kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
11 Mart 2009, Çarşamba
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Günaydın  
YÜKSEL AYTUĞ

Sen şehit, ben terörist...

Mahsun yine yaptı yapacağını... Çok iyi bildiği bir hikayeyi, en iyi bildiği yolla, yani "samimiyetle" anlatıp, hepimizi etkiledi. Güneşi Gördüm'ün öyküsünden bir değil, bir kaç film çıkar. Mahsun, bizim, gazetelerde iki kelime olarak görüp, anlamını pek sorgulamadığımız "zorunlu göç"ün ardındaki koyu dramları resmederken de, kardeşlerin birbirini vurduğu dağlardaki savaşı anlatırken de, insan tacirlerinden, "ille de erkek çocuk" sendromundan, sıla hasretinden, eşcinsellerin hayat mücadelesinden, varoşlara sıkışıp kalan umutlardan, töre'nin anlamsızlığından bahsederken de Sarıkamış'tan, Norveç fiyortlarına kadar bir çizgi çekip, buna "insan paydası" demiş... Anlatmak istediği her şeyi önce "insana" bölmüş. Böyle olunca da, "siyasetler üstü" bir dil yakalamayı başarmış. Filmdeki oyunculukların neredeyse hepsi çok başarılı. Sinema dili de sade ve etkileyici. Güneşi Gördüm, sözünü dolandırmadan söylemeyi başarıyor. Ama "Travesti Kado" karakteri ile filmin nabzını yükselten genç oyuncu Cemal Toktaş'ın yanına bir "tik" attım. İzleyenler zaten nedenini biliyor. İzlemeyenler ise müthiş bir karakter oyuncusunun doğumuna şahitlik etmek için onun yer aldığı sahneleri daha bir dikkatli seyretsinler... Filmin "kopuş" anı ise bir oğlu dağda terörist, diğeri orduda asker olan baba ile oğullarının bir araya gelip, vicdan muhasebesi yaptıkları sahne... Asker olan, kardeşine soruyor: "Dağda karşı karşıya gelirsek ne olacak?" Terörist oğul yanıtlıyor: "Sen ölürsen şehit olacaksın, ben ölürsem terörist..." O anda arada kalan babanın yüzüne dağların koyu gölgesi düşüyor... Aslında film yeni bir şey anlatmıyor. 45 bin insanın ölümüne, 2 milyon kişinin topraklarından uzağa savrulmasına, 300 milyar doların silah tüccarlarının cebine girmesine yol açan terörü lanetlerken, çözümü insanların yüreğinde ve özellikle de anaların şefkatinde arıyor. Bunu yaparken, teröristinden, askerine, eşcinselinden, insan tacirine, yurt müdiresinden, kabadayısına kadar her portrenin özündeki "insani değerleri" tartışmaya açıyor. Evet, belki söylemde yeni bir şey yok ama hepimizin kullandığı kelimeleri alıp da "şiir" yapan şairler değil midir? Bence Mahsun Kırmızıgül, perdeye enfes bir şiir yazmış...


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın