|
|
Amerika'nın "doğru"ları
Amerikan yönetimi, 11 Eylül saldırısının ardından ortaya çıkan haklı "yurtsever" dalgayı "zorlayan" birçok girişimde bulundu. Yasal alanda teröristlerin izlenmesi ve yargılanmasıyla ilgili yasal düzenlemeler yapılmaya başlandı. Bu düzenleme ve girişimler ardı ardına sıralandığında oldukça "ağır" bir tablo oluşmaktadır: Terörist faaliyetlere katıldıklarından kuşkulanılanların telefon ve internet haberleşmeleri izlenecek, mahkeme kararı olmadan ev ve işyerlerinde arama yapılabilecektir. Gözaltı ile ilgili yasal süreler bu zanlılara uygulanmayacak, süresiz olarak hücrede tutulabileceklerdir. Özel yetkili askeri mahkemeler, yargılamaları askeri üs ve gemilerde yapacaktır. Sanıkların avukatlarıyla görüşmeleri izlenebilecektir. Mahkeme kararlarında idam cezası için oy birliği koşulu aranmayacaktır, oy çokluğuyla idam cezası verilebilecektir. Askeri mahkeme kararları temyiz edilemeyecektir.
Hukuku 'bir süre' unutmak!
Amerika'nın Afganistan'da başlattığı hareketin yanı sıra içerde de terörist bağlantıları ortaya çıkarmak için çok kapsamlı uygulamalara girişilmiştir. Ortadoğu kökenli ve yaşları 16-45 arasında olan 5.000 erkek sorguya alınmış, 1.200 yabancı tutuklanmış, bunların 600 kadarı hemen bırakılmıştır. Bütün Ortadoğu kökenlilerin izlenmesi devam etmektedir.
Amerikan yönetiminin temel hukuk ilkelerinden taviz veren ya da bunları "bir süre unutmak" şeklindeki tutumunun herkes tarafından "doğru" kabul edildiği iddiaları "doğru" değildir. Bütün bu yasal düzenlemeler ve uygulamalarla ilgili olarak hem Amerika'nın içinde hem de Avrupa'da çeşitli tepkiler olmuştur. Bu tepkiler Türkiye'de pek duyulmadığı için de çeşitli çevreler olağanüstü uygulamaları nedeniyle Amerikan yönetiminin eleştirilmediğini düşünmüşlerdir.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı, Amerikan yönetiminin uygulamalarıyla ilgili olarak dün şunu söylemiştir: "Terörle mücadele hakkı, insan haklarının gözardı edilmesi anlamına gelmez."
Bu tepkiler Türkiye'ye ulaşmamaktadır. Ancak Amerikan yönetiminin Guantanamo üssüne getirilen El Kaide mensuplarının durumuyla ilgili yaptığı açıklamalar bile Amerikan yönetiminin de, bütün lehteki şartlara rağmen "izlenme dışı" ya da "eleştiri üstü" olmadığını, olamadığını göstermektedir.
Medya ve Hollywood...
Bush yönetimi, özellikle Afganistan'da çatışmaların başlamasından itibaren iki alanda tam egemenlik sağlama girişiminde bulunmuş ve her ikisi de başarısız olmuştur. Bunlardan biri medya, diğeri sinemadır.
CNN grubunun en tepesindeki sorumlu kişi olan Chris Cramer'ın net bir cümlesini aktaralım: "Biz her olayda Amerikan bakış açısını ihraç etmiyoruz, çünkü biz Beyaz Saray'ın elçileri değiliz."
Oyuncu ve yönetmen Robert Redford da şunu söylüyor: "Hollywood'a gelip, eleştirel filmler yapmayın diyerek destek istemek siyasi bir manevradır. Hollywood bu isteğin üzerine atlayıp bir propaganda aracı olarak kullanılmayı kabul etmeyecektir."
Bunlar "vatan haini" filan olmayan, El Kaide teröristlerini desteklediğinden kuşkulanılamayacak Amerikalılar. Ama kendilerini yönetimin yerine koymayan ve yönetimin her girişimini sorgulayabilen eleştirebilen Amerikalılar.
|
|
|
|