kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
16 Kasım 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
EMRE AKÖZ

Vecdi Gönül'ün 'milli devleti' nasıl huzur bulur?

Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül'ün sözlerine bir başka açıdan daha bakmak istiyorum. Ne demişti Gönül:
" İzmir Ticaret Odası'nda bir dönem görev almıştım. Bu odanın kurucuları arasında bir tek Müslüman yoktu. Tamamı Levantenlerden müteşekkildi. Cumhuriyetin kuruluşu öncesi de Ankara'da Ermenilere, Rumlara, Musevilere ve Müslümanlara ait dört mahalle bulunurdu. Ege'de verimli topraklar azınlıkların elindeydi. Ulus oluşturma sürecinde en önemli adım mübadele olmuştur. Düşünün, Ege'de Rumlar, Türkiye'nin pek çok yerinde Ermeniler devam etseydi, acaba böyle bir milli devlet olabilir miydi?"
Gerek ' Tehcir' ( 1915 ) gerek ' Mübadele'nin ( 1923-24 ) temel hedefi Anadolu'da etnik temizlik yapmak, Müslüman olmayan toplulukları gönderip yerlerine Müslümanları koymaktı.
Balkanlar'daki ve Kafkaslar'daki katliamlardan kaçan ya da 'mübadele' ile Yunanistan'dan gelen Müslüman topluluklar ( Türkler, Boşnaklar, Pomaklar, Arnavutlar, Çerkezler, Gürcüler, vd.) uygun bölgelere yerleştirildi. (" Çoğunluk " olmamak kaydıyla!)
Daha sonra bu heterojen ( türdeş olamayan ) kitle Türkleştirilmeye çalışıldı.
Yerlerinden yurtlarından koparılmışlardı. Yeni devlet onlara kucak açıyor, becerebildiği kadar barınak ve iş sağlıyordu. Etkilenmeye açıktılar.
Zamanla çoğu eski dillerini unuttu. Kültürleri ise birer ' folklorik öge' haline geldi.
Ancak bu politika, Kürtlere işlemedi. Bunun birçok nedeni var. Birkaçını sayalım:
1) Zaten yüzlerce yıldır Anadolu'daydılar ve Müslüman'dılar.
2) Toplu halde yaşıyorlardı. Şehir, kasaba ya da köy bazında " azınlığa " düşmediler.
3) İstanbul, Ege ve Akdeniz bölgeleri gibi
dünya ekonomisiyle bağlantılı değillerdi. Yatırımlardan (ulaşım, eğitim, vs.) yararlanamadılar.
4) Muhacirlerle kıyaslandığında Kürtlerin bir başka özelliği de kurulmakta olan ve hedeflenen milli devletin, " Herkes Türk'tür " felsefesine uymamalarıydı.
Milli devletin günümüzdeki en temel meselelerinden bir şu: Kürtleri ne yapacağını bilemiyor!
"Susun " diyor, susmuyorlar. " Siz Türk'sünüz " diyor, " Hayır Kürt'üz " cevabını alıyor. " Hepimiz eşitiz " diyor, kimse inanmıyor.
Bu saptamaları yaptıktan sonra, tekrar Vecdi Gönül'e dönebiliriz.
Bence Vecdi Beyin köklerini İttihatçılıkta bulan söylemi çok tehlikeli.
Onun fikrini, çok değil bir adım öteye götürürsek şöyle bir akıl yürütmeye varıyoruz:
"Tarihimiz bize milli devletin egemenliğini ancak homojenleştirilmiş (türdeş hale getirilmiş) bir nüfusla kurabildiğini gösteriyor. O halde milli devletin bugün yaşadığı kimlik krizini çözmek için yeniden homojenleşmemiz gerek.
" Vecdi Gönül, " Bana haksızlık ediyorsunuz, onu kastetmedim " diyecektir ama söylediklerinden ancak " tehcir " ve " mübadele " çıkar. (Tabii fenni usullerle yapılanı!)
Çünkü Vecdi Bey'in söylemine göre milli devlet başka türlü egemenliğini pekiştirip huzura eremiyor. İlle de homojen bir nüfusa sahip olacak!