kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
8 Nisan 2009, Çarşamba
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Günaydın  
ŞİRİN SEVER

Obama'nın Sarıgül olması için 20 sene gerek!

Esquire dergisini karıştırırken rastladım, kayıtsız kalamadım... Belediye seçimlerinde tek başına yüzde 70 oy alıp bir rekora imza atarak yeniden Şişli Belediye Başkanı seçilen Mustafa Sarıgül'le konuşmuşlar seçim öncesi. Ve seçim kampanyasında kullandığı 'Pop-Art' uygulamalı fotoğrafları ve değişim temalı sözlerini hatırlatarak sormuşlar: "ABD Başkanı Barack Obama da benzer özellikte bir kampanya yapmıştı. Bir etkilenme sözkonusu mu?" Sarıgül de cevap vermiş: "Beni Obama'yla karşılaştırmanız pek mantıklı değil, o siyasi arenada daha çok yeni. Durun bakalım, ne yapacak, ne edecek, bir görelim. Obama'nın bir Sarıgül olması için daha 20 sene mücadele etmesi gerekiyor. O da benim gibi 30 senesini versin de bu işlere, görelim; ondan sonra değerlendiririz. Ayrıca bizim kampanyamızın içeriği Obama'nınkinden daha önce hazırlanmıştı..." Yani siz bakmayın Obama'nın şu sıra mahallemizde estirdiği fırtınaya... Daha kaç fırın ekmek yemesi gerek, yiyip yiyip mücadele etmesi gerek! Peki tevazu denen şey, niye hiç uğramaz birtakım kişiliklere?
Obama demişken devam edelim... Türkiye'de fırtına gibi esip duruyor ABD Başkanı. Çankaya Köşkü'nde atılan toplardan ürküp omzunu silkmesi haber, hapşırığı haber, evinden bilmem kaç deniz mili uzakta bile sporunu ihmal etmemesi haber. Bunlar da bi'şey mi; adamın tuvaleti bile haber! Obama, Türkiye ziyaretinde tuvalet ihtiyacını ABD'den getirilen çelik tankta gideriyormuş; dışkısı Amerika'ya taşınarak asitle yok edilecekmiş. Eski Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad'ın ABD'ye yaptığı ziyarette kanser olduğu dışkısından teşhis edilmiş ve ABD'nin Suriye'ye yönelik politikalarını bu olaydan sonra yeniden şekillendirdiği ortaya çıkmış daha önce. Bu tür bir durumla karşılaşmamak için de, ABD başkanlarının seyahatlerinde böyle bir güvenlik uygulamasına gidiliyormuş. İnsan kabız olur valla!
Fazıl Say'ın açıklamaları var bir de... Malum, son zamanlarda gündem yaratan, dahası gündem yaratmaya çalışan demeçleriyle dikkatleri çekiyor Fazıl Say. Duruyor duruyor patlayıveriyor. Yapmasın demiyoruz; sanatçı dediğin tavrını koyar, rengini, duruşunu belli eder, söyleyecek lafı varsa söyler. Ama gölgesiyle de kavga etmesin ya! Bu kadar mutsuzluk saçmasın. Tamam çoğumuz benzer dertlerden mustaribiz ama sanatçı dediğin kişiden de şikayet yerine 'çaba' görmek istiyorsun, yaptığı iş kadar değerli, önemli, sanatsal çıkışlar bekliyorsun. Önce Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'a öfkesini kusan, sonra Deniz Baykal'a mektuplar döşeyen Say, bu kez İzmir'deki konserinden önce basına 'içini dökmüş'... Konserden önce konuşmak isteyen basın mensuplarının görüşme isteğini geri çevirmiş. Çevirebilir! En doğal hakkı... İnsanın canı sıkkınken burnuna mikrofon dayanması, işi bilmeyen, seni tanımayan muhabirlerin sırf polemik amaçlı abidik gubidik sorular sorması çekilir şey değildir muhakkak... İyi de basın danışmanını yollayıp "Gak diyorum guk yazıyorlar. Ben ne siyasetçiyim ne politikacı. Ben sanatçıyım" diye çıkışmak neyin nesi! Basına ambargoyu böyle koyarsan haber olursun asıl. Amaç bu mu peki?
Okuduklarım arasından son bir anekdot... Ali Özgentürk'ün son filmi 'Yengeç Oyunu' bu hafta vizyona girdi. Bu vesileyle bir röportaj veren ünlü yönetmen, sinema seyircisinin kutuplaşmasından rahatsız olduğunu belirtmiş: "Üç Maymun'un seyircileri ile Recep İvedikçiler takım tutar gibi birbirini aşağılıyor!" Aynen öyle! İnsanlar, insanlardan kastım sinema seyircisi, öyle bir hale geldi ki; komedi filmi izleyen hiç dram izlemiyor, hayatında acıklı, ciddi bir şey yok sanki... Sanat filmi izleyenin de hayatında gülmeye, sululuğa yer yok! İki saatlik eğlencede bile holigan olmaya bu kadar mı meraklıyız yahu!


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın