kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 4 Haziran 2008, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
EMRE AKÖZ

Susurluk'tan Ergenekon'a...

Zülfü Livaneli " insan yüzlerini " hatırlayamadığını, diğer konulardaki (yazı, ses) hafızasının gayet güçlü olduğu söylemişti bir röportajda. Bu fikrini gözden geçirmesi gerekiyor.
Bakın 'Eski sol, yeni liberal aydınlar milliyetçiliği güçlendirdi' başlıklı yazısında ne diyor:
"Bu aydınlar Susurluk Skandalı döneminde, 'Sürekli Aydınlık İçin Bir Dakika Karanlık' eylemi yapanlarla birlikteydi. Hep beraber, çetelerden hesap sorulmasını talep ediyorlardı. Ama Cumhuriyet mitinglerindeki 'kitle' ile taban tabana zıt düştüler. Aslında ışıkları söndürenlerle, Cumhuriyet mitinglerinde yürüyenler aynı kişilerdi." ( Vatan, 3 Haziran )
Livaneli her şeyi birbirine karıştırmış.
Olayın gelişimi şöyle olmuştu:
3 Kasım 1996'daki Susurluk kazasıyla devlet-mafya-aşiret ilişkileri ortaya döküldü.
Avukat Ergin Cinmen'in girişimiyle 1 Şubat 1997'den itibaren, her akşam saat 21.00'de ışıkları bir dakika kapatma eylemi başladı.
Eylem Susurluk Skandalı'na karşıydı.
Başta Hükümet olmak üzere yetkililerden, " devletin temizlenmesi " talep ediliyordu.
O sırada iktidarda Refah ve Doğru Yol partilerinin koalisyonu vardı. Necmettin Erbakan başbakandı, Tansu Çiller yardımcısı.
Silahlı Kuvvetler ise 28 Şubat ( 1997 ) darbesine hazırlanıyordu.
Evet, eylem, Susurluk karşıtlığıyla başladı. Ancak 10-15 gün sonra olayın seyri değişti ve Hükümet karşıtlığına dönüştürüldü.
Artık ışıkları kapatıp açmak, Susurluk'a karşı değil, Hükümet'e karşı bir eylem haline gelmişti.
Bu dönüşümde, Erbakan'ın Susurluk için " fasa fiso " demesi, Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın ise eylemi " mum söndü oynuyorlar " diye aşağılaması mutlaka etkili olmuştur.
Ama yine de milyonları birkaç gün içinde başka bir hedefe odaklamak, medya destekli derin devletin sosyolojik başarısıdır.
"Sol-liberal" aydınlar, o eyleminin ' Susurluk karşıtı' ilk bölümünü destekledi.
'Bir Dakika Karanlık' eyleminin Hükümet karşılığı bölümüne ise arka çıkmadılar. Çünkü olayın o yöne kaydırılması, darbe planının bir parçasıydı.
Zaten darbeyi resmen başlatan 28 Şubat'taki MGK toplantısından sonra eylem söndü gitti!
Gelelim Günümüze...
2007'de cumhuriyet mitinglerine katılanlar, Şubat 1997'de Susurluk'u değil, Erbakan'ı protesto ediyor, darbeye ortam sağlıyordu.
Şimdi de Ergenekon hakkında susuyor, hukukun katledilmesine onay veriyor ve Tayyip Erdoğan'ı protesto ediyorlar.
Aynı Zülfü Livaneli ve şürekası gibi!