kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
19 Ocak 2009, Pazartesi
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Başbakan Erdoğan: "Avrupa'nın 6. büyük ekonomisiyiz"

Giriş Saati : 19.01.2009 22:51
Güncelleme : 19.01.2009 23:24
Yeni Haber
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AB'nin kendine daha fazla güvenmesi gerektiğini söyledi.

Çeşitli temaslar için Belçika'da bulunan Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Dostları isimli bir düşünce kuruluşunun düzenlediği toplantıdaki konuşmasında, Türkiye-AB ilişkileri konusunda değerlendirmeler yaparken, şunları kaydetti:

''Güncel sorunlar, AB'nin küresel aktör olma gereğini gösteriyor. Avrupa'nın, içine kapanık, sadece kendi refah ve mutluluğunu gözeten bir oluşum olduğuna inanmıyorum. Bugüne kadar ortaya koyduğu değerler evrensel niteliktedir. Bugünün dünyasında hiçbir ülke veya oluşumun kendini dışarıya kapatarak refah sürdürmesi mümkün değildir. Ortadoğu'da kriz varken, Afganistan, Irak ve Lübnan'da sorunlar yaşanırken, enerji, çevre ve ekonomi konularında tehditler varken, terör küreselleşirken, hiçbir ülke bu meselelerin dışında kalamaz. Bu kapsamda Türkiye'nin AB üyeliğinin daha fazla önem kazandığını düşünüyorum. Türkiye, AB için bir yük değil, bir ilave değer oluşturacaktır. Türkiye, AB'ye üye olduğunda yük olmayacak, yük alacaktır. Küresel kriz AB'yi de bizleri de az veya çok etkisi altına almıştır. AB, bu büyük krizin üstesinden gelmek zorundadır. Çin ve Hindistan'ın yakında dünyanın 2. ve 6. ekonomileri düzeyine ulaşmaları Avrupa tarafından yakından izlenmelidir. AB, kendisine daha fazla güvenmeli ve daha fazla dayanışma içinde olmalıdır.

AB, korku ve kaygı üzerine değil, ilerleme ve kalkınmaya dayalı yaklaşımlar sergilemelidir. Krize bir Avrupa kalesi oluşturarak değil, küreselleşmenin sağladığı fırsatlardan yararlanarak cevap vermelidir. Küreselleşmeyi bir fırsata dönüştürmelidir. AB, kurulduğu gibi 6 üyeli kalsaydı bugünkü ekonomik gücüne ulaşamazdı. İngiltere'nin AB üyeliğinin 2 kez veto edildiğini, İspanya ve Portekiz'in Avrupa dışında olduğunun iddia edildiği günleri hatırlayacaksınız. Bu ülkelerin bugün AB'ye katkılarını hiç kimse inkar edemez. Şimdi 500 milyon nüfusa sahip bir AB var. AB, bugün oynadığından çok daha önemli roller oynayabilir ve oynamalıdır. Çekingen, dağınık, içine kapalı, alternatif oluşturmayan ve küresel meseleleri uzaktan seyreden bir AB, ön plana çıkma fırsatını yakalayamaz. AB'nin, yeni üyerlerle genişlemesi ve vizyon geliştirmesi kaçınılmazdır.''


Erdoğan, daha sonra özetle şöyle konuştu: ''Gümrük Birliği ile bu sürece katılmış olan bir Türkiye var. Türkiye, 12 yıldır bu sınavı başarıyla vermektedir. Türkiye, 1963'ten bu yana AB'ye girme mücadelesi veriyor. Aday olduk, fasılları müzakere ediyoruz. Bazen ortaya farklı tezler sokuyorlar, bunlar bizi üzüyor. Türkiye şu anda dünyanın 17., Avrupa'nın 6. büyük ekonomisidir. Böyle bir ülke niçin AB'ye yük olsun? Türkiye, küresel ekonomik krizin çözümünde de önemli bir rol üstlenebilecektir. ''

''GÜNEY KIBRIS, AB'Yİ ALDATTI''

Recep Tayyip Erdoğan, toplantıda Kıbrıs konulu bir soru üzerine özetle şunları kaydetti:

''Kıbrıs'a Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bir işgal kuvveti olarak girmedi. Yunanistan Kıbrıs'a niçin geldiyse, Türkiye de aynı gayeyle girdi. Kuzey Kıbrıs'taki soydaşlarımız, kardeşlerimiz yokedilirken biz seyirci kalamazdık. Türkiye garantör olarak gitti, Yunanistan da güneye bunun için geldi. 1974'ten sonra Yunan askeri niçin orada durduysa, benim askerim de onun için duruyor. İşin şimdiki boyutuna gelelim: AB üyesi olan Kıbrıs değildir. AB üyesi olan Güney Kıbrıs'tır. Eğer Kıbrıs AB üyesidir diyorsanız, o zaman adama sorarlar: 'Kuzey Kıbrıs'ı ne yapacaksınız? Kuzey Kıbrıs'takilere ne hizmet verdiniz?' 2004, Annan Planı. Güney Kıbrıs bu plana 'evet' demedi. Kuzey Kıbrıs 'evet' dedi. AB bizzat şahsıma söyledi: 'Ne olur destekleyin, bu planı çıkaralım.' Tarih 1 Mayıs 2004. Bizler önce çalışmaları yaptık, o süreci yaşadık. Annan ile görüştüm, 'Gelin artık şu Kıbrıs sorununu çözelim' dedim.''

Çalışma ve müzakereler hakkında bilgiler veren Erdoğan, Kıbrıslı Rumlar'ın ve Yunanlılar'ın olumsuz tavırlarını anlattı ve şöyle devam etti:

''AB'yi aldatan Güney Kıbrıs olmuştur. Ne yazık ki bu referandumdan sonra Güney Kıbrıs, AB'ye alınmıştır. 27 Mayıs 2004'te Annan, raporunu hazırladı. Bu rapor hala BM Güvenlik Konseyi'nde sümen altında duruyor. Bu raporda neler olduğu hala açıklanmadı. Güney Kıbrıs hiç olumlu yaklaşımda bulunmadı ve hala da bulunmuyor. Şimdi AB üyesi olduğu için kenardan köşeden eline geçirdiği yetkiyi kullanıyor, olay budur. Türkiye ve TSK hiçbir zaman işgalci değildir. Kardeşlerinin yanında garantör bir ülke olarak vardır. Türkiye garantördür.''

Bir başka soru üzerine, ''Enerjide dünya çok ciddi bir süreçten geçiyor'' diyen Erdoğan, şöyle konuştu:

''Nabucco, Avrupa'nın doğalgaz sıkıntısını giderecek bir adım ve Türkiye de Nabucco üyelerinden bir tanesidir. Tedarik, transit ve tüketim başlıkları söz konusu. Türkiye, tedarikçi değil, taşıyıcı ve tüketici ülkedir. Fakat tedarik konusunda da elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Şu anda doğalgaz ihtiyacımızın büyük bir çoğunluğunu Rusya, ikinci derecede İran, üçüncü derecede denizyoluyla Cezayir ve komşu ülkelerden temin ediyoruz. Ama bunlar yeterli değil. Yeni adımlar atıyoruz. Çeşitlendirmeye gidiyor, hidroelektrik santralleri, termik santralleri artırıyor, rüzgar ve güneş enerjisinden istifade etmek için adımlar atıyoruz. Nükleer enerjiyle ilgili adım attık. Birkaç nükleer enerji santrali kurmak zorundayız. Zaman kaybına tahammülümüz yok. Şu anda Yunanistan'a doğalgaz veriyor, İtalya'ya vermenin çalışmalarını yapıyoruz. Türkiye, gelecekte Avrupa'nın ihtiyaçlarını karşılamakta önemli rol üstlenecektir.''