kapat
27.01.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Devlet bize "yazma" diyor

Herkes hayatında birkaç kez, mayınlarla döşeli bir yoldan geçmek zorunda kalmıştır mutlaka...

Karşı kıyıya varmanın çok önemli olduğu öyle zamanlar vardır ki, bunu göze alırsınız. Her adımınızı "ha patladı, ha patlayacak" korkusuyla, ecel terleri dökerek attığınız bu kısa yolculuğun sonunda derin bir nefes alırsınız.

Evet, herkes böyle bir yolculuğu hayatında birkaç kez göze alabilir.

Ama aynı yolculuk her gün yapılabilir mi?

Mayın tarlasının ortasında iş kurup her gün tam mesai çalışılabilir mi?

***
Gazeteler günlerdir hükümetin hazırladığı "mini demokrasi" paketinden çıkan "totaliter sürpriz" üzerine yazılıp çizilenlerle dolu. Köşe yazarları, 159 ve 312. maddelerde yapılan değişikliklerin uygulamada nelere yol açacağını anlatmak için dil döküyor. En kapalı zihinleri bile açacak örnekler veriyor. Zaten mayınlı bir tarlaya benzeyen yazı-çizi alanının, hepten bir ölüm tarlasına döneceğini anlatmaya çalışıyor.

Bunca yıldır "tahkir ve tezyif" gibi nereye çekseniz oraya giden lastikli sözcüklerden çektiklerimiz yetmemiş gibi, şimdi bir de "olasılıktan" yargılanma tehdidi altındayız. Yasa metnine eklenen "tehlike olasılığı" kavramının asıl ifade özgürlüğünün korunması önünde ciddi bir tehlike olasılığı yarattığını görmek için bu ülkede yaşamak bile gerekmiyor. Bakın; bu tehlike, olasılığı aşıp bir realite olarak Atlantik'in öte yakasındaki Chomsky'ye kadar uzanabiliyor.

İfade özgürlüğü Türkiye'de yaşayan 67 milyon insanın meselesi... 312 ve 159 sadece biz gazetecileri değil, bütün halkı tehdit ediyor.

Ama devlet, 12 milyon hanede, on binlerce kahvede ne konuşulduğunu, devletin kurumlarına ve sık sık da bir kısmına (!) nasıl verip veriştirildiğini denetleyemediği için, onlar 312 ve 159'un hışmından kurtuluyor.

Ama biz gazeteciler, sürekli topun ağzında yaşıyoruz.

Çünkü biz, her gün o mayınlı yoldan geçiyor; her gün ardımızda üç yılımıza malolabilecek bir yazılı delil bırakıyoruz.

Peki biz getirilen yeni kısıtlamalar karşısında feryat ederken, siz okurlarımız ne yapıyorsunuz?

Siz, bizim duyduklarımızı, gördüklerimizi, düşündüklerimizi özgür bir kalemle size aktarmaya devam etmemize hiç önem vermiyor musunuz?

Yoksa "Sen mayınlı tarlada her gün yürü, kolunu bacağını kaybet ama yazmaya devam et" mi diyorsunuz?

Medyayı yeteri kadar bağımsız, yeteri kadar yansız olmadığı için topa tutmayı pek seven siz, neden şimdi medyanın eli kolu iyice bağlanmaya çalışılırken hiç ses etmiyorsunuz?

Neden bizi Başbakan'ın merhametine, Erkan Mumcu'nun donkişotluğuna, Chomsky'nin müfettişliğine, Avrupa Birliği'nin himmetine muhtaç hale getiriyorsunuz?

Bağımsız haber almaya, özgür yorum okumaya; emlak verginize ya da doğalgaz faturanıza verdiğiniz önemin onda biri kadar önem verseniz, bu "mini paket" rezaletini hazırlayan koalisyonu anında hizaya getirebilecekken, neden hâlâ kıpırdamıyorsunuz?

***
Fütursuzluğun arkasında genellikle kabadayı cesareti değil, büyük bir maddi güç vardır. İşte bu paketi hazırlayanların fütursuzluğunun arkasındaki güç sizsiniz. Sizin sessizliğiniz...

Bu yeni düzenlemeyle devlet bize "yazma" diyor.

Biz şimdi sizi dinliyoruz.

Sizin ne dediğinizi duymak istiyoruz.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır