kapat
27.01.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Gazeteciliğin zencileri, spor yazanlardır!.

Spor yazmak, gazeteciliğin zenciliğidir.. Ne alakası var?.. Bir beyazla, zenciyi evlendirin.. Çocuk zenci olur.

Bir sarı ile zenciyi evlendirin.. Çocuk zenci olur.

Bir kızılderili ile zenciyi evlendirin. Çocuk zenci olur..

Onların çocuklarına, torunlarına, daha da torunlarına, bir daha zenci girmesin.. Birden ortaya zenci bir bebek çıkar..

Neden?.. Zenci genleri egemendir. Tüm öteki ırkların renklerini bastırır da ondan..

Spor yazmak da öyle.. Bin tane başka şey yazın. Bir spor yazın.. Siz artık spor yazarısınızdır. Okur sizi artık spor yazarı olarak algılar.

O bin yazınıza on tepki gelmez. Bir spor yazın.. 10 bin tepki alır..

Dün bir e-mail okurken durakladım..

"Haşmet Ağabey ne güzel sadece spor yazardı. Şimdi başka şeyler de yazıyor, yazmasın. Kafasını dağıtmasın. hep spor yazsın" diyordu..

Haşmet hiç spor yazarı olmadı aslında.. O bir kültür sanat adamı.. Gazetecilik hayatı boyunca bunları yaptı, bunları yazdı.. Beşiktaşlıydı. Maça meraklıydı, gidiyordu.. İbrahim Seten, ben, Kenan Onuk, Haşmet'in bu merakını deştik. Onu spor yazmaya, spor konuşmaya teşvik ettik.. Ortaya bugün çok okunan, çok izlenen bir spor yorumcusu çıktı. Ben ona "Sporun filozofu" dedim hep.. Tartışmaları bir filozof yumuşaklığı ve hoşgörüsü ile yürüttüğü için değil, sadece.. Hemen tüm spor yazarlarından farklı, hemen tüm spor yazarlarından derin bakmayı başardığı için..

Ya ben..

Hayatımı profesyonel spor yazarı olarak, sadece 1, yazı ile bir yıl kazandım. Ondan sonra, yazı işleri müdürlüğü, genel yayın müdürlüğü yaptım. Hemen her konuda, tam 45 yıldır yazdım.. Bu 45 yıl boyunca, çok sevdiğim, çok izlediğim sporu yazmayı da bir hobi olarak sürdürdüm..

Okur nezdinde benim işim, spor yazarlığı..

Ne yazarsam, ne söylersem söyleyeyim, spor yazarı kimliğini üzerinden atamam..

Sakın şikayetçi olduğumu falan sanmayın. Ya da spor yazarlığını küçümsediğimi..

Tam tersine.. Büyük bir zevkle, keyifle, gururla spor yazdım, yazıyorum, yazacağım.. Yaptığım sadece durum tespiti..

Spor yazdınız mı, öbür yazdıklarınız gölgede kalıyor..

Nasıl kalıyor..

Bakın, her hafta ortalama, bir iki okurdan mutlak şöyle bir mektup, e-mail, faks, telefon notu alıyorum..

"Bugüne kadar en zevkle okuduğum yazardınız.. Hatta Sabah'ı sadece sizi okumak için alıyordum.. Bundan sonra sizi asla okumayacağım. Sizden ayrı kaldığım için üzüleceğim, ama okumayacağım.. Çünkü siz, Fener'in golüne ofsayt dediniz.."

Hadi buyrun!..

Şimdi, bazı şeyleri yazarken, bazı okurların bana kızacağını, hele konu sporsa, köpüreceğini adım gibi biliyorum. Ama yazıyorum.. Çünkü ben yazarken, düşüncelerimi, okuru düşünerek sansür etmem, değiştirmem..

Hayatımda hiçbir yazıyı da "Okur beni sevsin" diye yazmadım.. Ben düşündüklerimi, sadece düşündüklerimi yazarım. Okur karar verir..

"Sevsin" diye inanmadığını yazmak, ya da bazı tehlikeli konulara hiç girmemek popülist gazeteciliğin tam göstergesidir.. Ne yazık ki, medya hergün artan bir hızla, bu ucuzluğa düşüyor.. Kamuoyunu doğru oluşturmakla görevli olanlar, tam tersine toplumun peşine takılıp, onların istediklerini yazarak, söyleyerek, tiraj, reyting, sempati avcılığına çıkıyorlar..

Sevgi dilenerek alçaltılacak bir kavram değildir. Siz ne olduğunuzu söylersiniz. Seven sizi, siz olduğunuz için sever, yalan söylediğiniz için değil..

Bakın, spor aleminde bir araştırma yapın.. Hıncal Uluç, Beşiktaş düşmanıdır.. Hıncal Uluç Fener düşmanıdır. Hıncal Uluç, Trabzon düşmanıdır.. Ama girin Galatasaray camiasına.. Hıncal Uluç en azılı Galatasaray düşmanıdır.

Bana gelen sövgülerin, tehditlerin, hatta saldırıların en yoğunları, Galatasaray camiasından gelir..

Peki neden böyledir?..

Çünkü Hıncal Uluç, taraftarı olduğu takım dahil, hiçbir kuruluşun, ya da kişinin değil, kendi öz düşüncesinin sözcüsüdür. Bu kadar, ama bu kadar basit..

Dedikleri, doğrudur, yanlıştır, o ayrı.. Ama şaşmaz bir tek şey var.. Onlar sadece kendi düşündükleridir..

Gerçek okur, eski okur, yıllardan beri okuyup, Hıncal'ı artık iyi tanıyan da bunu bilir..

Allahın günü, medyanın içinden, dışından durmadan saldırıya uğrayan, durmadan sövülen, durmadan aşağılanan HıncalUluç'un bunca yıl dimdik durmasının sebebi de budur.

***
Sevgili Okurlar,

Beni sizin gibi düşündüğüm zaman sevmeyin sakın. O zaman beni, sevgi karşılığı satın almış olursunuz. Bu sevgi de, ilk ters düşmemizde nefrete dönüşür..

Hayır.. Birbirimizi çok farklı da düşünerek sevmeyi öğrenmeliyiz. Bir arada yaşamanın anlamı budur. Sevginin anlamı da budur..

En Galatasaraylı gazeteci Turgay Şeren, Fenerli, en Fenerli gazeteci Togay Bayatlı, Galatasaraylı oğlunu sevmiyor mu?.. Böyle bir şey olur mu?.. Çevrenize bakın.. En yakın dostlarınız içinde, rakip takımları tutanlar yok mu?..

O zaman nedir, birisine sırf, Fenerli, Galatasaraylı, Beşiktaşlı diye damga vurmak..

Her insan farklıdır. Hayır fiziği ile değil.. Düşünceleri ile.. Dünya onun için güzeldir zaten.. Herşey ayni şeyi düşünse, ne kadar monoton bir dünya olurdu, Allah göstermesin..

Herkes Fenerli olsa mesela, rekabet kalsa, spor sayfaları, televizyon programları olur muydu?.. Sizler gece yarılarından sonraya uykusuz kalıp bunları izler miydiniz?..

Rekabet ve farklı düşünce, hayatın tadı, yaşamın motivasyonudur.

Hele konu sporsa, birbirimize kızacağız. Hatta birbirimizi kızdıracağız. Sporun doğasında var, kızdırmak.. Ama sövmek, ama hakaret etmek, ama saldırmak, tehdit etmek, susturmaya kalkmak, kentine, stadına konuk gelen birkaç kişiye, binlerce kişi olmanın cesareti ile saldırmaya kalkışma ayıbını işlemek yok..

***
Kızdığımız zaman sevgiden vazgeçiyorsak eğer, o zaman bilin ki, gerçekten sevmiyoruzdur..

Sevginin derinliğinin ölçüsü, kızgınlıklar karşısındaki dayanma gücüdür.

En çok kızdıklarımız, en çok sevdiklerimizdir aslında..

***
Ben düşündüklerimi yazmaya devam edeceğim..

Ben, ben olarak kalacağım!..

Hakan&Utku'dan Tatil Keyfi

07 MELİH, DOĞA BEY'e karşı
DOĞA BEY Ğ Bu akşam.. Orada.. Neler.. Oluyor.. Dağ evinde.. Türkiye'nin.. Çeşitli.. Bölgelerinden.. Gelen oyların.. Toplamına.. Göre.. Bu gecenin.. Birincisi.. Sen oldun.. 07 Melih.

MELİH Ğ Eleyeceğim kişi..

D Ğ Acele etme 07 Melih.. Önce söyle bakalım, kapının kapalı olduğundan emin misin?

M Ğ Eminim.

D Ğ Peki pencerelerin sıkı sıkı kapalı olduğundan emin misin 07 Melih?

M Ğ Evet.

D Ğ 07 Melih, peki pantolon fermuarının kapalı olduğundan emin misin?

M Ğ Aaa pardon.

D - 07 Melih başka nelerin kapalı olduğundan eminsin?

M Ğ Aa sıktın ama Doğa ya, Eray'dan çekmedim senden çektiğim kadar. Hadi sadede gel. Çok eleyesim geldi.

D Ğ Yok.. Öyle yağma 07 Melih.. Bu çileye katlanacaksın.. Burası bir çilehane. Bölgelerden gelen çilelerinizi doldurup ereceksin.

M Ğ Ben sayende ericem abicim. Paranı alamıyorsun da işi yavaşlatma eylemi mi yapıyorsun?

D Ğ 07 Melih... Sana 3'te 1 kuralının hatırlatmak istiyorum...

M Ğ Hatırlatma hocam ya..Her şeyi gayet net hatırlıyorum ben.

D Ğ Olmaz ben yine de hatırlatıcam 07 Melih... Görevim bu benim...

M Ğ Abicim lütfen ya, acı bana. En zayıf halka yarışmasındaki sunucunun oğlu musun nesin?

D Ğ 07 Melih son model 0 kilometre Opel Astra kazanma hayalini....

M Ğ Ulan şart olsun şuradan bir tahliye olayım Tarık, Sinan, Murat birleşip önce Hülya'yı sonra da seni sopalıycaz... Sayende kahırdan verem olduk hepimiz. BBG evi BCG evi gibi oldu ya..

D Ğ 07 Melih.. 3'te 1 kuralına göre.. Kendine en yakın..

M - Ohoo.. Kardeşim hatırlatma diyorum. İçerde birileri 3'ün 1'ini alacak, işte kural bu.

D Ğ Hayır 07 Melih... Bölgelerden gelen.. Oyların 3'te 1'inden... 16 fazlasının kare kökü kadar yarışmacıyı eleyemezsin.. Buna göre...

M Ğ Eray yetiişş...

ERAY Ğ Nooluyo abicim, nedir mevzu?

M Ğ Gözünü seveyim ele beni. Bu beni herif çıldırttı. Araba falan istemiyorum. Yeter ki kurtar beni... Bıktım her akşam her akşam ya..

D Ğ 11 Eray kapının kapalı olduğundan, kalbine giden damarların açık olduğundan, Evreşe yollarının da dar olduğundan emin misin?

E Ğ Bakın Doğa Bey, bazı arkadaşlarımızın baraja takılma oranlarına ve bana olan yakınlıklarına göre eleme yapmak aslında benim açımdan vicdani bir durum olmasa da, Melih'le ve 1. BBG evindeki kimi arkadaşlarla aramdaki suni gerginlik ve polemiklerin medya tarafından abartılıp bir nevi Frankeştayn yaratma kampanyasına dönüştürüldüğünü görüp üzülüyor ve diyorum ki...

D Ğ Bölgelerin gücü adına... Cızzztt bızzzttt...

M Ğ Çok iyi gidiyorsun Eray, devam et...

E Ğ Reyting müessesesine olan uzaklığım ve anti-medyatik duruşum, burada bulunuyor oluşumla paradoksal bir durum oluşturuyor gibi görünse de, özellikle Sinan'la aramızdaki düşük yoğunluklu gerginliğin doğu-batı ya da medeniyetler çatışması haline dönüştürülmesi tamamen etnik bir manipülasyondan ibaret olup...

D Ğ Cızztt... Kapının.. Kapalı.. 3'te 1.. Kuralı.. Bızzzt.. 007 James Bond.. Şimdi içeri gitmeli.. Bana kazak örmeli.. Poff..

M Ğ Vay be.. Doğa bey meğer robotmuş.. Bunlardan korkulur. Al arabayı, bas git hocam.. Beni de bi zahmet Hülya'dan ve reytinglerden uzak bir yere bırak, canımı ye..

hakanutku@hotmail.com

Pazar Neşesi
Satanizm modasında, okur Hüseyin Fazlı'nın yolladığı fıkrayı seçmemi herhalde yadırgamazsınız..

Kilisede ayinin başlamasına beş dakika kala papazı bekleyen halkın korkulu bakışları önünde şeytan alevler saçarak içeri girmiş.

Dehşete düşen insanlar birbirlerini çiğneyerek kaçmaya başlamışlar. Şeytan zevkten dört köşe korkunç kahkahalar atarken, sadece arka sıralarda oturan oldukça yaşlı birinin onu hiç umursamadan, kılını kıpırdatmadan oturduğunu fark etmiş.

Çok şaşıran şeytan hışımla adama saldırıp, "Sen benim gücümün farkında değil misin, neden korkmuyorsun" diye sormuş. İhtiyar gayet rahat, "Korkmam için bir sebep göster" diye cevap vermiş..

Şeytan daha da köpürmüş.. "Yahu ben şeytanım, seni bir anda kül edebilirim, tek sözümle yerin dibine sokabilirim, senin için bundan büyük sebep olur mu" demiş.

"Elinden geleni ardına koyma" diye gülmüş ihtiyar..

Şeytan deliye dönmüş ama, öte yandan da merakını yenemiyormuş.

"İlk defa benden korkmayan biriyle karşılaşıyorum, söylesene niye korkmuyorsun benden?" diye sormuş, yeniden..

"Neden korkayım ki" demiş ihtiyar. "Kırk sekiz yıldır senin kız kardeşinle evliyim."

EĞER
..hayat boyu aldığınız en güzel telefonu (Tabii konuşması, markası değil) sorsalar, ne derdiniz?.

..tanıdığınız birinin saçlarına sahip olmanız mümkün olsa, kimi seçerdiniz?.

..ömür boyu hapis yatacağınızı bilerek bir suç işlemeye zorlansanız, hangi suçu işlerdiniz?..

BİZİM DUVAR
Nazım'ı aşk ilişkileriyle anıyoruz.

Ben yanmasam, sen yanmasan, nasıl çıkacak televoleler aydınlığa?...

Hakan&Utku

SEVDİĞİM LAFLAR
Usta bir kamyon şoförü olmak, yetkilerle donatılmış onuncu sınıf bir idareci olmaktan çok daha gurur verici bir olgudur.

B.C.Forbes



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır