kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
8 Ekim 2008, Çarşamba
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Tezkere TBMM'de kabul edildi

Giriş Saati : 08.10.2008 12:23
Güncelleme : 08.10.2008 23:21
Yeni Haber
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) unsurlarını, Irak'ın kuzeyinden Türkiye'ye yönelik terör tehdidi ve saldırılarının bertaraf edilmesi amacıyla sınır ötesi harekat ve müdahalede bulunmak üzere bu bölgeye göndermek için Hükümete verilen yetki süresinin, 17 Ekim 2008'den itibaren 1 yıl daha uzatılmasını öngören Başbakanlık Tezkeresi, 18'e karşı 497 oyla TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.

Elektronik cihazla yapılan açık oylamaya, 515 milletvekili katıldı.

ERDOĞAN: TAMPON BÖLGE OLUŞTURULMASI ÖNERİSİNİ DEĞERLENDİRDİ

Öte yandan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, muhalefet partilerinin sınırda ''tampon bölge oluşturulması'' önerisini değerlendirirken, ''Bu bir tekliftir, taleptir. Bunu da biz Silahlı Kuvvetlerimizle değerlendirir, görüşürüz. Hakikaten olması gereken bir şeyse bu adımı da atarız'' dedi.

Erdoğan, Çek Başbakanı Marek Topolanek ile yaptıkları ortak basın toplantısında gazetecilerin sorularını da yanıtladı.

Başbakan Erdoğan, bir gazetecinin, ''Muhalefet Kuzey Irak'ta tampon bölge oluşturulmasını öneriyor. Ne diyorsunuz?'' sorusuna şu karşılığı verdi:

''Tampon bölge konusuyla ilgili olarak, tabii Türkiye-Irak sınırının uzunluğu çok açık, net ortadadır. Ve bu konuda herhalde en isabetli tespiti yapacak olan siyasilerden çok, bu görevi vermiş olduğumuz silahlı kuvvetlerimizdir. Ve bu arazide tampon bölge nerelerde yapılabilir, nerelerde yapılamaz veyahut bu bölgenin tamamında bir tampon bölge oluşturmak mümkün mü?Korkarım ki bu ifadeyi kullanan beyefendiler, daha bölgelere gidip de o bölgeleri gezme fırsatını da bulmamışlardır.Bu bölgelerde doğal olarak bazı yerler tampondur. Ama doğalın dışında da tampon bölge şeklinde olabilecek noktalar vardır. Bunun herhalde tedbirini alacak da Silahlı Kuvvetlerdir. Ama biz bunların Silahlı Kuvvetlerimizle yarın yapacağımız toplantıda yine görüşürüz. Bu şekilde alınabilecek bir tedbirden ne Silahlı Kuvvetlerimiz geri adım ne biz geri adım atarız. Yeter ki bu önlemlerde bunun önemli bir payı olsun. Yani bu bir tekliftir, taleptir. Bunu da biz Silahlı Kuvvetlerimizle değerlendirir, görüşür, hakikaten olması gereken bir şeyse bu adımı da atarız.''

MHP'Lİ BÖLÜKBAŞI:''BARZANİ'YE TÜRKİYE'YE HUSUMETİNİN ÇOK AĞIR BİR MALİYETİ OLACAĞI GÖSTERİLMELİ

MHP Ankara Milletvekili Deniz Bölükbaşı, ''Terör konusunda alınacak önlemlerin Barzani güçlerinin PKK'ya desteğinin sona ermesinde yeterli olmaması halinde, Barzani ve peşmergelerinin askeri müdahale hedefi olacağı konusunda kesin bir dille uyarılması gerektiğini'' söyledi.

TBMM Genel Kurulunda görüşülen, Hükümete, Irak'ın kuzeyine sınır ötesi operasyon için yetki veren Başbakanlık Tezkeresi üzerinde MHP grubu adına konuşan Bölükbaşı, 1. Tezkereyi güçlü bir şekilde destekleyen MHP'nin, bu tezkereyi de desteklediğini söyledi.

Terörle mücadelenin partiler üstü anlayışla ele alınması ve siyasi hesapların üstünde tutulması gereken milli bir sorun olduğunu belirten Bölükbaşı, Türkiye'nin, çok ciddi dış desteğe sahip terör tehdidiyle, iki cephede mücadele etmek durumunda kaldığını kaydetti.

Bölükbaşı, bu mücadelenin siyasi kararlılık ve dirayet gerektiren, milli imkanların topyekün seferber edilmesini zorunlu kılan zor ve meşakkatli bir süreç olduğunu dile getirerek, bunun için öncelikle etkili bir caydırıcılık politikasının benimsenmesinin hayati önem taşıdığını ifade etti. Bölükbaşı, bu strateji kapsamında, terör unsurlarını koruyan ve faaliyetlerine göz yuman dış desteklerin kesilmesi için, bu mihraklara karşı da etkili tedbirler alınması ve yaptırımlar uygulanmasının mutlak bir zorunluluk olduğuna işaret etti.

MHP'li Bölükbaşı, PKK'nın Irak'ın kuzeyinden gerçek anlamda tasfiyesi için ulaşılması şart olan hedefleri şöyle sıraladı:

''Terör örgütünün Irak'taki yapılanmasında 134 olarak belirlenen yönetim kadrolarının enterne edilerek Türkiye'ye iadesi. Örgütün dağıtılması ve Türk vatandaşı olan teröristlerin silahlarıyla birlikte Türkiye'ye getirilerek adalet önüne çıkartılması. Türk uyruklu olmayan PKK militanlarının silahsızlandırılması, bunlardan Irak'ta kalacak olanlara Türkiye için yeniden bir tehdit teşkil edecek faaliyetlerde bulunmalarının önlenmesi. PKK'nın bölgedeki bütün alt yapısının imha edilmesi ve PKK kontrolündeki Mahmur Kampının kapatılarak buradaki Türk vatandaşlarının Türkiye'ye dönmelerinin sağlanması''

''İLK TEZKERE NİHAİ AMACA ULAŞMADA YETERLİ OLMADI''

MHP'li Deniz Bölükbaşı, Türk Silahlı Kuvvetlerinin 16 Aralık 2007'de başlayan askeri harekatının, ''Terör örgütüne ağır darbeler vurmasına ve çok önemli kayıplar verdirmesine rağmen, nihai amaca ulaşmada tek başına yeterli olduğunun söylenemeyeceğini'' bildirdi.

Bölükbaşı, ''Terör örgütüne dış desteğin kesilmesi sağlanmadan, bu amaçla ekonomik ve siyasi yaptırımlar uygulanmadan ve terör örgütüne karşı geniş çaplı bir askeri harekat için gerekli siyasi ortam yaratılmadan, PKK'nın sınırlı askeri müdahalelerle çökertilmesi esasen beklenemeyecektir'' diye konuştu.

İlk tezkerenin amacına ulaşamamasının temel nedenlerini sıralayan Bölükbaşı, Barzani ve peşmergelerin PKK'ya fiziki, lojistik ve finansman desteğiyle siyasi himaye sağladığını kaydetti. Deniz Bölükbaşı, PKK'ya Avrupa kaynaklı para akışının Erbil üzerinden yürütüldüğünü, yaralı teröristlerin tedavilerinin Barzani kontrolündeki bölge hastanelerinde yapıldığını ve bu militanların tedavi sonrası terör kamplarına gönderildiğini söyledi.

Terör örgütü için önemli olan Mahmur kampının hala kapatılamadığını söyleyen Bölükbaşı, ''Bu gerçekler karşısında kimse kimseyi aldatmaya çalışmamalıdır. Irak'ın kuzeyinde otorite boşluğu olduğu söylemlerinin, Barzani'nin PKK'ya desteğine ilişkin bu fiili durumu izah etmeye ve gerçekleri gölgelemeye yetmeyeceğini herkes kabul etmelidir'' dedi.
Deniz Bölükbaşı, Barzani'nin PKK'nın siyasi hamiliğini de üstlendiğini bildirdi.

''HÜKÜMET VAHİM BİR HATAYA DÜŞTÜ''

''Bütün gerçekler ortadayken AKP hükümeti, tehdidin tüm unsurlarını kapsamayan ve caydırıcılığın tüm icaplarını karşılamayan, siyasi ve ekonomik ayakları topal bir strateji benimsemiştir'' diyen Bölükbaşı, ''siyasi ve ekonomik caydırıcılığın asgari icaplarını yerine getirmeyen Hükümetin, bunun yerine diplomatik temas ve girişimlerle sonuç almayı beklemek, göstermelik tedbirlere bel bağlamak ve içi boş niyet beyanlarına itibar etmek gibi vahim bir hataya düştüğünü'' öne sürdü.

MHP'li Bölükbaşı, ABD'nin, Kuzey Irak'tan kaynaklanan PKK terör tehdidi karşısında 5 yıl boyunca sessiz kaldığını, son dönemde Türkiye ile istihbarat paylaşımı konusunda sınırlı bir işbirliğine girdiğini iddia etti.
Bölükbaşı, şunları kaydetti:

''ABD'nin bu yaklaşımı, Irak'ta saplandığı bataklıkta Barzani'yi stratejik müttefik olarak gördüğünü, Irak'ın geleceği açısından bir çıban başı olan peşmergelerin istikrarını, Türkiye'nin güvenliğinden daha önemli saydığını göstermiştir.

Arkasında Meclis'in güçlü iradesi olan terörle mücadelenin ABD Başkanının iznine tabi kılınması ve 'PKK ortak düşmanımızdır' söylemiyle tatmin olunarak bunun için atılacak adımların ABD'nin öncelikleri ve takdiriyle sınırlandırılması, Türk milletini incitmiş, PKK'nın Kuzey Irak'tan tasfiyesi sürecinde de büyük bir zafiyete yol açmıştır.

Terörle mücadele için yapılması gerekenleri sıralayan Bölükbaşı, Barzani'nin PKK'ya desteğinin kesilmesinin, bu mücadelenin sonuca ulaşmasında birinci öncelikli konu olduğunu söyledi.

''DİPLOMATİK TEMAS VE GİRİŞİMLERLE SONUÇ ALINAMAZ''

Bu konuda diplomatik temas ve girişimlerle sonuç alınamayacağının ortada olduğunu ifade eden Bölükbaşı, şöyle konuştu:

''Alınacak önlemlerin Barzani güçlerinin PKK'ya desteğinin sona ermesinde yeterli olmaması halinde, Barzani ve peşmergeleri askeri müdahale hedefi olacağı konusunda kesin bir dille uyarılmalıdır. Barzani'ye Türkiye'ye husumetinin çok ağır bir maliyeti olacağı gösterilmeli, buna rağmen bundan vazgeçmezse, bu bedel fiilen ödettirilmelidir.

Kuzey Irak Bölgesel Yönetimine meşruiyet kazandıracak hareketlerden özenle kaçınılmalı, Barzani ile hiçbir şekilde resmi diyalog sürecine girilmemelidir. Bugün gelinen noktada, PKK'nın bu bölgeden geriye dönüşü olmayacak şekilde sökülüp atılması için terör yuvalarına yönelik kapsamlı bir temizlik ve imha harekatı yapılması kaçınılmaz görülmektedir.''

Deniz Bölükbaşı, yapılacak bir kara harekatından sonra, askerlerin Kuzey Irak'ta geçici bir süre için konuşlandırılması ve bir güvenlik bölgesi oluşturulması gerektiğini kaydetti.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin PKK'yı tasfiye edecek güce, yeteneğe, morale ve donanıma sahip olduğuna işaret eden Bölükbaşı, ''Bunlar yapılmadığı takdirde, Meclis'in verdiği yetkinin anlamı, etkisi ve sonuçları Türk Milleti tarafından haklı olarak sorgulanacak ve terörle mücadele konusunda devlete olan güven duygusu korkarız ki sarsılacaktır'' dedi.

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI ÖYMEN: ''TERÖRLE MÜCADELEDE ARTIK GERİ ADIM ATACAK DURUMUMUZ KALMAMIŞTIR''

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Onur Öymen, Türkiye'nin terörle mücadelede geri atacak durumunun kalmadığını belirterek, ''Hükümetin, PKK'nın Irak'ın kuzeyinden tasfiye edilmesine yönelik atacağı bütün adımları herkesten önce biz alkışlayacağız. Çünkü bu bir memleket meselesidir'' dedi.

TBMM Genel Kurulunda, sınır ötesi operasyona ilişkin Başbakanlık Tezkeresi üzerinde kişisel söz alan Öymen, teröre verilen dış desteğe dikkati çekti.

Terör örgütü PKK'nın yıllardan beri, yabancı ülkelerin ve bölgedeki güçlerin desteğinden yoğun bir biçimde yararlandığını ifade eden Öymen, ''Nereden sağlıyorlar bu desteği, silahları nereden buluyorlar, parayı nereden buluyorlar? Irak'ın kuzeyindeki yerel yönetimlerin desteği olmasa PKK bunları sağlayabilir miydi?'' diye sordu.

Öymen, dünyada Irak'ın kuzeyindeki duruma benzer bir bölgenin bulunmadığını, dünyanın neresinde bir terör örgütü varsa, mutlaka orada terörle mücadele eden bir güvenlik gücünün bulunduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:

''Irak'ın kuzeyinde PKK ile mücadele etmekle görevli güvenlik gücü hangisidir? Irak devleti mi? PKK'ya karşı bir tek operasyon yaptığını duydunuz mu? Irak'taki bütün terör örgütleriyle mücadele ediyorlar, PKK hariç... Acaba neden? Irak'ın kuzeyindeki yerel yönetimlerin güçleri mi yetmiyor? 10 yıl önce bunlar PKK ile silahlı mücadele ediyorlardı. Ne değişti? O zaman bir Ankara süreci vardı. Sonra Ankara süreci Washington'a taşındı. Washington Anlaşması yapıldı. Biliyor musunuz bu anlaşmanın içeriğini? Fikriniz var mı? Hükümet biliyorsa çıksın burada açıklasın. O anlaşmadan sonra PKK ile mücadele durduruldu.''

CHP'li Öymen, ABD'nin Türkiye'ye verdiği istihbarat desteğine ve PKK'yı terör listesine sokmasına teşekkür ettiklerini de belirterek, ''Ama ABD'nin PKK'ya karşı fiilen mücadele yaptığını duydunuz mu?'' diye sordu.
Hükümetin hem Irak'ın kuzeyindeki yerel yönetimlere, hem Irak'ın merkezi hükümetine, hem de ABD'ye sorumluluklarını hatırlatması gerektiğini ifade eden Öymen, ''Sadece çiçek atarak, sadece dostluk sözleri söyleyerek, bu meseleyi halledemezsiniz. Tavır koyacaksınız'' diye konuştu.

Öymen, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ''Irak'ın kuzeyinde otorite boşluğu olduğu'' yönünde sözlerinin bulunduğunu dile getirerek, bu bölgede otorite eksikliği değil, fazlalığının bulunduğunu söyledi.

''DESTEĞİN GEREĞİNİ YERİNE GETİRİN''

Irak'ta otorite boşluğunun değil, siyasi iradenin bulunmadığını anlatan Öymen, tezkereyi bir şartla desteklediklerini bildirdi.

''Bu desteğin gereğini yerine getireceksiniz'' diyen Öymen, şunları kaydetti:

''Yetkinizi daha etkili biçimde kullanacaksınız. TSK'nın PKK'yı Irak'ın kuzeyinden tamamen tasfiye edecek gücü yok mudur, birikimi, tecrübesi, silahı, teçhizatı yok mudur? Hepsi vardır. Eksik olan siyasi iradedir. Irak'ın kuzeyinden PKK'yı tamamen tasfiye etmek için talimat verdiniz de TSK mı yerine getirmedi? Bu konuları Mecliste defalarca konuştuk. Artık bıçak kemiğe dayanmıştır. Biz Kürt kökenli vatandaşları teröristlerle bir saymıyoruz. Türk ve Kürt kökenli vatandaşlar arasındaki her türlü çatışmayı reddediyoruz. Hiç kimsenin şu veya bu bahaneyle PKK'nın arkasında durmasına veya arka çıkmasına müsaade etmeyeceğiz. Teröre arka çıkan, bunun sorumluluğunu paylaşır.''

Kan üzerinden siyaset yapmayın sözlerini de eleştiren Öymen, bu memlekete sevgilerinin her türlü iç politikanın üzerinde olduğunu ve CHP'lilerin her şeyden önce ulusal çıkarları düşündüğünü bildirdi.
Öymen, ''Terörle mücadelede artık geri adım atacak durumumuz kalmamıştır, elbirliği ile hareket edeceğiz ve bu konunun mutlaka sonunu getireceğiz. Hükümetin, PKK'nın Irak'ın kuzeyinden tasfiye edilmesine yönelik atacağı bütün adımları herkesten önce biz alkışlayacağız. Çünkü bu bir memleket meselesidir'' diye konuştu.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, insan hayatı söz konusu olduğunda, paranın teferruat olduğunu ifade ederek, ''Aç kalırız, açık kalırız, 100 kilometre yolu, 4 binayı eksik yaparız, TSK'nın, güvenlik güçlerinin ihtiyacı neyse, bunu anında karşılarız ve anında da karşılanmıştır. Terörle mücadelede Hükümet ile TSK arasında ihtilaf varmış gibi göstermek, araya fitne sokmak içindir'' dedi.
Hükümete, Irak'ın kuzeyine sınır ötesi operasyon için yetki veren Başbakanlık Tezkeresinin, TBMM Genel Kurulundaki görüşmelerinde, iktidar partisi ve muhalefet partileri sözcülerinin konuşmaların ardından, hükümet adına Çiçek, söz aldı.

Çiçek, Genel Kurulda dile getirilen görüşlerin bir çoğuna katılmasa, gerçeği yansıtmasa, bazılarında istismar koksa da bir başka bakış açışı, bir başka değerlendirme olduğunu söyledi.

Bu konuların konuşulacağı en meşru platformun, Meclis olduğunu ifade eden Çiçek, hem gerçekleri hem de gerçekçi konuşmaları gerektiğini vurguladı.

Çiçek, 40 yıldır uğraşmalarına rağmen elde ettiklerinin yanı sıra elde edemedikleri sonuçların da bulunduğunu belirterek, ''tedbirde kusur ettiğini düşünmeyenler, takdirde bahane aramamalıdır'' sözüne işaret etti. Çiçek, böylesine karmaşık bir konuda, ''Bu işi 5 yıl önce konuştuk, bu önlemleri aldık'' diyerek, bunun üzerine yatamayacaklarını vurgulayarak, ''Her gün bu konudaki düşüncelerimizi yeni baştan gözden geçirmeye, nerede doğru yapıyoruz, nerede eksik yaptık, nerede bundan sonra daha doğru işler yapmalıyız... Bizim herkesten beklentimiz budur. Milletimiz de bizden bunu bekliyor'' diye konuştu.

"SİYASİ KARARLILIK"

Terörle mücadelenin iki ön şartını, siyasi kararlılık ve mücadeleye halkın desteği olarak sıralayan Çiçek, ''Madem halkın desteği önemli, halk doğru bilgilere sahip olmalı, değerlendirmeyi bu bilgiler çerçevesinde yapmalı''
dedi.

Çiçek, çeşitli şekillerde kamuoyunun bilgisine sunulmasına rağmen, kafa karıştırıcı, muğlak ifadelerle değerlendirmeler yapıldığını belirterek, TSK'nın, 17 Ekim 2007'de, terör ve teröristle mücadelede bir imkan olarak düşündüğü sınır ötesi harekat için Meclis'ten yetki aldığını anımsattı.
Hükümetin, bu yetkiden sonra vakit geçirmeden, tezkerenin gereğini yapacak olan TSK'ya, Genelkurmay Başkanlığına bir yazı yazdığını ifade eden Çiçek, Genelkurmay Başkanlığından, TSK tarafından sınır ötesinde yapılacak harekatın, hudut, şümul, miktar ve zamanın bildirilmesinin istendiğini söyledi. Çiçek, şöyle devam etti:

''Genelkurmay Başkanlığı, daha önce yaptığı hazırlıkları, bir kez daha gözden geçirerek, Hükümet direktifine esas olmak üzere, bizden talepleri oldu. Bu talep bilinecek, yetki verildi, verilmedi tartışmalarını bitirmek adına bunları söylüyorum. TSK'nın, Irak'ın kuzeyinden ülkemize yönelik terör tehdidi ve saldırılarını bertaraf etmek ve sınır ötesi harekat icra etmek üzere, terör örgütünün yuvalandığı Irak'ın kuzey bölgesiyle, mücavir alanlara gönderilmesi ve görevlendirilmesi. Terör örgütünün bulunduğu ve destek sağladığı bölgeler ile sınırlı tutulacak askeri harekatın, askeri gereklilik ve ihtiyaçlara göre sürdürülmesi. Genelkurmay Başkanlığınca, harekatın başlangıç zamanı ve kullanılacak kuvvet miktarının, askeri harekatın gereklerine göre tayin edilmesi, her bir harekatın icrasından önce zamanlamayla ilgili olarak Başbakanlığa bilgi verilmesi. TSK'nın bizden istediği direktif budur.''

"ESİRGENEN YETKİ SÖZ KONUSU DEĞİL"

Başbakan Yardımcısı Çiçek, haklı oldukları bir davada, haksız duruma düşmemek, konunun dünyaya yansıması bulunduğu için üzerinde durdukları tek konunun, harekat başlamadan makul bir süre önce Başbakanlığa bilgi verilmesi olduğunu dile getirdi.

Bu tezkerenin 1 yıldır bu çerçevede kullanıldığına işaret eden Çiçek, bu süre içinde gereğini TSK'nın tayin ettiği 29 hava harekatının yapıldığını bildirdi. Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bu tezkereden beklenen muradın hasıl olabilmesi bakımından, esirgenen bir yetki, daraltılan bir alan söz konusu değildir. Bu açıklamadan sonra halen 'eğer, falan filan' tartışması varsa, bu sürece olumlu katkı vermez. Vatandaşın kafasında soru işaretleri bırakır.
Bir soruya verilen genel cevap çerçevesinde, TSK'nın, hükümetten, terörle mücadelede bir kısım imkanları talep ettiği, buna yeterli cevabın, imkanın verilmediği... Bu kesinlikle doğru değildir. İnsan hayatı söz konusu olduğu zaman, para teferruattır, para söz konusu olmaz. Aç kalırız, açık kalırız, 100 kilometre yolu, 4 binayı eksik yaparız, TSK'nın, güvenlik güçlerinin ihtiyacı neyse, bunu anında karşılarız ve anında da karşılanmıştır.''

"KOMUTANLARDAN, TEŞEKKÜR"

Çiçek, başkanlığını yaptığı, Terörle Mücadele Yüksek Kurulunda Maliye Bakanının, ''terör uzmanlığından değil, terörle mücadelede, güvenlik birimlerinin parasal ve ödenek sıkıntısı olması halinde, bunları anında karşılaması'' için yer aldığını söyledi. Çiçek, şunları kaydetti:
''Bugüne kadar, bu noktada en ufak sıkıntı olmadığı gibi, hem bu kurumun başkanı, hem bu işin tarih önünde şahidi olarak, her defasında komutanlar, 'Hiçbir ihtiyacımız yoktur, teşekkür ederiz' tarzında, Maliye Bakanı'na teşekkürlerini ifade etmiştir. Bu açıklamadan sonra, 'bu iddialar doğruysa' şeklinde bir konuşma yapılıyorsa, bu da hayra alamet değildir, doğru değildir. Bir genel cevaptan, hükümet sanki para vermiyormuş tarzındaki yorumlar yapılıyorsa, makaleler varsa, burada iyiniyet yoktur. Terörle mücadele konusunda hükümet ile TSK arasında ihtilaf varmış gibi göstermek, araya fitne sokmak içindir. Artık bunlara son vermemiz lazım. Terörle mücadele, ülkemizin birliği ve bütünlüğü söz konusu olan mesele. Herkesin bir ve beraber olması lazım. Hükümeti tenkit edecekseniz, bir şey diyeceksiniz başka alanlarda deyin, ama insanların yüreğinin yandığı noktada soru işaretleri bırakıyorsanız, o zaman büyük vebal altında olursunuz.''

AA