kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
28 Nisan 2009, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Muhtaç olduğun hakikat

Türkiye'nin muhtaç olduğu en büyük hakikatlerden biri, bu ülkede belli zümre egemenliklerinin sürdürülebilmesi için kan dökülmesini teşvik edenlere dair olandır.
Yani, görünürde teröre karşı ve terörle mücadele içinde görünen kimilerinin bizatihi terörün sürmesi, kaos ortamı, şiddet toplumu için yaptıklarıdır.
Yani, "sağda solda" görünürde kendi ideolojik kaygıları olanların da, bomba, silah, suikast, kan, şiddet sahnesinin kuklaları haline de getirilebilmeleridir.
Elden ele...
Örgütten örgüte...
Bölgeden bölgeye dolaşan silahlar, bombalar.
Dağlardan toprak altına...
Toprak altından hücre evlerine...
Hücrelerden sokaklara, meydanlara.
Esasında aralarında "ideoloji ve hedef birliği" dahi bulunmayanların...
Hatta birbirine karşıt inanç ve hedeflere bağlı görünenlerin bazen birbirini bilerek, bazen birbirine dolanarak müttefik olabilmeleridir.
Bu ülke ayağındaki bu kanlı zinciri çözemedi.
En azından, "Aynı silahla bir gün onlar, bir gün ötekiler cinayet işledi" denen günlerden beri.
Binlerce ölüsü var memleketin ama iki örnek vereyim:
Ankara'da bir Savcı, Doğan Öz, devletin ve milletin ezberlerine inat bu zincire el atmıştı:
Hâlâ orada, Ankara'da yatıyor; 12 Eylül öncesinden beri.
Ankara'da bir gazeteci, Uğur Mumcu, bu kanlı zincirin kimi halkalarından şüphelenmişti.
Hâlâ orada, Ankara'da yatıyor; 12 Eylül sonrasından beri.
Türkiye'nin ve bu milletin muhtaç olduğu en büyük hakikatlerden biri, gördüğünü, bildiğini sandıklarının hukukla, siyasetle, gazetecilikle sarsılmasıydı.
Hakikate dair hikâyeler hep yarım kaldı!
Oysa olması gereken şuydu:
Gördüklerinden sonra bir daha asla gözünü kapatmamak!
Kim bilir...
Belki de tarihin bu zamanları bize bir miktar hakikat armağan eder.
Belki de toplum, binlerce dehşet ölüsünü, bir de hakikati daha fazla görmüş olarak yad eder.
Bizim bir büyük felaketimiz de hep buydu!


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın