Demiştim ya... Derme çatma bir tören için, basket potalarının gölgesi altında bir "sema gösterisi" için akın akın Konya'ya gidiliyor yıllardır ama, Hani nerede Mevlânâ üzerine Türkiye'nin başını çektiği ve içine taşra politikacılığı sokuşturulmamış bir yayın ve araştırma hamlesi?..
"Ne olursan ol, gene gel" kolaycılığına sığınmış hafif ve modaya uygun bir Mevlânâseverlik yerine, hani nerede uluslararası Mevlânâ araştırmaları sempozyumları ve cidden Mevlânâ'yı öğrenme çabaları?..
Bugün Tempo dergisini elime alınca şaşırmadım desem yalan olur!
Sevgili Kerem Çalışkan köprülerin altından akan suları, bahçenin duvarını delip geçen yeni filizleri iyi farkeder; hemen hisseder...
Yayın direktörlüğünü yaptığı derginin kapak konusunu "Global Mevlânâ"ya ayırmış Kerem...
"Dünyanın İslam'ı masaya yatırdığı bir dönemde, Mevlânâ güneş gibi parlıyor. Bütün dünyada Mevlânâ cemaatleri, Mevlânâ dernekleri kuruluyor. Bunların sayısı hızla çoğalıyor. 21. Yüzyıl Mevlânâ'yı keşfedip selamlıyor. Ama Türkiye'de Mevlânâ sahipsiz. Ne bir Mevlânâ Enstitüsü var, ne Mevlânâ Merkezi. Gençlik Mevlânâ'yı lise kitaplarının ötesinde tanımıyor" diyen Kerem, 11 Eylül sonrası dünya Mevlânâ'ya daha dikkatle eğilirken Türkiye'nin bunu fark etmediğini vurguluyor.
Tempo'da Nilüfer Kas'ın yaptığı haberde ise şu gerçeğin altını çizilmiş:
Kültür Bakanlığı 1992 yılında Mevlânâ Kültür Merkezi proje yarışması açtı. Proje inşaatına 1993 yılında başlandı, bugüne kadar ancak yüzde 5'i tamamlanabildi. (Ben de diyorum ki; insaf, 9 yıl geçmiş! Ama iş törenlerde Mevlânâ üzerine nutuk atmaya gelince siyasiler sıra kapma yarışında en baştalar!)