Ressam Paşam!
Kenan Evren, "Bugün olsa Bülent Ersoy'a yasak koymazdım" demiş... Anlayacağınız 21 yıl sonra "netekim pişman" olduğunu dile getirmiş, yanlış yaptığını kabul etmiş...
Acaba, bugünün Ressam Paşa'sının tek yanlışı bu mu? Başka suçu, hatası, günahı yok mu?
Yıllar önce yine bir gazetenin köşesinden eleştirdiğim Evren Paşa'yı kızdırmıştım... Ama kusura bakmasın;
Bugün hepimizin eleştirdiği Türkiye manzarasını 21 yıl önce siz çizip boyamadınız mı?
12 Eylül sabahı elde fırça önünüzdeki tuale darbe vurmadınız mı?
Ama iyi çizip boyamadınız Paşam! Geçen zaman içinde çizgiler kayboldu, renkler soldu... Boyadığınız yerlerin altından eski renkler sırıttı...
*
12 Eylül'ü neye ve kimlere karşı yapmıştınız Paşam; hatırlayabiliyor musunuz?
Konya'da yeşil sancak açıp şeriat isteyenlere, Atatürk'e küfredenlere karşı ise; onlar sizden sonra bir süre Türkiye'yi yönettiler.. Yeniden yönetmeye talipler Paşam...
Hatırlıyor musunuz Paşam; Konsey olarak imam hatip liseleri, Kur'an kursları açtınız... Sizden sonra onlar açmaya devam etti..
Açık bulduğunuz tabloları sergilerden kaldırdınız... Onlar da parklardaki heykelleri söküp götürdü...
Kısacası siz ne yaptıysanız, onlar katladı...
Sahi siz 12 Eylül'ü kime karşı yapmıştınız Paşam? Yeşil sancak açıp şeriat isteyenlere mi, yoksa Atatürk'ü baş tacı edenlere mi?
*
Gördüğünüz gibi 21 yılda hiçbir şey değişmedi Paşam!..
Üniversiteli yine coplanıyor... Çember sakallılar "Şeriat" için çalışıyor.. Memur-işçi "Açız" diye bağırıyor... Bir tek şey değişti; Bülent Ersoy sahneye çıkıyor ...
Peki suç kimde Paşam? Hiç düşündünüz mü?
Tualde mi?
Eski manzarayı iyi kapatamayan boyada mı?
Yoksa ressamda mı?
Salkımcılara bir kaç soru
Salkım Hanım'ın Taneleri" isimli filme imzasını atan, azınlıklara yapılan tüm mezalimi dünyaya tanıtan entellerimiz şimdi de 6-7 Eylül olaylarını sinemaya aktarmaya hazırlanıyorlarmış... Yani bir grup çapulcunun kenti yağmalamasını, azınlıklara ait mağazaları yakıp yıkmalarını...
Salkım Hanım'ın Taneleri isimli filme başta roman yazarı, senarist ve yönetmen olarak emeği geçenlere soruyorum:
* 15 Mayıs 1919 günü İzmir'e çıkan Yunanlılar'ın yaptığı katliamı...
* Yine Yunanlılar'ın 3 yıl boyunca Batı Anadolu'da yaptıkları talanı...
* Ermeniler'in Doğu Anadolu'da akıttığı kanı...
* Balkanlar'da Bulgarlar ve Yunanlılar tarafından 1911-1918 yılları arasında sergilenen mezalimi sinemaya aktarmayı düşünüyor musunuz?
Ayrıca, tarihimiz açısından gurur tablosu oluşturan;
Antep, Maraş savunmalarını, ya da Kurtuluş Savaşı'mızdan bir hikâyeyi sinemaya aktarmayı arzu ediyor musunuz?
*
Ne dersiniz beyzadeler? Böyle bir niyetiniz var mı? Yani Türk milletini dünyaya barbar olarak göstermeyecek, bir milleti mahkum etmeyecek, yüzünü eğdirmeyecek filmler yapmayı düşünüyor musunuz?
Hay ağzını öpeyim1
İstanbul'un iş aramaya değil, para harcamaya gelecek insanlara ihtiyacı var...
(İTO Başkanı Mehmet Yıldırım)
Onlar bizim insanlarımız
Dedeleri, nineleri, bebeleri, okula ayakkabısız, defter-kalemsiz giden öğrencileri sevindirmek istiyorsanız, Kadıköy Belediyesi'nin düzenlediği giysi ve kuru gıda yardım kampanyasına katılın... Hep övündüğümüz ve artık özlediğimiz birlik ruhunu şahlandırın...
Hemen bu sabah verebileceklerinizi ayırın, belediye ekipleri gelip evinizden teslim alacak...
Tel: (0216) 357 28 91- 357 28 36
Fıkra
Kafa kafaya!
Rize - Trabzon karayolunda trafik kazası olmuş... Olay yerine gelen trafik polisi bakmış, ortada garip bir durum var; iki araçta da en ufak bir sıyrık, çizik olmamasına rağmen, araç sürücülerinin kafaları kan revan içinde... "Hayrola hemşerim! Nasıl oldu kaza?" diye sorunca, yüzü gözü sargılar içindeki Temel güçlükle anlatmaya başlamış:
"Hava çok sicak idi... Ben otomobilun içinde sicaktan bunalmiş idum... Camdan kafami dişari çikarmiş, cüzel cüzel cidiydum..." Lafın burasında derin bir nefes almış; kafası sargılı diğer sürücüyü işaret ederek devam etmiş:
"Anladuğum kadariyle, ha bu da bunalmiş... Kafa kafaya çarpişmişuz..."
Kalemine sağlık
Sanki cumhurbaşkanı değil, bir muhalefet lideri... (..) Anayasa'nın 104. maddesi şöyle der: "Cumhurbaşkanı devletin başıdır... Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir.." Eğer bir cumhurbaşkanı ikide bir hükümetle çatışmaya girerse, bu anayasal ilkeyle ters düşmüş olur..." (Hasan Cemal)
Serbest kürsü
Cezayı niye biz ödüyoruz
BEDAŞ yetkilileri, kaçak elektrik kullanımı yüzünden İstanbullu her abonenin yılda 90 milyon lira fazladan ödeme yaptığını söylüyor. Bizler de BEDAŞ'ın kaçak elektrik kullanımına karşı ne gibi tedbirler aldığını merak ediyoruz.
Yıllardır bu sorunu dile getiriyorlar ama çözümü için hiçbir şey yapmıyorlar. Laf değil, iş yapsınlar. Dürüst abonelerin soyulmasına artık dur desinler.
Ahmet Çeşnici
|
