kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
9 Ekim 2008, Perşembe
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
Günaydın  
YÜKSEL AYTUĞ

Prime-time kâbus oldu

Eğer televizyonda gerçekten kaliteli, düzeyli, Reyting Hazretleri'nin önünde eğilip, bükülmeden iş yapmak istiyorsanız ya prime- time dediğimiz haber sonrası kuşağından ya da büyük kanallardan kaçacaksınız... Bu konudaki son itiraf şovmen Beyaz'dan geldi. Beyazıt Öztürk ilk hafta nedeniyle programının 22.30'da başladığını ama gelecek haftadan itibaren yine gece yarısından sonra ekranda olacaklarını, bunu kendisinin istediğini ve sabaha karşı saatlerini "özlediğini" söyledi. Ve ekledi: "Karşımızdaki dizilerle rekabet etmek zor. Onların karşısında daha büyük şeyler yapmak için kendimizi zorluyoruz..." Televizyon lisanına uygun söylenmiş bu lafın "Türkçe" meali ise şudur: "Prime-time'da dizilerle rekabet etmek için olmadık maskaralıklara soyunuyoruz. Ben bundan utanıyorum!.." Şu garabete bir bakar mısınız? Ülkenin en iddialı televizyoncusu, iyi program yapmak için çareyi gece yarısından sonraya kaçmakta buluyor... Beyaz Show'a gelince: Programı sürükleyen ve reyting listesinde bir numaraya oturtan ne görkemli stüdyo, ne Beyaz'ın eski tiplemeleri ne de içine hapsetmeye çalıştığı "Ya bir gün unutulursam" kaygısını gün ışığına çıkarttığı İNODNOD (İnsan Ne Oldum Değil, Ne Olacağım Demeli) köşesiydi. Programın lokomotifi, Rafet El Roman'ın gelecekteki yıldızlarını şimdiden parlattığı genç solistler Yusuf Güney ve Sinem Yıldırım'dı...