kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
26 Ekim 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak
 
24 Saat
24 Saat
Bugün 84 yaşında olan Elizabeth Rehn (solda), Finlandiya Cumhurbaşkanlığı’na da aday olmuştu.

Dünyanın ilk kadın Savunma Bakanı ya da Marilyn Monroe

NUR BATUR
24.10.2008
Elizabeth Rehn, Finlandiya'nın da dünyanın da ilk kadın savunma bakanı. Bu gün İspanyol ordularını denetleyen kadın meslektaşından 18 yıl önce bu göreve geldi..
Elizabeth Rehn siyasete atıldığı zaman her erkeğin başını döndürecek kadar güzeldi.
Bazıları "aptal bir sarışının siyasette ne işi var," dedi onun için. Ona " Marilyn Monroe" diyenler de oldu. Hele dünyanın ilk kadın Savunma Bakanı olduğu zaman yaşadıkları! Erkeklerin dünyasında "ilk" olmak hiç de kolay değildi. Generaller "Finlandiya'da erkek mi kalmadı" diye neredeyse ayaklandılar.
"İmkânsız diye bir şey yoktur," sözü onun sloganıydı ve sonunda "sarışın güzel kadın" tabuları yıktı ve tarihe adını "ilk kadın Savunma Bakanı" diye yazdırdı.
Onunla buluşuncaya kadar tarihe geçen ilk Kadın Savunma Bakanı'nın 43 yaşına kadar bir ev kadını olabileceği hiç aklıma gelmemişti doğrusu. Hem de 4 çocuklu bir ev kadını ! Rehn halen 73 yaşında ama dünyaya meydan okumaya devam eden bir savaşçıyla karşılaştım.

HAYATI NASIL DEĞİŞTİ?
Rehn, "hayatımın aşkı " dediği kocası gibi bir siyaset bilimci ve bir ekonomist ama 20 yaşında evlenip 7 yılda 4 çoçuk dünyaya getirince, Grankulla kasabasında çoçuklarını büyütmekten başka çaresi kalmamış ! Ta ki, çoçukları biraz büyüyünceye kadar; önce Helsinki'ye 60 km uzaklıktaki 7 Bin nufuslu Granulla'nın Belediye Meclisi'nde siyaset merdivenlerine adım atıyor Rehn. İsveç Azınlığının Partisi'nden Parlamentoya girdiği zaman ise 43 yaşında. Böylece Rehn'in önlenemez yükselişi başlıyor. Kısa sürede Hukuk Komisyonu başkanı sonra da partisinin Grup Başkanı oluyor. "Hiçbir zaman sözümü esirgemedim. Açıkça düşüncemi söyledim.
Başkaları gibi kıvırmadım. Bu yüzden başım çok derde girdi. Ama halk beni sevdi," diyor Rehn.

SAVUNMA BAKANI YAPIP KURTULMAK İSTEDİLER

Eğitim Bakanlığını yürüten İsveç Sosyalist Partisi liderinin özel sektöre geçişi, "Marilyn Monroe" Rehn'in hayatında bir dönüm noktası oluyor. Rehn, "ben de varım" deyip Eğitim Bakanlığını istiyor.
"Seçimlere 9 ay kalmıştı. Bana Eğitim Bakanlığı'nı vermediler. Savunma Bakanı ol, dediler. 'Nasılsa 9 ayda dünyayı altüst edemez sonra da ondan kurtuluruz' diye düşündüler herhalde. Seçimlerde daha fazla oy alınca yeniden Savunma Bakanı yapmak zorunda kaldılar. Bizim doğal bir liderlik sırrımız var. Bir taraftan yemek pişiyoruz, o sırada iki oğlum kavga ediyor, küçük kızım da altına doldurmuş. Bütün bu felaketlerle başa çıkmak zorundayım. Bütün bu felaketlerle başa çıkmak kadınlara doğal liderlik gücü veriyor."

GENERALLER AYAKLANDI
Generaller 'Finlandiya'da erkek kalmadı mı?' diye neredeyse ayaklandılar. Basının karşısına ilk çıktığım zaman dizlerim titriyordu. Ertesi sabah Genelkurmay Başkanı ve bütün komutanlar beni kutlamaya geldiler. Bana öyle bir bakıyorlar ki, belli ki içlerinden "kafası kesilecek biri" diye geçiriyorlar. Ama fazla telaşlı da görünmüyorlardı çünkü 9 ayda kurtulacaklarını sandılar. Ama bekledikleri gibi olmadı. Benden kurtulamadılar. Rehn'in bakanlığı 5 yıl sürmüş. Savunma Bakanlığından ayrılırken Generallerin verdiği veda yemeğini ise hiç unutamamış Elizabet Rehn. Generallerden bazıları duygulanıp ağlamış. Rehn, "Gerçi kocam ve çocuklarım benden kurtuldukları için sevinçten ağladıklarını söylediler," deyip gülüyor ama ardından da "Generaller her geçen gün bana daha fazla saygı gösterdiler," diye ekliyor.

DİZLERİMİN TİTREDİĞİNİ KİMSE GÖRMEDİ
Rehn'in ne kadar çetin ceviz olduğunu daha sonra insan hakları ihlallerini soruşturmak için BM Genel Sekreterinin özel temsilcisi olarak Bosna'ya gittiğinde de görüyoruz. Savaş suçlularıyla konuşurken uyguladığı metod hakkında şunları söylüyor: "Hep gülümsüyordum. Naziktim.
Hep 'bu kadın zararlı olamaz' diye düşünüp anlatmaya başlıyorlardı." Miloseviç'le ilk buluşmasını ise şöyle anlatıyor: "Yarım saatlik görüşme bir saat 20 dakika sürdü.
Çok terbiyesizdi. İçimden 'cehenneme kadar yolu var. Bu adam beni korkutamaz,' dedim.
Görüşmeden çıkarken 'Acaba ölüm fermanımı da imzaladım mı?' diye düşündüm.
Otomobile bindiğim zaman hâlâ öfkeliydim.
İkinci buluşmamızda öyle yumuşamıştı ki 'Sevgili Madam' diye karşıladı. Ne isterseniz sorun."

CESETLERİN KOKUSU HÂLÂ BURNUMDA...
Rehn, kurtların yediği, çürümeye başlayan cesetlerin teşhisi için Bosna'da onlarca toplu mezarın başında saatlerce kalmış. 18 ay sonunda evine döndüğü zaman kabuslarını da beraberinde getirmiş.
"Uzun süre her gece kabuslarla uyandım," diye anlatıyor Rehn: "Korkunç cesetlerin burnumdaki kokusu bir türlü geçmiyor.
Kocam da çoçuklarım da bana çok destek verdi. Ama tümüyle yaşadıklarımı anlayamadılar. Sadece benimle birlikte olanlar anlıyabiliyor." Rehn'e "6 aylık hamile İspanyol Savunma Bakanı'nı görünce neler hissettiniz?" diye sorduğum zaman "Kendini iyi hissediyorsa neden olmasın?" dedi. Sonra da "Bebeğin bakımı gibi pratik zorluklar var ama bence askerlikte sınır yok," diye ekledi.
Elizabeth Rehn bundan sonra ne yapacak mı diyorsunuz? "Çocuklarım artık evde oturup torunlarıma çorap öreceğimi düşünüyorlar ama beni dizginlemek kolay mı?"