Şimdi size bir öykü anlatacağım.. Yaşanmış bir öykü..

Ekonomistlerin nasıl çuvalladığının öyküsü..

Sadece bizde değil.. Dünya çapında bilinen bir gerçektir..

Ekonomistler, siyaset bilimciler bir de futbol yorumcuları tahmin konusunda pek becerikli değillerdir..

Ama söyledikleri çıksa da çıkmasa da, 'ben demiştim' diye üste çıkma konusunda ellerine su dökülmez..

Gelin.. Bugün ekonomistleri ele alalım..

Türkiye, 19 Şubat'ta kadar sabit kur ya da kur çıpası denilen politikayı uyguladı..

Amaç kuru sabit tutarak enflasyonu indirmekti..

Evdeki hesap çarşıya uymadı.. 19 Şubat günü kriz patladı..

IMF yeni bir reçete ortaya koydu.. Tek çözüm.. Dalgalı kur..

Olur mu, olmaz mı derken, Kemal Derviş geldi.. Bir de baktık o da dalgalı kuru savunuyor..

Yani doları, markı serbest bırakacaksın.. İster inecek, ister çıkacak.. Müdahale yok..

O günlerde hava hoş.. Dolar 700 binlerde.. Herkes olsa olsa 900 olur, 950 olur diyor..

1 milyon lirayı düşünen bile yok..

İlk günler iyi.. Derken Ankara'da küçük bir kıpırdanma..

Dolar 900'den, 950 bin liraya..

Ankara'dan ters bir demeç, iki cümle açıklama..

Dolar 1 milyon.. 1 milyon 100, 1 milyon 200..

Durdurmak mümkün değil..

Ankara ağzını açsa dolar yükseliyor..

Eee siyasetçi bu.. Ağzını bağlayamazsın ki..

Önce tütün, ardından Telekom krizi derken bir baktık ki dolar 1 milyon 680'i bulmuş..

Sadece Ankara değil.. 20-30 milyon dolarlık sığ bir piyasa bile doları elli bin lira, yüz bin lira artırıyordu..

Olacak iş değil..

Ekonomistlerin ilk günler biraz mahçup çıkan sesleri birden gürleşti..

'IMF'in peşine takılıp gidiyoruz..

Dalgalı kur bizi batıracak..

Bu, dalgalı kur değil, yükselen kur..'

Haksız da değillerdi.. Kur dalgalanmıyor, sadece yükseliyordu..

Ekonomistlerin önerisi açıktı.. Türkiye'nin yıllardır uyguladığı sisteme dönmek..

Yani enflasyona dayalı öngörülebilir kur politikası..

Devriş direndi..Merkez Bankası Başkanı Serdengeçti direndi.. Dalgalı kura devam dendi..

Neyse..

11 Eylül oldu.. 10 milyar dolarlık dış destek imkânı açıldı.. Siyaset ayak sürümekten vazgeçti..

Kampanyalarla alış veriş körüklendi.. Çark az da olsa dönmeye başladı..

Bunun getirdiği moralle.. Dolar bu kez aşağı doğru inmeye başladı..

Dün 1 milyon 400 seviyesine kadar indi..

Yani dalgalandı..

Buraya kadar tamam..

Benim takıldığım nokta farklı..

Aşağı yukarı aynı durumda olan Türkiye kurtuldu, Arjantin battı..

Neden?

Bizim ekonomistlere göre; Arjantin dalgalı kura geçmedi de ondan..

Yani dalgalı kur iyi mi?

Ekonomistleri okudukça kafam karışıyor..

İşin içinden çıkamıyorum..

Siyaset bu hale bakın nasıl geldi..
"Siyaset moral özünü yitiriyor, sıradanlaşıyor, profesyonelleşiyor. Halktan, toplumdan kopuyor. Siyaset, bir işten doğrudan çıkar bekleyenlerin uğraşısı gibi görünüyor. Siyasetin toplumsal saygınlığı hızla kayboluyor."

Bu sözler CHP lideri Deniz Baykal'a ait..

Dün söylenmiş değil.. 1991'de yapılmış bir tespit..

Aradan 10 yıl geçti..

Peki, o günden bugüne ne değişti?..

Fazla çaba harcamanıza gerek yok..

Cümlelerin sonundaki 'yor'ları atın.. Yerine 'di' koyun..

1991'in yerine 2001 yazın..

Yanıtı bulun..

Siyaset moral özünü yitir(yor)di..

Sıradanlaştı, profesyonelleşti.. Halktan, toplumdan koptu..

Çıkar bekleyenlerin uğraşısı oldu..

Saygınlığını yitirdi..

Yani daha kötüye gitti.. Beklenen oldu..

Peki neden?..

Siyaset profesyonelleşti de ondan..

Ama bu kaçınılmaz bir sonuçtu..

Profesyonelleşen sendikacılık..

Profesyonelleşen dernekçilik..

Profesyonelleşen meslek temsilciliği..

Kaçınılmaz olarak, eninde sonunda siyaseti de profesyonelleştirecekti..

Temsil ettiği gruptan çok kendi çıkarını önde tutan sivil toplum ağalarının, siyaseti de çıkar bekleyenlerin uğraşısı haline getirmesi kaçınılmazdı..

Siyasetin de işine gelince, olan oldu..

Çıkan sonuç ortada..

Cumhurbaşkanı, her ne kadar tek umudum sivil toplum kuruluşları dese bile, tablo iç karartıcı..

Ürkütücü..

Siyasetin de.. Sivil toplum kuruluşlarının da profesyonelleşmesi..

Demokrasi adına endişe verici olan bu..