Yıllardır Türkiye işkence ile suçlanıyor. Bir kaç işkence suçlusu mahkum edilemediği için hep devlet mahkum edildi.
İşkence insanlık suçudur. Türkiye bu töhmetten arınmadığı sürece uygarlık ailesine, Avrupa Birliği'ne giremez.
Ecevit'in Amerika'ya yaptığı gezi nedeniyle New York Times gazetesinde yer alamayan Türkiye, aynı gazetede dün geniş bir haber yoruma konu oldu.
Gazete, okurlarına Türkiye'yi bir "işkence ülkesi" olarak sundu. Yazı, popüler işkence yöntemleri ile başlıyor: "Biri falaka, ayakların altına vurmak. Diğeri 'denizaltı' yöntemi. Kuru ve ıslak olarak ayrılıyor: Gözaltındaki kişiyi suya batırırsın (ıslak), ya da başına plastik torba geçirip sıkarsın (kuru).. Tecavüz, elektrikli şok ve aşağılama da diğer işkence yöntemleri.."
İnsan Hakları Vakfı'nın İstanbul'daki kliniğinde görevli Dr. Önder Özkalıpçı ile yapılan görüşmeye dayanan yazıda son işkence tekniği şöyle anlatılmış:
"Gözaltındaki kişiyi buz kalıpları arasında sandviç yapmak.. Yani buz kalıpları arasına sıkıştırmak. Bu, vücutta kalıcı bir iz bırakmazken bir kaç gün içinde akciğer problemlerine sebep olur."
Bakanlar: İftira..
Dün İçişleri Bakanı Yücelen ve İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Arseven'le konuyu görüştüm.
İkisi de son dönemde çok önemli ilerlemeler sağlandığını, işkence suçlarına verilen cezaların arttırıldığını, işkence suçlarının af kapsamı dışında bırakıldığını, İnsan Hakları Üst Kurulu oluşturulduğunu, bu şemsiye altında bölge başkanlıkları, il ve ilçe birimleri ile etkin bir denetimin en uç karakollara kadar götürüldüğünü söylediler.
Bu kurullarda sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri de yer alıyor.
İşkence yıllarca yargı sürecinin ilk aşaması olarak işledi ne yazık ki. İşkence kurbanlarının acıları, topluma utanç olarak geri döndü.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin verdiği mahkumiyet kararları olmasa silkinme mecburiyeti duyulur muydu?
İşbirliği lâzım..
Bugün dış baskı avantajı ile güçlenmiş bir toplumsal irade, işkenceye karşı devleti borç altına sokmuştur. Yararlanmak lâzım.
Ama buzla işkenceyi ve 5 yaşındaki bir çocuğa elektrik şoku uygulandığını New York Times'a söyleyen Dr. Özkalıpçı bu canavarlıkları resmi makamlara şikâyet etti mi?
İçişleri Bakanı "Net söylüyorum, bu konuda hiç bir şikâyet gelmedi bize" diyor...
"İşkenceyi denetleyen kurullara İnsan Hakları Vakfı da davet edildi ama katılırlarsa dışardan para yardımı alamayacakları korkusuyla temsilci vermediler. Her ihbarın üstüne gidiyoruz. Nerede, kim bu işkenceleri görmüş haber versinler. İşkence izi bulamayınca hayali yöntemler üretip Türkiye'ye iftira atmak, yapıcı bir mücadele değildir."
Ben, işkencenin en azından bugün bir devlet politikası olmadığına inanıyorum.
Ama gözaltında ölen, kaybolan ve sakat kalan mağdurlardan kaynaklanan sabıka, atılan her çamuru Türkiye'ye yakıştıran uluslararası önyargıyı halâ besliyor.
Bu yargıyı yıkmaya mecburuz. İlk şartı da işkencecilere ibretli cezalar vermektir.
Çünkü boş kalan her işkence sanığı sandalyesine devlet oturtulacaktır!