Bir hayali milli eğitim bakanına atfedilen özdeyişi mutlaka duymuşsunuzdur. Rivayete göre, sevgili bakanımız "şu okullar olmasa ben bu bakanlığı ne kadar rahat idare ederdim" demiş.
Bazen ben de öyle hissediyorum. Geleceği tahmin etme zorunluluğu olmasa, iktisatçının işi ne kadar kolaylaşırdı diyorum. Tahmin olmayınca yanılmak da mümkün değil. Anlat anlatabildiğin kadar. İstikrarlı ekonomilerde iktisatçı yaptığı tahminlere biraz daha güvenle bakabiliyor. Çünkü ana trendlerde ani ve büyük sıçramalar olmuyor. Dönemden döneme tahmin edilen büyüklükler en fazla bir kaç puan oynuyor.
Gene sorunlar var elbette. En büyük zorluk, yukarı yada aşağı giden bir trendin ne zaman eğilimin değiştireceğini kestirmek. İstikrarlı ekonomilerde o bile o kadar zor olmuyor.
Ya Türkiye? Malumu ilana ne gerek var. Zaten kriz sözcüğü herşeyi özetlemiyor mu? Örneğin büyüme hızına bakalım. Ekonomi tam gaz giderken bir krizle sert bir fren yapabiliyor. Sonra aynı sertlikle tekrar büyümeye geçebiliyor.
Diyelim ki ekonominin vites değiştirdiği dönüş noktalarını yakaladınız. Yetmiyor. Örneğin 2001'de yüzde 65 olan tüketici enflasyonunun 2002'de düşmesini bekliyorsunuz. İyi de, kaça düşecek? Yüzde 50'ye mi? 40'a mı? Yoksa hükümetin hedefi olan yüzde 35'e mi?
Enflasyon tahminleri
Finans kuruluşlarının hepsinde şimdi ekonomik araştırma bölümleri var. Buralarda genç ve yetenekli meslektaşlarım çalışıyor. Görevleri arasında müşterilerine ve kurum yönetimine ekonominin gidişatı ile ilgili tahminler yapmak yer alıyor.
Son dönemde farklı kurumların tahminleri bir araya getiriliyor. Böylece iktisatçı piyasasının beklentilerini öğreniyoruz. Sonra sonuçlar internette dolaşıyor. Yararlı bulduğumu söylemeliyim.
Cuma günü enflasyonla ilgili tahminler geldi. 24 kurumun tahminlerinden oluşuyor. Her birini tek tek görebiliyoruz. Ayrıca ortalamalar hesaplanmış. Sizlere aktarmak istedim.
Ocak ayı için ortalama TÜFE, TEFE ve Özel İmalat Sanayi (ÖİS) fiyat artış tahminleri, sırası ile, yüzde 4.1, yüzde 4.0 ve yüzde 3.0. Üçü de benim Ocak enflasyon tahminlerimin epey üstünde.
TEFE'de en yüksek tahmin yüzde 5.1 iken en düşüğü yüzde 2.8. Üç kurum 2.8 bekliyor. Üç kurum ise yüzde 4.9-5.0 aralığında bekliyor. Dikkatinizi çekerim. Ocak ayının yarıdan çoğu geçti. Ona rağmen en yüksekle en düşük arasında 2.3 puan fark mevcut.
TÜFE'nin de durumu aynı. Tahminler gene 5.2 ile 2.8 arasında yer alıyor. ÖİS'de ise fark daha da büyüyor. En yüksek 5.2 ama en düşük 1.4. Biri diğerinin üçbuçuk katı.
TEFE için 2002 yılı tahmini de var. 24 kurumun yıllık enflasyon beklentilerinin ortalaması yüzde 43.3 çıkıyor. Ama kurumlar arasında gene büyük farklar olduğunu görüyoruz. En yükseği yüzde 62.9 iken en düşüğü yüzde 35. Aradaki 28 puanlık uçurumu açıklamak hiç de kolay değil.
Sürpriz ekonomisi
Beklenti ve tahminlerdeki büyük farkların büyük ölçüde Türkiye ekonomisinin istikrarsızlığından kaynaklandığını söyleyebiliriz. 2002 yılı için tahmin yapmayı daha da zorlaştıran ek unsurlar var.
Birincisi, ekonomi çok büyük bir krizden çıkıyor. Daha tam da çıkmadı. Daima ve her yerde, böyle dönemlerde tahminlerde yanılgı ihtimali artar. İkincisi, ekonomi ciddi bir yapısal dönüşüm yaşıyor. Eski eğilimlerin fazla anlamı kalmadı. Yeniler ise daha tam anlaşılmadı.
Döviz kurunun son altı aylık serüvenini hatırlatmak istiyorum. Burası Türkiye. Dün kurdu. Yarın enflasyon olur. Sürprizlere hep hazırlıklı olmak gerekiyor.