kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
5 Nisan 2009, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat

Ben neredeyim bu dünyada?

KAYA GENÇ
04.04.2009
Seçimden hemen önce bütün yolcuların ölümüyle sonuçlanan helikopter kazasının ardından yaşanan 'kurtar(ama)ma' operasyonu ve Ocak ayında Uludağ'da kaybolup donarak ölen gencin başına gelenler, cep telefonlarının hayat kurtaran teknolojisinden faydalanamadığımızı gösteriyor..
Üniversite öğrencisi Ümit Özgen, sekiz arkadaşıyla birlikte kayak yapmak için Uludağ'a gittiğinde, cebinde hiç yanından ayırmadığı telefonunu da taşıyordu. 19 Ocak pazar günü snowboard yapmak otelinden ayrılan Özgen sis yüzünden yolunu kaybetti ve boş bir kulübeye sığındı. İlk yaptığı iş, cep telefonunu çıkarmak ve annesini aramak oldu. "Kayboldum ama iyiyim" diyen Özgen 12.00'deki kayboluşundan telefonunun şarjının bittiği 18.30'a dek arkadaşlarına ve ailesine pek çok SMS gönderdi, durumu hakkında bilgi verdi. Ama kurtarma ekipleri onu 23.00'da bulduğunda ve ölmek üzere olan Özgen oteller bölgesine 02.00'de ulaştırdığında artık çok geçti. Peki Özgen cep telefonunu kullanarak hayatını kurtarabilir miydi? Cep telefonu operatörünün savcılıktan izin almak için beklemesi sonucu yaşanan bürokratik süreci bir kenara bırakalım. Araya (genellikle en büyük başarısı hayat kurtarmak olmayan) Türkiye Cumhuriyeti Bürokrasisi'ni sokmadan nasıl hayatınızı kurtarabilirsiniz, sorumuz bu. Geçen hafta İHA muhabiri İsmail Güneş, siyasetçi Muhsin Yazıcıoğlu ve dört kişinin içinde bulunduğu helikopter Maraş'ta Beril Dağı mevkisinde düştüğünde, benzer bir yer bulma krizi yaşandı. Muhabir Güneş, kaza sonrası ilk iş olarak cep telefonuyla 112'yi aradı; cep telefonu numarasını ve durumuyla ilgili bilgileri verdi. Helikopterde, kazalarda uyduya sinyal yollayan ELT teknolojisinin (Acil Yer Bulma Vericisi Sistemi) olduğu ama anlaşılmaz biçimde devreye girmediği söyleniyor. Yine de, kurtarma ekipleri helikopter düştüğünde ölenleri değilse de sadece ayak bileği kırılan Güneş'i kurtarmayı başarabilirlerdi. Eğer cep telefonu çalışan Güneş'in nerede olduğu tespit edilebilseydi.

BİRİNCİ YÖNTEM: SMS ATMAK
Turkcell'in sunduğu Neredeyim hizmeti, bu tip durumlarda başvurulacak ilk adres olmalı. Hizmeti denemek için, SABAH binasında, cep telefonumuzdan 7777 numarasına NEREDEYIM yazan bir mesaj attık. 30 saniye içinde bir cevap mesajı geldi. "Bulunduğunuz bölge İstanbul, Beşiktaş, Okul Sokak. Coğrafi konumunuz: 41 derece, 03 dk, 45 sn kuzey, 29 derece 00 dk, 39 sn doğu). Size en yakın noktalar: İl Emniyet Müdürlüğü Hizmet binası, 692 metre, Jandarma Dispanseri, 93 metre..." Peki Turkcell Neredeyim hizmeti nerede olduğumuzu doğru bilmiş miydi? Bunu belirlemek için internetteki harita servisi Google Maps'e (maps.google.com) girdik. Arama kutusuna bu mekân bilgisini sayısal terimlere dönüştürüp yazdık (dönüştürmek için Google'dan 'latitude converter' diye bakın), gerçekten de koordinatların doğru olduğu ortaya çıktı. Hatta Google Maps, Balmumcu'da çekilmiş fotoğrafları ve video'ları da, haritanın yanında bilgi olarak sunmuştu. Peki İsmail Güneş'in konuştuğu 112 görevlisi ona bu yöntemden bahsetseydi, bizim yaptığımız gibi, muhabir ve helikopterin yeri dört dakika içinde bulunabilir miydi? Telefonla görüştüğümüz Turkcell yetkilileri, bu teknolojideki 'hata payı'na dikkat çekiyorlar. Şehir içindeki baz istasyonlarının verdiği koordinat bilgisiyle, helikopterin Ağrı'da düştüğü coğrafya arasında büyük bir fark var. Turkcell, şehir içi söz konusu olduğunda koordinat bilgisinde yaklaşık 300 metre, şehir dışında ise bir kilometre yanılma payı olacağını söylüyor.

İKİNCİ YÖNTEM: GPS ÖZELLİĞİNDEN FAYDALANMAK
Fakat kabul etmek gerekir ki bir kilometrelik yanılma payı da hiç fena değil. Üstelik bu teknolojiden faydalanmak için cep telefonunuzun mesaj gönderebilmesi yeterli, yani gelişkin özellikler gerekmiyor. Eğer iPhone, BlackBerry veya kalburüstü bir telefonunuz varsa, telefonunuzdaki GPS özelliği bu tür bir mesaj sistemine de gerek olmadan nerede olduğunuzu size söylüyor. iPhone'un uygulamalar (Applications) bölümündeki Google Maps programı, bu açıdan çok başarılı. Tek bir tuşla GPS üzerinden yerinizi kusursuz biçimde belirliyor. Programı çekmek için telefonunuzun web tarayıcısıyla m.google.com/maps bağlantısına giriyor, burada kendi telefonunuza uygun Google Maps sürümünü alıyorsunuz. Harita uygulamasını açtıktan sonra GPS aracılığıyla konumunuz beş metrelik bir hata payıyla, isterseniz uydu fotoğrafı isterseniz coğrafi harita formatında görüntüleniyor. Yapılan testlerde, henüz Türkiye'ye gelmemiş olan gelişkin 3G teknolojisinin yokluğuna karşın, eski moda EDGE isimli internet bağlantısıyla bu sistem gayet iyi çalışıyor. Arabayla giderken çalıştırdığınızda dahi GPS'in çok başarılı biçimde yerinizi tespit ettiğini görecebilirsiniz. GPS, 24 farklı uydudan gelen bilgilerle yerinizi belirliyor. Bulunduğunuz yerin bu 24 uydudan dördüne olan yakınlığını hesaplayan sistemin doğru çalışması için açık bir alanda olmanız gerekiyor. Telefonunuz nerede olduğunuzu haritada gösterdikten sonra, gerekli teknik koordinatları da veriyor.

ÜÇÜNCÜ YÖNTEM: MY LOCATIONS
GPS teknolojisinin bahsettiğimiz iki kazada hayat kurtarma olasılığı çok daha yüksekti. Her telefonun desteklemediği GPS teknolojisinin bir alternatifini ise yine Google geliştirdi. 'My Location' isimli teknoloji, Google Maps sitesiyle entegre çalışıyor. Telefonunuzda GPS teknolojisi olmasa dahi, My Location en fazla 500 metrelik bir hata payıyla yerinizi belirliyor. Baz istasyonlarının verileriyle haritadaki yerinizi, çevresinde bir daire olan mavi bir nokta olarak göreceksiniz. Windows Mobile, Java, BlackBerry, Nokia/Symbian gibi pek çok platformu destekleyen bu teknolojinin de hayat kurtaran bir yanı olduğu aşikâr.
Haberin fotoğrafları