kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
9 Ocak 2009, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Günaydın  
ŞENGÜL BALIKSIRTI

Ebru'nun hastane çıkışı

Hande Ataizi'nin kendisini çeken kameramanlara şemsiye ile vurmasını eleştirmiş ve çuvaldızı da kendimize batırmamız gerektiğini söylemiştim. Benim mesleğe ve meslektaşlara yönelik eleştirilerim genelde piyasada nefret ve öfke ile karşılanır. İsteriz ki; hep biz haklı olalım, karşı tarafa topluca saldırıya geçelim... Yok öyle bir şey... Bizim sorumluluğumuz bize düşenleri yapmaktır. Karşı tarafın sorunu karşı tarafındır... Yani birileri terbiyesiz diye bizim de terbiyesiz, birileri saldırgan diye bizim de saldırgan olmamız gerekmez. Şimdi bir eleştiri daha... Bizler magazinciyiz ve ana malzememiz insan. Bu iş dışarıdan eğlenceli ve 'hafif' görünse de öyle değil. Çünkü direkt insanların hayatlarının içine giriyoruz. Dolayısıyla çok ciddiye alınması gereken bir iş, bir büyük sorumluluk. Bütün bunları niye anlatıyorum? Ebru Gündeş'li bir haberi televizyonda izledikten sonra... TV'de yayınlanan spotlara göre ayrılık acısı Ebru Gündeş'i hastanelik etmiş. 'Çocuk aldırmış olabilir' gibi bir dedikodu- yorumla birkaç saniyelik görüntü defalarca veriliyor... Yoo... Bu kadar basit değil bu işler... Ebru Gündeş bir panik atak krizi nedeniyle hastanede yattı... Onun geçirdiği büyük rahatsızlık nedeniyle ölümün kıyısından döndüğünü hepimiz biliyoruz. Beyninde 3 klipsle dolaşıyor. En küçük bir rahatsızlıkta; bir tansiyon düşmesinde, bir baş ağrısında bile 'acaba yine beynimde bir şeyler mi oluyor?' diyerek panikliyor, bir atak yaşıyor ve doğal olarak o ruh haliyle hastaneye koşuyor... Yani sizin, bizim gibi 'bir ağrı kesici içeyim, birazdan ağrım geçer' diyemiyor. Bunu yaşamayan bilemez. Bilemez ama en azından empati kurabiliriz, öyle değil mi?