kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
19 Mart 2009, Perşembe
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Günaydın  
AYŞE ÖZYILMAZEL

Belki yönetmen Mahsun budur!

Güneşi gördünüz mü? Görmediyseniz, görenlerin yorumlarını okudunuz mu? Mahsun Kırmızıgül başöğretmen gibi mesaj bombardımanına tutmuş, abartmış her şeyden birazcık koyayım da aman ortalık karışmasın hissiyatına kapılmış, mesajlara doyamazken gerçek bir mesaj çakamamış... Yani Mahsun bu film işini kıvıramamış... Hem yazıp, hem oynamak hem de yönetmek zor zanaatmış.

BURUN KIVIRMIŞTIM
Aslına bakarsanız; Mahsun korkmuş, elini korkak alıştırmış, ne şiş yansın ne kebap derken müthiş bir konuyu, Türkiye'nin konusunu aşure etmiş... Başka ne vardı? Ne deniyordu? Hah! Buldum! "Mahsun, kıyılarda dolaşmış, sahaya inememiş." Peki! Kabul! Herkesin fikri kendine, belki de çok haklılar 'Güneşi Gördüm'ü beğenmeyenler, yeterli bulmayanlar, hatta Mahsun'a 'korkak ve özenti yönetmen' diyenler... Bana sorarsanız, fikrim başka. Bu kez başka... 'Beyaz Melek'te 'Bu bir Mahsun Kırmızıgül filmidir' hadisesine bayağı burun kıvırmıştım. Mesajlardan gına gelmiş, gitmek bilmemişti. Oysa şimdi 'Güneşi Gördüm'de ben seyirci olarak başka bir şey gördüm. Bir kere filmi çok sevdim. Hani bir şarkı çalar sizi uzaklara götürür, ifade edemediğiniz hislerinize tercüman olur ya.

ÖZGÜRLÜK BOŞ KELİME
Hani yan masanızda yapılan bir muhabbet aradığınız sorunun cevabıdır ya... Hani bir yazı kafanızdaki kısa devre yapmış sistemi bir anda aydınlatır, ampulü yakar ya... İşte benim için o hesap oldu 'Güneşi Gördüm.' Çünkü bana bir şey katan şarkıları, vizyonumu genişleten kitapları, durup bakmamı sağlayan filmleri severim ben. İşte 'Güneşi Gördüm' de bana bambaşka bakış açıları kattı. Ülkemle ilgili, kendimle ilgili, önyargılarımla, at gözlüklerimle ilgili... Bu film duvara toslattı kafamı. Bu ülkede kardeş kardeşe düşüyor. Bu ülkede 'özgürlük' içi boş bir kelime, birilerinin işine gelene kadar özgürsünüz. Aile bağlarında değerli başka ne var ki hayatımızda? İnsanın vatanı gibi olmuyor, doğru ama ya vatanı insanı olduramıyorsa, o zaman ne oluyor? Neden bizden farklı ne varsa burun kıvırıyoruz, tü kaka ilan ediyoruz acaba? Mesela travestisi, eşcinseli öldürüldü mü sesimizi çıkartmıyoruz? Oh mu oluyor onlara? Denizi ilk kez görmüş Doğu'lu bir aile gelip evimizin önündeki parka kurulduğunda canlarını alacakmış gibi bakıyoruz. Hayatımızın göbeğinde ne işi var onların, gitsinler istiyoruz. Oysa bilmiyoruz... Biz aslında daha neler neler bilmiyoruz...

GERİSİ TEFERRUATTIR
Sistemi sorgulayacağımıza, insanları yargılıyoruz. Bizim hayatımızı kolaylaştıran bir çamaşır makinası bile neler edebiliyor bazılarına göremiyoruz. Vay be! Daha birçok şey geçiyor insanın aklından filmi izleyince... İnsan bazı şeyleri bilse de içine sindirip yüz çevirebiliyor işte. Film öyleymiş, böyleymiş, mesajlar birbirine girmiş umurumda değil sayın seyirciler. Belki de Mahsun Kırmızıgül yönetmenliği, Mahsun Kırmızıgül sineması, onun anlatım tarzı budur. Olamaz mı? Bence gidip, güneşi görmeli. Size de elbet bir şey kalacak, gerisi zaten teferruat olacak.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın