kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
1 Mart 2009, Pazar
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

"Kemal Bey'den faydalanmak isterim"

Sevilay YÜKSELİR
Sevilay YÜKSELİR
28.02.2009
Bağış, başmüzakerecilikte "genç ve tecrübesiz" eleştirilerini, geçen 7 yıllık çalışmasını "Birkaç doktoraya bedeldi" diye anlatarak yanıtlıyor. Bağış, AB konusunda Kemal Derviş'ten yararlanmak istediğini de söylüyor..
Uzmanların "Ali Babacan'ın Başmüzakerecilik ve Dışişleri Bakanlığı görevlerini birlikte yürütmesi AB sürecini sekteye uğrattı" eleştirileri sonunda yankı buldu ve Başbakan Tayyip Erdoğan 7 yıl boyunca dış ilişkiler danışmanı, 2 yıl da genel başkan yardımcısı olarak görev yapan Egemen Bağış'ı, Devlet Bakanı olarak yaklaşık 2 ay önce başmüzakereciliğe atadı. 39 yaşındaki Bağış, "O da Babacan gibi genç ve tecrübesiz" diyenlere, "Bakan olduktan sonra eşiyle ortak iş yaparak hiç etik bir duruş sergilemedi" eleştirilerine tüm yanıtlarını ilk kez "Baş Başa'da" verdi.

* Bazı AB uzmanları sizin de bu görev için çok genç ve deneyimsiz olduğunu düşünüyor.
Yanılıyorlar. Ben 2002 seçimleriyle birlikte Sayın Başbakan tarafından dış ilişkiler danışmanı olarak atandım. O gün bugündür başbakanın tüm Avrupa ziyaretlerinde yanında yer aldım. AB ile ilgili sürecin tüm ayrıntılarını takip etme şansını yakaladım. Kopenhag, Brüksel gibi en önemli zirvelerde başbakanımızın yanında yer aldım. Bunun yanı sıra Türkiye'ye yapılan tüm ziyaretlerde hazır bulundum. Bu tam 7 yıl sürdü. Bu süreç birkaç doktoraya bedel bir eğitim süreci gibiydi. Hocalarım Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan idi. Şimdi o aldığım eğitimi faaliyete dökme zamanı geldi. İnşallah bana güvenenleri mahcup etmeyeceğim.

* "2009 yılı sonunda Kıbrıs Rum kesimini tanımaz isek AB, müzakereleri bitirecek" deniliyor. Eğer böyleyse çok kritik bir dönemde görev almış olmuyor musunuz?
Böyle bir karamsar tabloya katılmıyorum. Bu argümanı ortaya atanlar bir konuyu atlıyor. Bakın, Türkiye- AB ilişkileri bir tek anlaşmazlıkla çöpe atılacak bir konu değildir. Dünyadaki bir buçuk milyar müslümanın dikkatle takip ettiği ve dahil olduğu böyle bir ilişki, böyle bir pürüz yüzünden bitirilemez. Evet, Kıbrıs konusunda bu yıl sonunda bir rapor hazırlanacak. Ama Annan Planı öncesi bize verilen sözler var. Bunların yerine getirileni var, yerine getirilemeyeni var. Plan öncesi Papadopulos'un tavrının ne olduğunu herkes biliyor. Barışçıl tüm çözümlere 'hayır' denildi. Avrupa Birliği yetkilileri de artık her şeyin farkında; Kimin ne istediğini ve ne düşündüğünü. Bunun için de 2009 yılının Türkiye için bir giyotin yılı olmayacağını sık sık dile getiriyorlar.

* Kemal Derviş'in BM'deki görev süresi bitiyor. Derviş'ten AB süreci konusunda faydalanmayı düşünüyor musunuz?
Göreve geldiğim ilk gün yaptığım açıklamada her dünya vatandaşının fikrine ve desteğine açık olduğumu dile getirmiştim. Kemal Bey, benim de çok saygı duyduğum, kamuoyu tarafından tanınan, Dünya Bankası, Birleşmiş Milletler gibi önemli kurumlarda görev almış ve bizi gerçekten başarıyla temsil etmiş bir büyüğümüz. Kendisiyle TBMM'de birlikte çalıştım. New York'a gittiğim zamanlar bir araya geldik. Ve onun AB'ye üye ülkelerde iyi bir ismi olduğunu biliyorum. Bu sürece de katkıda bulunacağına inanıyorum. Zaten duyumlara göre BM'deki görevi bittikten sonra Brüksel'de bir projede yer alacakmış. Ben de sık sık Brüksel'e gidip geleceğime göre Kemal Bey'in fikirlerinden ve engin tecrübesinden faydalanmak isterim.

* Başmüzakereci bir bakan olarak Davos'a ilişkin yorumunuzu merak ediyoruz.
Sayın Başbakan, Davos duruşu göstermiştir. Dünyanın vicdanını dile getirmiştir. Dünyanın vicdanı artık çözüm ve barış sürecinin hızlandırıcı faktörüdür. Başbakan Davos'ta, "Dünyaya bu meseleyi artık çözün, yeter demiştir. Haklı dürüst ve onurlu bir çağrıdır. Davos duruşu, Filistin sorununa çözüm ve Ortadoğu'da barışın aciliyetine dünya kamuoyunu ve karar vericilerini göreve çağırmaktadır. Türkiye Ortadoğu'da ahlaki, vicdani ve sağduyulu bir duruş göstermektedir. Türkiye'nin duruşu radikalizmin ve fanatizmin karşısındadır. Türkiye Ortadoğu'da gerilimi tırmandırıcı değil yatıştırıcı bir güçtür ve öyle kalmaya devam etmektedir.
Haberin fotoğrafları