kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
21 Aralık 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Dünyanın her yerinde gençler ‘Alexis’in ölümünü protesto ediyor.

Yunanistan'daki ayaklanma 'bildiğiniz gibi değil'

Kaya Genç
20.12.2008
Yunanistan'da yaşanan ayaklanmaları eleştirdiği yazısıyla tartışma yaratan Herkül Millas: "Bu yağmalamalar sola yakışmıyor ve çocuklarım da bu konuda benim gibi düşünüyor," diyor. Millas'a göre fakirliği yaşananların sebebi olarak göstermek de yanlış..
Türkiye ve bütün dünya, son iki haftadır Yunanistan'da yaşananları izliyor. 6 Aralık'ta 15 yaşındaki Aleksandros Grigoropoulos'un öldürülmesinin ardından meydana gelen ayaklanmalarla karışan 'komşu'da 1971 yılından beri yaşayan Herkül Millas da gelişmeleri ilgiyle izleyenlerden biri. 1940 doğumlu, Robert Kolej mezunu yazar, çevirmen, akademisyen Millas, geçen hafta Türkiye'de tartışma yaratan bir yazı kaleme aldı. Zaman gazetesinin yorum sayfasında yazan Millas'a göre komşudaki ayaklanmaların desteklenecek bir tarafı yoktu. "Sayıları bin kadar olan ve yıllarca serbestçe etrafı yakıp yıkmış olan anarşist bir grup bu kez, bir çocuğun ölümünü de istismar ederek, bu genç kuşağı peşine takabilmiştir," sözleriyle tartışma başlatan Millas'la tartışılan sözlerini konuştuk.

-"Yunanistan'ı tanımayanlar yaşananları bir cinayetin protestosu olarak algılıyor, bu gençliğin acıklı hali aslında," diyorsunuz. Oysa pek çok kişi ayaklanmaları haklı buluyor.
-Son 15 yıldır bu tür olaylar çok yaşandı. İnsanlar sokağa çıkıyor, ellerindeki molotof kokteyllerini atıyor... Polis de bu yaşananları uzaktan izliyor, çok az müdahele ediyor. Bu göstericilere de anarşist diyorlar. Arada yakalananların da mahkûm olduklarını görmüyoruz.
İstedikleri gibi üniversitelere girmeye devam ediyorlar, etrafı yakıp soyuyorlar. 19 Aralıkta bazı üniversite hocaları bir bildiri yayınladılar ve 'bu rezalete artık son verin' diyerek şikayetlerini dile getirdiler.

-Sonuçta öğrenciler anarşist ve bu da legal bir pozisyon değil mi? -Olaylara karışan ve anarşist denilen grubun siyasi söylemine bakın. Absürt bir söylem bu. Devlet istemiyorlar. Otorite istemiyorlar. Anlaşılmaz bir söylemleri var. Ama şu da var, artık onlara karşı itiraz sesleri de yükseliyor, daha doğrusu polisin ve devletin bu insanlara karşı hiçbir girişimde bulunmaması halkı kızdırıyor.

-Kontrolden çıkmış bir gençlik yani...
-Lise ve ortaokullarda, azınlık diyebileceğimiz, bir okuldaki toplam öğrenci nüfusunun yüzde beşi okulu işgal edip kapısına kilit vurabiliyor! Yıllarca bu böyle gitti. Yaşananların öldürülen gençle ilgili olmadığını söylüyorum. Öğrencilerin istekleri nedir? Yasalar değişmesin, iş sağlansın ve bazı soyut istekleri var, 'baskı istemiyoruz' diyorlar. 'Eğitime fazla para harcansın' diyorlar ki bu da yeni bir söylem değil.
Yıllardır devam eden bir talep. Yeni olan bu olayların boyutu. Yeni olan, farklı isteklerde bulunan insanların birleşmesini sağlayan bir ölüm olayı.
Gençleri bu olay çok heyecanlandırdı.

-Peki Yunanistan nasıl bu hale geldi?
-1967-1974 arasında ülkede baskıcı, özgürlükleri kısıtlayan bir diktatörlük yaşandı. Sonraki demokrasi döneminde bazı dengeler sarsıldı. Askeri rejim yıkılınca gençlerin bahsettiğim davranışları yavaş yavaş hızlanarak arttı. Ortaokul ve lise öğrencileri, sanki böyle bir hakları varmış gibi sürekli bir tür tatil yapar, okula gitmez oldu.

-Devletin burada tutumu ne?
-Hiçbir hükümet onlara karşı çıkamıyor ki! Çünkü karşı çıkanlar hemen cuntacı sayılıyor. Onlara dur diyenlerin demokrasiyi yaraladıkları söyleniyor.
Oysa keyfilikten şikâyetçi çok kişi var Yunanistan'da.
Yıllardır 'gençler ve toplum kendisine çekidüzen verse keşke' diyenlere kimi zaman diktatörlük aşığı, kimi zaman sağcı, kimi zaman da demokrasi düşmanı cuntacı diye isim taktılar. Bu bir terör havasıdır... Ve şimdi yaşananlarda olduğu gibi toplu hareketlere karşı çıkmak konusunda bir korku yaşanıyor. Dekanlar ve hocalar öğrencilerden korkuyor! Fıkra gibi bir olay aktarayım. Geçenlerde bakanlar kurulu toplandı ve polise şu direktifi verdiğini bildirdi: Dükkânları tahrip edilenler artık tutuklanmalıdır! Hoş, bu direktife karşın yine bir şey değişmedi.

BURADA YASALAR İŞLEMİYOR!
-Protestocularla sizin 'demokrasi'den anladığınız şeyler farklı gibi.
-Demokrasi saygı temeline dayanan bir rejim. Kökünde hukuk devleti ilkesi var. Komik bir şey anlatayım, Yunanistan'da çok yaygın bir laf vardır: 'Tek bir yasayaya ihtiyacımız var,' derler, 'o da yasaların uygulanması yasasıdır!' Çünkü burada yasalar çoğunlukla uygulanmaz. Örneğin vandalizm tutuklama nedeni değildir. Yalnız öğrencilerden bahsetmiyorum. Gösteri yürüyüşleri sırasında da yasalar uygulanmaz. Kaçak inşaatlar çok yaygındır.
Ülkenin yüzde kırkı kaçak inşaatlardan oluşuyor, bir düşünün.

-Ne yapılıyor bu konuda?
-Herkes bilir, kimse bir şey yapmaz! Diyelim hastanelerin içinde 'sigara içilmez' tabelaları var.
Aşağı bakın hemen tabelanın altında insanlar sigara içer. Ülkede bu artık normalleşmiştir.
Öğrencilerin yasadışı davranışlarını böyle bir ortamla ilişkili olarak düşünmek gerekiyor.

-Türkiye'deki ortamla durumu karşılaştırırsak...
-Yunanistan'da yaşananların Türkiye'de anlaşılması biraz zor açıkçası.
Ulus devlet kuruluşu açısından iki farklı ülkeden söz ediyoruz. Türkiye'de ulus devlet kurma süreci var olan bir devleti kurtarma sürecidir. Ulusçu model bunun için seçilmiştir. Türkiye'de devletin saygınlığı vardır, geçerliliği vardır. Yunanistan'da ise bir halk ayaklanması oldu ve devlet sonradan kuruldu. Ve bu devlet, otoritesini ve saygınlığını henüz kabul ettirebilmiş değil! İronidir, otoriteye karşı çıkanların karşısında saygın ve güçlü bir devlet zaten yoktur!

FAKİRLİKLE AÇIKLANAMAZ
-İyi güzel ama işin ekonomik bir boyutu da yok mu?
-Ekonomik sıkıntılar önemlidir elbette. Fakat lütfen bir bakın, Yunanistan kişi başına düşen gelir açısından kaçıncı sırada diye... Dünyanın en zengin ilk 25 ülkesinden biri bu. Halkına en zengin yaşam düzeyini sağlayan ülkelerden. AB içinde oran olarak en çok yabançı işçi çalıştıran ülke. Yüzde 10 oranında yabancı insan var çalışan. İş alanları bu kadar geniş bir ülke... Ve sonra bu yaşananlar... Bunları ekonomik sıkıntılarla açıklayamayız. Sıkıntı yoktur demek istemiyorum, yanlış anlaşılmasın! Ama ekonomik sıkıntı yaşananların sebebi olamaz.

-Yine de ayaklanan gençlerin aldıkları ücretler ima edilerek '700 euro kuşağı' denilmiyor mu?
-Gençlerin yapmak istediği işin karşılığı piyasada 700 euro ise, piyasa o işe o kadar para veriyorsa elden ne gelir? Sistem kapitalist sistem, beğenmeyen çeşitli sosyalist partilere oy versin. Ama onu da yapmıyorlar.
700 euro kuşağı lafı bir slogan. Avrupa camiası içinde maaşlar böyle. İstedikleri fazla parayı kim verecek? Nasıl sağlanacak? Düzeni değişikliği önermiyorlar, yalnız fazla gelir istiyorlar. Kaldı ki demokratik düzenlerde değişiklikler kırıp yıkarak sağlanmaz.

-Yazınızdaki polis vurgusu, 12 Eylül söylemlerini çağrıştırdığı gerekçesiyle eleştirildi... Devletin intikam almasını istemek ne kadar doğru?
-Türkiye ve Yunanistan insan hakları ve özgürlükler konusunda asla kıyaslanamaz.
Yunanistan'da herkes istediğini söyleyebilir, işin kötüsü istediğini de yapabilir. Buradaki özgürlüklerle Türkiye'dekiler zaten kıyaslanamaz bile.
Haberin fotoğrafları