı kaldığım için üzüleceğim, ama okumayacağım.. Çünkü siz, Fener'in golüne ofsayt dediniz.."
Hadi buyrun!..
Şimdi, bazı şeyleri yazarken, bazı okurların bana kızacağını, hele konu sporsa, köpüreceğini adım gibi biliyorum. Ama yazıyorum.. Çünkü ben yazarken, düşüncelerimi, okuru düşünerek sansür etmem, değiştirmem..
Hayatımda hiçbir yazıyı da "Okur beni sevsin" diye yazmadım.. Ben düşündüklerimi, sadece düşündüklerimi yazarım. Okur karar verir..
"Sevsin" diye inanmadığını yazmak, ya da bazı tehlikeli konulara hiç girmemek popülist gazeteciliğin tam göstergesidir.. Ne yazık ki, medya hergün artan bir hızla, bu ucuzluğa düşüyor.. Kamuoyunu doğru oluşturmakla görevli olanlar, tam tersine toplumun peşine takılıp, onların istediklerini yazarak, söyleyerek, tiraj, reyting, sempati avcılığına çıkıyorlar..
Sevgi dilenerek alçaltılacak bir kavram değildir. Siz ne olduğunuzu söylersiniz. Seven sizi, siz olduğunuz için sever, yalan söylediğiniz için değil..
Bakın, spor aleminde bir araştırma yapın.. Hıncal Uluç, Beşiktaş düşmanıdır.. Hıncal Uluç Fener düşmanıdır. Hıncal Uluç, Trabzon düşmanıdır.. Ama girin Galatasaray camiasına.. Hıncal Uluç en azılı Galatasaray düşmanıdır.
Bana gelen sövgülerin, tehditlerin, hatta saldırıların en yoğunları, Galatasaray camiasından gelir..
Peki neden böyledir?..
Çünkü Hıncal Uluç, taraftarı olduğu takım dahil, hiçbir kuruluşun, ya da kişinin değil, kendi öz düşüncesinin sözcüsüdür. Bu kadar, ama bu kadar basit..
Dedikleri, doğrudur, yanlıştır, o ayrı.. Ama şaşmaz bir tek şey var.. Onlar sadece kendi düşündükleridir..
Gerçek okur, eski okur, yıllardan beri okuyup, Hıncal'ı artık iyi tanıyan da bunu bilir..
Allahın günü, medyanın içinden, dışından durmadan saldırıya uğrayan, durmadan sövülen, durmadan aşağılanan HıncalUluç'un bunca yıl dimdik durmasının sebebi de budur.