kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 18 Mayıs 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Angelina Jolie bu yıl festivale hamile olsa da stilinden ödün vermeden katıldı.

Cannes: Büyülü olduğu kadar da gerçek

61'inci yılını kutlayan Cannes Film Festivali, tarihi boyunca pek çok fotoğrafla akıllara kazındı. Brigitte Bardot'nun bikinili pozu ve Prenses Diana'nın buz mavisi elbisesiyle gülümsemesi bunlardan bazıları..
Çarşamba günü başlayan Cannes Film Festivali, bu yıl 61. yaşını kutluyor. Avrupa'nın en önemli festivallerinden biri olduğu için Cannes, her yıl binlerce ünlü ismi ağırlıyor. Bir o kadar gazeteci ve televizyoncu da cabası... Hal böyle olunca her yıl birbirinden renkli manzaralar ortaya çıkıyor. Hatta kimi zaman giyilen elbiseler veya verilen pozlar, festivalde sergilenen filmlerden daha çok ilgi topluyor. İşte Cannes'ın tarihi boyunca en çok akılda kalan manzaralar ve hikâyeleri...

İlk yarı çıplak poz
Paparazzi kelimesinin henüz icat edilmediği 1953 yılında, bikinili Brigitte Bardot şehvet dolu bakışlarıyla Cannes sahilinde poz veriyordu. Pek çok partinin İkinci Dünya Savaşı yüzünden darbe yediği 1939 yılında, bizzat Cannes Film Festivali de bir olgunlaşma dönemi yaşamıştı. Bu tahrik edici fotoğrafı, Bardot'nun kocası, Fransız Yeni Dalga yönetmeni Roger Vadim tasarlamıştı. Bu, Cannes'ın ilk yarı çıplak imgesiydi. Ve sonuncu olmayacaktı...

Cannes'da prens buldu
İlk başlarda Grace Kelly, Cannes'a gitmeyi istememişti. Ama The Country Girl filmiyle Oscar aldıktan ve ekranlarda daha sık görülmeye başladıktan sonra "Neden olmasın?" dedi. Festival sırasında arkadaşları Olivia de Havilland ve Pierre Galante, Monaco yakınlarına dinlenmeye gitmeyi teklif ettiler. İşte tam burada, Avrupa'nın en evliliğe uygun bekârı Prens Rainier ile tanıştı. Bu rastlantı, 1955 yılının 6 Mayıs sabahında gerçekleşti. Philadelphia'lı sarışın kadın, çiçek desenli elbisesini ütüleyemeden dışarı çıkmıştı. Ama bu sorun olmadı, Rainier onu 11 ay sonra prensesi yaptı.

Kraliyet mavisi
Prenses Diana The New York Times gazetesine yaptığı açıklamada, 1987 yılında Prens Charles'la birlikte Cannes'a giderken, 'trafikten kaçmak' için gemiyle seyahat etmeyi tercih ettiğini söyledi. Diana, törende en beğendiği elbise tasarımcısı Catherine Walker'ın da yardımıyla dikkatleri üzerinde topluyordu. Uçuk mavi renkte şifon elbisesiyle efsanevi birini, Grace Kelly'i hatırlatıyordu. Grace Kelly de bir Hitchcock filmi olan To Catch a Thief'de buz mavisi bir elbise giymişti. Ama iki prensesin hayatındaki paralellikler, ileride daha trajik bir hal alacak; ikisi de hayatını bir trafik kazası sonucunda yitirecekti.

Metal kız Madonna
1991 yılında en çok merak edilen ve biletleri kapış kapış giden film, festivalin prömiyerini yapan Coen kardeşlerin Barton Fink'i veya Akira Kurosawa'nın Ağustos'ta Rapsodi'si değildi. Alek Keshishian'a ait, Madonna'nın Blond Ambition turnesinin belgeseli olan Madonna: Truth or Dare (Madonna ile Yatakta), hepsinden çok ilgi gördü. 'Metal kız'ın hayranları törenin yapıldığı bina olan Palais des Festivals basamaklarından çıkarken, onun küçük bir bakışını yakalamak için oradaydı. Korse şeklindeki göğüs kısmıyla dikkat çeken elbisesi ise Jean Paul Gaultier imzalıydı.

Johnny'nin hüsranı
Manken Kate Moss, 1997 yılında, o zamanki erkek arkadaşı Johnny Depp ile Cannes'a gittiğinde üzerinde dize kadar inen gri ve sade bir Narciso Rodriguez kostümü vardı. The Brave isimli filmi için Cannes'da bulunan Depp ise içine siyah papyon taktığı siyah bir takımla izleyici karşısına çıktı. İkiliyi moda eleştirmenleri merdivenlerde alkışlasa da, Depp'in sözde neo-western tadındaki ilk yönetmenlik denemesi, hüsran ve yuhalamayla sonuçlandı.

Yürüyen gece lambası
İzlandalı sanatçı Björk, 2000 yılında Cannes'a gittiğinde adeta yürüyen bir gece lambasını andırıyordu. Üzerindeki ilginç kıyafet, Marjan Pejoski isimli tanınmamış Makedonyalı bir tasarımcının elinden çıkmaydı. Pembe ipekten yapılan bu kostümü Lars Von Trier'nin Karanlıkta Dans isimli filminin prömiyerinde giyen sanatçı, aynı tepkiyi bir süre sonra da Oscar gecesi giyeceği kuğu biçimli elbisesiyle alacaktı.

Versay'a tepki
Marie Antoinette filminin 2006'daki ilk gösteriminden sonra yapılan eleştiriler nedeniyle filmin yönetmeni Sofia Coppola (sağda), saçını başını yolmuş olmalı... Filmde abartılı ve ucuz bir şekilde yapılan Versay reklamı, izleyiciler tarafından acımasızca yuhalanmış ve İngiliz Guardian gazetesi tarafından skandal olarak nitelendirilmişti. Ama Sofia Coppola, ona çamur atanları bir çırpıda dağıttı. Kuaförü Odile Gilbert de, Coppola'nın cool ve bakımlı olması için röportajların yapıldığı hafta boyunca Cannes'da bulundu.
Haberin fotoğrafları