kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
28 Aralık 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
ERDAL ŞAFAK

Zavallı Gazze

Dünyaya yazıklar olsun. Siyasilerin seçim hesaplarının, bazı güçlerin kışkırtmalarının ve uluslararası topluluğun vurdumduymazlığının, hatta vicdansızlığının bedelini bir kez daha Gazzeli siviller ödedi.
İsrail'in Gazze Şeridi'nde dün başlattığı misilleme operasyonunun nedenlerini anlamak için biraz geriye gitmek gerekiyor.
Hamas, 2007 Haziran'ında Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas'a bağlı El Fetih örgütü militanlarıyla kanlı bir iç çatışmanın ardından Gazze Şeridi'nin denetimini ele geçirdi. Daha sonra buradan İsrail kent ve kasabalarına füze saldırıları düzenlemeye başladı.
Geçen 19 Haziran'da Mısır'ın arabuluculuğuyla İsrail ile Hamas arasında 6 aylık, yani 19 Aralık'a kadar geçerli olacak ateşkes ilan edildi. Sürenin dolmasına yakın, Filistin örgütü ateşkesi uzatmamaya karar verdi. Gerekçe olarak da İsrail'in Gazze'ye uyguladığı ablukayı ve ambargoyu daha da sertleştirmesini gösterdi. Gerçekten de İsrail son bir aydır Gazze'ye insani yardımların ulaştırılmasına bile izin vermiyordu. O da bu uygulamaya, Hamas'ın silahlı kolu olan İzzettin El Kasım Tugayları'nın İsrail'e füze saldırılarını artırmalarını gerekçe gösteriyordu. Kim haklı? Tavuk-yumurta misali.
Sonuçta ateşkes sona erdi ve Hamas her gün İsrail topraklarına onlarca füze göndermeye başladı. Bu saldırıların eninde sonunda İsrail'in sabrını taşıracağını ve misillemeye zorlayacağını biliyordu. Ayrıca topu topu 360 kilometrekarelik alanda 1.5 milyon insanın yığıldığı Gazze Şeridi'ne yapılacak operasyonların, askeri hedeflerin sivillerden ayırt edilmesinin imkânsızlığı nedeniyle, çok ağır can kayıplarına yol açacağını da biliyordu. Bilmekle kalmıyor gelişmelerin bu yönde olmasını istiyordu.

Şiddet doğuran şiddet
Çünkü Hamas kısa vadeli stratejisini İsrail ve Filistin'deki seçimler üstüne kurdu.
İsrail'de Şubat ayında erken genel seçim var. Hamas bu seçimi sertlik yanlısı, "Barışa karşılık toprak" politikalarını reddeden Likud'un kazanmasını arzu ediyor. Böylece bir yandan ABD Başkanı Barack Obama'nın bir yandan da Rusya'nın yeni girişimlerle canlandırmaya hazırlandıkları barış sürecini dinamitleyeceğini hesaplıyor.
Filistin'de ise önümüzdeki ay parlamento seçimleri yapılacak. Hamas, Mahmut Abbas liderliğindeki El Fetih'i, yönettiği Batı Şeria'da da devirmeyi hedefliyor. Bunun yolu da Gazze'ye bir kez daha İsrail müdahalesinden ve bir kez daha sivillerin ölümünden geçiyor. Böylece "Gazze halkının katledilmesine seyirci kalmak"la suçlayacağı Mahmut Abbas'ın altını oyması bir hayli kolaylaşacak.
İktidarda son günlerini yaşayan İsrail Başbakanı Ehud Olmert bu tuzağa düşmemek için çok uğraştı. Hatta "El Arabiya" televizyonu aracılığıyla Gazze halkına "Gelin, kan gölünü önlemek için Hamas'ı devirin" çağrıları bile yaptı. Ama Hamas füzelerinin vurduğu kasabalardan yükselen çığlıkları seçim malzemesi yapan Likud ile meydanı ona bırakmamak için sertlik yarışına giren diğer partilerin bilediği halk öfkesine daha fazla direnemedi.
Hamas'ın en azından şimdilik hesaplarını tutturduğunu söyleyebiliriz.
Ne var ki, birileri müdahale etmezse, girilecek olan kısır döngü Ortadoğu'yu yeniden tutuşturabilir. Zira İsrail'in "Daha başındayız" dediği operasyon Gazze Şeridi'nden yeni misilleme saldırılarına neden olacak. Hem de sadece füzelerle değil, intihar eylemleriyle, canlı bombalarla da... Bu misillemeler ise İsrail'in saldırılarının dozunu artıracak. Dozu artan saldırılar da misillemeleri kamçılayacak... Son halkası olmayan bir şiddet zinciri.
Açık hava cezaevine dönmüş Gazze'deki facianın nedenlerini anlatmak için biz 1.5 yıl öncesine, 2007 Haziran'ına uzandık ama aslında Hamas'ın dürüst ve şeffaf yapıldığını tüm gözlemcilerin kabul ettikleri seçim sonucu demokratik yollardan iktidara geldiği 2006 başına kadar gitmek gerekiyor.
Günahın en büyüğü o günlerde işlendi: ABD ve AB olmak üzere dünya Hamas'ın seçim zaferini kabul etmedi, dahası onu "Şer güçleri" arasına koyup tümüyle dışladı.
Oysa Hamas'ın meşruiyeti tanınıp el uzatılsaydı, ne Filistin halkı trajik bir biçimde bölünürdü, ne dünyanın kaderine terkettiği Gazze'de insanlık faciası yaşanırdı, ne de bölge bir kez daha uçurumun eşiğine gelirdi.
İnsanın bazen insanlığından utanası geliyor.