Denktaş ile Klerides'in müzmin sorun Kıbrıs'ta hızlı adımlarla çözüme gittiklerini gösteren işaretler artıyor.
KKTC'de yayınlanan "Kıbrıslı" gazetesi "Gizli Rapor" manşeti ile tarafların uzlaştıkları anlaşma metnini açıkladı.
Kıbrıs Birleşik Devletleri'ni yapılandıran proje Türkiye'nin tezlerini destekliyor. Yeni devlet iki bölgeli olacak ve Türkiye'nin garantörlüğü korunacak.
Senato konumundaki 50 kişilik üst parlamentoda taraflar eşit ağırlıkla temsil edilecek. 100 kişilik alt parlamentodaki temsilcilerin 70'i Rum, 30'u Türk olacak.
Başbakan, iki yılda bir dönüşümlü olacak.
Maraş'la beraber, sınır düzeltmeleri yoluyla Rumlara yüzde 5 ile 9 arasında toprak verilecek. Göçmen olarak geri dönüş hakkı, Türk bölgelerindeki nüfus yapısını değiştirmeyecek biçimde uygulanacak.
Adadaki Türk ve Yunan askerleri altı ayda bir 10'ar bin azalarak 2'şer bine inecek.
Onurlu bir uzlaşma iki tarafın da yararınadır. Yeter ki sözler kâğıt üzerinde kalmasın.
Böyle bir risk vardır ve hangi güvencelerle garanti altına alınacaktır; bu henüz bilinmiyor.
Kıbrıs Birleşik Devletleri'nin AB'ye üyeliği Türkiye ile eş zamanlı olarak gerçekleşebilseydi hiç bir sorun kalmayacaktı.
Oysa Türkiye vadesiz beklerken Güney Kıbrıs AB'ye üye yapılacak ilk grup ülke arasında bulunuyor.
Kıbrıs AB'nin iç meselesi haline geldikten sonra neler olabileceğini tahmin etmek için kâhin olmaya gerek yok.
Türkiye'ye 1995'te verilecek 3.2 milyar dolarlık AB yardımı Yunan vetosuna tosladı. Avrupa Ordusu ile ilgili son uzlaşma da aynı kaderin kurbanı olmaya adaydır.
Barış umudu iyi ama Avrupa Birliği Türkiye'nin güvenini yazık ki hak etmiyor.
Çözüm, bu güveni sağlayacak sağlam garantilerin üretilmesini bekliyor.
Adalet ilkesi verginin temelidir.
Aç gözlü belediyeler ve reaksiyon kabiliyeti zayıflamış iktidar yüzünden bu temelin dibine bomba konuldu.
1998'de 12 milyar lira olan bir evin asgari beyan değeri 2001'de 35 milyara gelmişken bu yıl 328 milyar liraya zıplatıldı.
Belediye veya devlet, vergisini ödeyemeyen vatandaşın evini bu fiyattan satın alır mı?
Almaz. Çünkü etmez.
O zaman talep edilen bu vergi neyin nesi?.
Evet, bu bir servet vergisidir. Zamana yayılmış bir kamulaştırma skandalıdır.
Devlet, eğer bu ev kiradaysa "En az değerinin yüzde 5'i kadar kira geliri beyan etmek zorundasın" diyor. Bu da yılda 16 milyar lira ediyor. Nerede bu bolluk? Ev sahipleri işsizlik yüzünden kiraları indirdiler..
Satmaya kalksa "En az 328 milyara satman gerekirdi. Ver bu rakamdan vergisini" diyecek. Bu vergicilik değil soygundur.
Sanal gelirlere vergi koymak, ancak korku filmlerinde görülebilecek bir kâbustur.
Ve Türkiye'de gerçekleşmek üzere..
Her iş bir yana, hükümet rejimin özünü ve mülkiyet hakkını zedeleyen bu yanlışı düzeltmenin çaresini bulmalıdır.
Hemen, hiç vakit kaybetmeden..
Yangın bacayı sarmadan..